Akademisyen Prof. Dr. İbrahim Ortaş makalesinde,
AB Araştırma Merkezi (JRC ) Çok İyi Organize Edilmiş Bir Bilimsel Üs
Avrupa Komisyonu Birleşik Araştırma Merkezi (Joint reserach Centr (JRC)) ismini uzun zamandır duyuyordum, ancak ilk defa AB-PRIMA projesi SHARInG-MeD ekseninde proje partneri ve araştırıcısı olarak toprak örnekleme stratejilerini Avrupa Toprak Bürosu uzmanları ile birlikte belirlemek için JRC’de 28/022024-01/03/2024 tarihleri arasında iki günlük bir toplantı yaptık. Avrupa Birliği tarafından son yıllarda gündeme getirilen yer altı ve yer üstü ile ilgili birçok konuda temel ve uygulamalı araştırmalar yapılıyor. Yer –atmosfer bilimleri konusunda ekoloji, Green Deal (yeşil mutabakatı ve geleceğin yeşil dijitali) ve toprak yasası gibi birçok konunun bu merkez veya benzerlerinde kuluçka sürecinden geçtiğini anlıyoruz. Bununla beraber, araştırma laboratuvarlarının yanında radyoaktif deneylerin de yapıldığı belirttiler.
Avrupa birliğinin JRC’ye yüklediği ve verdiği güven ile yeni bakış açısı, yeni fikir ve yeni metotlar üretme eksenli olarak üye ülke bilim ve araştırmacıları bir araya getirerek dünyada öncü olmaya çalışmaktadırlar. JRC merkezi AB politikalarına uygun olarak 2030 ve 2050 politikalarına araştırma desteği yanında politik destek de sağlamaktadır. Politika yapıcılar raporlar yayınlayarak bilgi sunuyorlar. Merkezde yapılan yayınların açık sergilendiği yerde bulunan son yıllık rapordaki bilgilere baktığımda AB ve birleşik araştırama merkezi, Çin, Ukrayna ve diğer ülkeler ile enerji başta olmak üzere değişik ilgi alanlarındaki ülke ve bölgeler ile de çalışmaktadırlar.
JRC Tam Teşekküllü AB Referans Laboratuvarı
Merkez bilimsel esaslara dayalı AB politikalarına uygun veri üretiminin yanında standart referans laboratuvar görevi de görmektedir. Bu bağlamda, JRC çok sayıda özellikle tematik ve amaca yönelik projeleri de desteklemektedir. Benimde birçok araştırıcı ile birlikte içinde bulunduğum iki AB projesinde, bu ve benzeri araştırmalar yapılmaktadır.
Son yıllarda yaşanan kuraklık, ani ve şiddetli yağışlar ve diğer doğal felaketlerin çevre, insan yaşamı ve ekonomi üzerindeki maliyetinin çok yüksek olduğu gerçeği ile hareket edildiği belirtilmektedir. JRC uzmanları AB politikasına uygun olarak kısa vadeli değil uzun erimli yaklaşımları benimseyip bu eksende ‘green deal’ ve ‘green dijital’ dedikleri yeşil mutabakat ve yeşil dijital sürecini başlatmışlardır.
Yürüttüğümüz proje Akdeniz Bölgesi topraklarının fiziksel, kimyasal ve biyolojik niteliğini arttırarak çevresel etkileri belirleme ve bozulan toprakların üretkenliğini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Özellikle Kuzey Afrika’daki kuraklık, arazi bozunumu, biyoçeşitlilik kaybı ve ikilim değişimleri sorunlarının sosyal etkileri ile de ilgilendikleri anlaşılıyor. Başta gıda, toprak, çevre, atmosfer, uzay ve diğer alanlarda referans laboratuvarlar olarak görev görmekte ve metodolojiler geliştirmektedir. Bu arada yıllık faaliyet raporunda öğrendiklerim ve oradaki araştırıcılar ile aralarda yaptığım görüşmelerde ‘’Avrupa Toprak Bürosu’’ sürekli yeni bilgi ve analizler ile toprak varlığını koruyarak iklim değişimlerinin etkisini azaltmayı hedeflediği bilgisine ulaştım. Bu bağlamda, hazırlanan AB Toprak Yasası’nın komisyonlarda olduğunu öğrenmiş olduk.
Toprak Örnekleri Arşivi Geleceği Anlamak Bakımından Önemli
Konu Akdeniz ekosistemi olunca doğal olarak projeye finansman sağlayan AB, toprak bürosu tarafından daha önce hazırlanmış onlarca projeden üretilmiş olan en uygun toprak örnekleme yönetimleri ile bizlerin alacağı örnekleme stratejisi metotları yanında bir çok alana referans analiz merkez olarak da hizmet yürütmektedirler. PRIMA projeleri daha önce yapılan projeler ve devam eden projeler ile de ilişkili çalışmasını istediği için doğal olarak proje toplantısı JRC bünyesinde ilgili uzmanalar ile birlikte yapıldı.
