Ortadoğu’nun Yeni Haritası mı Çiziliyor?

Doğan Bekin: “Yinon Planı Temelli II. Sevr Hamlesiyle Karşı Karşıyayız”

Ortadoğu, yeniden dizayn edilmek isteniyor. İsrail odaklı stratejik yönelimler, ABD’nin askeri ve siyasi desteğiyle birleşerek, bölgenin demografik, siyasi ve güvenlik yapısını temelden sarsacak bir süreci derinleştiriyor.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, bu gelişmeleri “Yinon Planı temelli, II. Sevr hamlesi” olarak değerlendirdi ve kamuoyunu uyardı:

“Ortadoğu’nun geleceği; emperyal çıkarlar, vekalet savaşları ve suni krizler üzerinden yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Türkiye buna sessiz kalamaz.”

Yinon Planı Nedir? Neden Bugün Yeniden Gündemde?

1982 yılında yayınlanan “Yinon Planı”, İsrail’e dost olmayan çevre ülkelerin etnik, mezhepsel ve siyasal olarak parçalanarak etkisizleştirilmesini öngören, İsrail merkezli bir jeopolitik strateji belgesidir.
Doğan Bekin’e göre, bugün Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler bu planın sahaya yansıyan versiyonudur.

• Irak’ın bölünmesi,

• Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör koridoru,

• İran’a yönelik kışkırtmalar,

• Türkiye’nin güneyinde güvenlik tehdidi oluşturan yapılar,
  bu planın adım adım devrede olduğunun açık göstergeleridir.

ABD ve İsrail İşbirliğiyle Yürütülen Yeni Oryantasyon

Bekin, ABD’nin Ortadoğu politikalarını “terörle iç içe geçmiş bir vekalet savaşları zinciri” olarak tanımlıyor.
Geçmişten örnek vererek hatırlatıyor:

“Ronald Reagan döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı John Poindexter’in Nikaragua’da solcu hükümete karşı Kontralar’a destek verdiklerini itiraf etmesi, ABD’nin terörü sistematik bir dış politika aracı olarak kullandığının itirafıdır. Angola’da da benzer durum yaşanmıştır.”

Bugün de aynı mantıkla, Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG gibi yapıların ABD tarafından ekonomik ve askeri olarak desteklenmesi, Türkiye’nin sınır güvenliğine doğrudan tehdittir.

7 Ekim’den Sonra: Ortadoğu’da Derinleşen Kaos

İsrail’in 7 Ekim 2023 sonrası Gazze’ye yönelik başlattığı vahşet boyutundaki saldırılar, artık sadece Filistin değil, tüm bölgeyi içine çeken bir savaş senaryosuna evrilmiş durumda.
Bekin’in dikkat çektiği gelişmelerden bazıları şunlar:

• Yemen ve Lübnan’a yönelik saldırılar

• İran’daki Hamas lideri İsmail Haniye’ye yapılan terör saldırısı

• Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde aldığı açık destek

• Gazze saldırılarının bölgeye yayılma riski

“Netanyahu içeride yükselen siyasi muhalefeti bastırmak için bölgesel bir çatışmayı bilinçli olarak körüklüyor. Ultra Ortodoks kesimin desteğini konsolide etmek istiyor.”

Peki Türkiye Ne Yapmalı?

Doğan Bekin’in vurguladığı en kritik konu, Türkiye’nin bu kaotik denklemdeki konumu ve izlemesi gereken stratejidir.
Hamaset değil, akılcı ve milli bir dış politika gerektiğini belirten Bekin şu önerileri sıralıyor:

1. Komşu ülkelerle ilişkiler normalleştirilmeli ve güçlendirilmelidir.

2. Bölgesel sorunların çözümünde Türkiye arabulucu rol üstlenmelidir.

3. TBMM’deki tüm siyasi partiler sürece dâhil edilmeli, milli mutabakat zemini sağlanmalıdır.

4. ABD ve İsrail’in bölge politikalarına karşı çok boyutlu stratejik denge geliştirilmelidir.

Son Söz: “Bu Coğrafya Teslim Edilemez!”

Doğan Bekin sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Ortadoğu yeni bir işgal ve dizayn projesiyle karşı karşıyadır. Bu süreç; etnik ayrışmalarla, terör koridorlarıyla, halklar arası düşmanlıklarla beslenmektedir. Türkiye bu oyunun dışında kalamaz. Çünkü hedefte sadece Filistin değil; Irak, Suriye ve Türkiye gibi güçlü devletler de vardır.

Artık geçici hamleler değil, kalıcı, stratejik ve milli çıkarları önceleyen politikalar zorunludur.”