Topuk Kanı Testine Neden Karşıyız?

Topuk Kanı Testine Neden Karşıyız?
Yayınlama: 16.09.2025
A+
A-

Av. Cüneyt Bülent Şeker – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı

Her yıl Türkiye’de yüz binlerce bebek doğuyor. Bu kutsal anın hemen ardından ise neredeyse rutin hale gelmiş bir uygulama ile karşılaşıyoruz: Topuk kanı testi. Tıbbi literatürde “yenidoğan tarama testi” olarak da bilinen bu uygulama, ilk bakışta masum görünse de üzerinde düşünülmesi gereken çok ciddi sorunlar barındırıyor.

Bu konuda Prof. Dr. Alişan Yıldıran ve Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’in bilimsel açıklamaları da oldukça net: Doğar doğmaz yapılan bu işlem, hem fizyolojik hem de etik açıdan ciddi tartışmaları beraberinde getiriyor.

Zorunlu Testlerin Tehlikesi

Asıl mesele tek başına topuk kanı testi değil. Buradaki asıl sorun, genel sağlık tarama testlerinin zorunlu hale getirilmeye çalışılmasıdır. Çünkü bir testin zorunlu olması demek, o testten çıkan sonuca bağlı olarak belirlenen tedavi prosedürlerinin de otomatik ve çoğu zaman aile onayı olmadan uygulanması demektir.

Bu durumda anne-babalar, çocuklarını giderek çeteleşmiş hale gelen ve çoğu zaman ticari kaygılarla hareket eden sağlık sektörünün insafına bırakmak zorunda kalır. Daha da vahimi, bu prosedürlerin Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenip denetlenmemesidir. Çoğu kez uluslararası sağlık kartelleri, küresel anlaşmalar ve dış kaynaklı projeler üzerinden “bilim böyle emrediyor” denilerek dayatılır.

Sağlık Hakkının Devri

Zorunlu topuk kanı testleri, aslında anne-babaların en temel hakkı olan “tıbbi müdahaleyi reddetme” ve “tedaviyi seçme özgürlüğünün” özel sağlık sektörüne devri anlamına geliyor. Üstelik bu sektörün varlığını sürdürmesi ve kâr elde etmesi, daha çok test yapmasına, daha çok hasta “bulmasına” bağlı. Böyle bir mekanizma, iyi niyetli ellerde bile ciddi riskler barındırırken, kötü niyetli güçlerin elinde bir silaha dönüşebilir.

Gazze’de masum çocukları öldüren küresel güçlerin bizim çocuklarımıza acıyacağını mı zannediyoruz? Bu nedenle, zorunlu testler meselesi yalnızca bir sağlık konusu değil; aynı zamanda bir milli güvenlik meselesidir.

Hukuki ve Etik Açıdan Kabul Edilemez

Kendi araştırmalarımda bu testlerin kesinlik taşımadığını, yanlış veya manipüle edilmiş sonuçlar verebileceğini gördüm. Dolayısıyla aileler bu testleri tamamen reddetmek yerine, güvenilir sağlık merkezlerinde, güvenilir hekimlerin gözetiminde yaptırmalı ve test sonuçları mutlaka klinik bulgularla birlikte değerlendirilmelidir.

Ancak sağlıklı çocukların hiçbir bulgu olmaksızın, ailelerinden izin alınmadan kanlarının alınması; hukuken ve vicdanen kabul edilemez. Bu uygulama, insanı hayvan seviyesine, çocuklarımızı ise adeta kobay haline indirgemektir. Bu durum, ancak Hitler rejiminde görülebilecek ölçüde ağır bir hak ihlalidir.

Sonuç

Bizim karşı çıktığımız şey, “çocukların sağlığı” değil. Bizim itirazımız, zorunlu hale getirilmiş, denetimsiz ve küresel çıkar ağlarının kontrolünde yürütülen sağlık prosedürleridir. Sağlık; ticari kaygılardan, kartel dayatmalarından ve dış baskılardan bağımsız olmalıdır. Ailelerin en temel hakkı olan çocuklarının sağlığına dair kararı kendilerinin vermesi, korunması gereken en kutsal özgürlüktür.

Daha fazla bilgi için:
İlgili video kaydı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.