JRC’deki Toprak Bürosu olarak hizmet veren yerin alt katlarında çok geniş bir toprak arşivini gezme şansımız oldu. Dünya toprak haritası yapan büro, dünyada toplanan örnekleri barkotlayarak kütüphane sistemi formatından arşivlemiş. İlk defa bu denli geniş bir toprak arşivi oluşturularak ileride olası, toprak özelliklerinde yaşanacak değişimlerin süresini anlamda, sürdürülebilir yaşam ve iklim değişimleri ile toprak özellikleri arasındaki ilişkileri değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında toprakların arşivlenerek sağlanması fikri yeni bilgi edinme bakımından önemlidir.
Merkezde Ülkemizin de Temsil Edilmesi Ülkemize Katkı Sağlayacaktır
Merkezi İtalya’da Milan’a 70 km uzaktaki Ispra’da ormanlık bir alana konuşlandırılmış, eski bir askeri kışla görünümünde ancak modernize edilmiş tam bir araştırma kampüsüdür. Ülkemizde TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi Marmara Araştırma Merkezinin (TÜBİTAK- MAM) Avrupa çapındaki ülkelerin birlikte koordine ettiği, daha gelişmiş şekli gibi tanımlanabilir.
JRC’nin bilimsel çalışmalarında bütünlüklü bir etik ve mükemmeliyet anlayışı ile hareket ettiği bildirilmektedir. Bu bağlamda üye ve ilgili katılımcı ülkelerden 1200 araştırıcı ile ilk defa karşılaştığım çok çeşitli ülkelerden başarılı araştırıcı ile çalışmaktadırlar. Çok farklı disiplinlerden bilim insanları ile yeni bakış açısı, yeni bilgiler ve yeni metotlar üzerinde çalışıyorlar. AB tarafından verilen bildiğimiz anlamdaki Horizozon-2020, Ufuklar, PRIMA ve diğer projelerin bir şekilde takibini yapıyor ve/ya birlikte çalışıyorlar. İlk gün yapılan sunumlarda iyi üniversitelerde doktora yapmış çok yetenekli değişik ülkelerden genç araştırıcıların sunumlarından konuya hâkim oldukları anlaşılmaktadır.
Öğlenleri merkezde bizim ile ilgilenen araştırıcı arkadaşımızın eşliğinde öğlen yemeklerine kantinde yemek yenilecek dendi. Kantin denilen yere gittiğimizde kapında üzerinde “Menza” yazısını görünce Almanya’daki yemek yenilen yer çağrışımı buranın Almanlar tarafından kurulmuş olabileceğini aklıma getirdi. Düzen ve iş tutma anlayışının arkasındaki disiplin sanırım Almanlarca organize edilmiştir.
Toplantının JRC’de yapılacağı belirtildikten sonra, AB sayfası üzerinde kaydımız alınıp konaklama işlemlerimiz yapıldı ve pasaport bilgilerimiz alındı. Ardından, çok ayrıntılı bir mektupla misafir kabul edilme koşulları ve toplantı salonu ile sınırlı kalma durumu belirtiliyordu. Ayrıca Havaalanında nasıl ve ne zaman alınacağımız, konaklama için önerdikleri otellere kayıt yaptırmamız ve uçuş bilgilerimiz istendi.
Anlaşılan doğal olarak stratejik araştırma yapılan bir yerde sıkı bir kontrolün yapılması doğal. JRC’ye çalışan araçların sürücüleri araçlara biniş ve iniş saatlerini her sabah ve akşam kaydederek imzalarımızı aldılar. Girişler ve çıkışlarda kontroller yapılıp ziyaretçi kartları günlük alınıp verilmekteydi.
Çok önemsediğim ve ilk defa bulunduğum böylesi değişik ülkelerden geniş tabanlı bir merkezde ülkemizden düzenli personel olarak çalışan araştırmacı olup olmadığını bilmiyorum. Ancak, bir kez daha Avrupa Birliği ile çalışmanın ülkemiz bilim insanlarına katkı sunacağı açık. Çalışma disiplini, plan program yapmak, amaca yönelik farklı disiplinleri bir araya getirerek birlikte çalışmak üretkenlik için önemlidir. Çok farklı Avrupa ülkelerinden bilim insanlarının tartışarak sorun çözme becerileri konusundaki tutumları demokrasi kültürü içinde yarışarak bilgi üretmeyi sağlamaları önemsenecek ve gıpta edilecek bir durumdur. Ülkemizde birimlerimizde çok istememize karşın büyük gruplar halinde belirli konulara odaklanarak, sonuç alma konusunu maalesef böylesi çalışma ortamlarını sağlama noktasında pek başarılı olamadık. Bu bağlamda, eminim ki buralardan öğrenilecek dersler de vardır.
Bu bağlamda Türkiye’nin başta CERN ve diğer Avrupa Birliği ve Uluslararası Araştırma Merkezlerine katılması ve buralarda ülkemiz bilim insanlarının öğreneceklerini ülkemize aktarması ülkemiz biliminin gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. Umarım bir gün bizde bu denli gelişmiş bilim merkezlerine ve ileri düzeyde araştırma yapan üniversite ve bilim kuruluşlarına sahip olur ve dünya bilim üretiriz.