Bursa’nın Ruhu ve Sanatın Sessiz Derinliği

Bursa’nın Ruhu ve Sanatın Sessiz Derinliği
Yayınlama: 10.12.2025
A+
A-

Ahmet Koçak – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

Bursa denince hafızalarda bir sofra kurulur önce… Şeftalisiyle başlar, kestane şekeriyle tatlanır, deveci armuduyla serinler, Bursa kebabıyla doyar, cantıkla pekişir, siyah inciriyle göz doldurur, sofralık zeytiniyle taçlanır. Her biri bu toprakların karakterini yansıtır; sade, samimi, lezzetli…

Peki ya insanlar?
Bursa’nın yetiştirdiği en özel isimlerden biri: Zeki Müren.
Sanat Güneşi… Paşa…

Bir şarkıcının ötesinde bir besteci, söz yazarı, şair, oyuncu…
O sadece sahnelerde ışıldamadı, aynı zamanda bu milletin kalbinde iz bıraktı.
Ve Zeki Müren’in ölümü anlatışı, sanatı kadar zarifti:

“Ben yaşarken ölüm yok, ölüm gelince de ben yokum. Dolayısıyla ölümden korkmak için bir sebep yok.”

Bu felsefi derinlik, sadece bir sanatçının değil, bir bilgenin de sözüdür.
Zeki Müren’in hayatı gibi ölümü algılayışı da cesur, içten ve bilgedir.
Bursa’nın hem toprağı hem sesi olan bu büyük değer, bugün hâlâ kalplerde yaşıyorsa, bunun sebebi bıraktığı zamansız izdir.

Ve evet; insanlar ölümden korkmamalı…
İz bırakmaktan, unutulmaktan, boş yaşamaktan korkmalı.

Bursa deyince akla yiyeceklerden; şeftali, kestane şekeri, deveci armudu, Bursa kebabı, cantık, siyah incir, sofralık zeytin… gelir.
Ünlü insanları deyince ilk akla gelen isim kuşkusuz Zeki Müren’dir. Türk şarkıcı, besteci, söz yazarı, oyuncu, şairdir. ‘Sanat Güneşi’ ve ‘Paşa’ olarak anılan Zeki Müren bir söyleşide ölümü şöyle anlatıyor;
“Ölüm için bir düşüncem var; “Ben yaşarken ölüm yok, ölüm gelince de ben yokum. Dolayısıyla ölümden korkmak için bir sebep yok.” Bir filozofun lafı bu. Ben bu söze hürmet ediyorum. Gerçekten de insanlar ölümden korkmamalı.”
Köy Odaları ve Bursa Gezek Kültürü:
Anadolu köylerinde uzun kış gecelerinde masalların, öykülerin anlatıldığı, oyunlar oynayarak hoşça zaman geçirmeyi sağlayan köy odaları vardı. Bu aktiviteler sosyalleşmeyi, birbirlerine ısınmalarını da sağlardı. Arada bir âşıklar sazlarıyla, destancılar yanık sesleriyle destanlar okusa da pek yaygın değildi. Köy odaları dışarıdan gelen konukların da ağırlandığı yerlerdi. Bursa insanı gibi çalgı çalmayı bilselerdi kuşkusuz köy odalarında müzik sesleri gelirdi. Bursa’daki Gezek Kültürü de köy odalarının müzikli olanıdır. Çalgısını alan, şarkılarını hazırlayan Bursalılar sırayla evlere konuk olur, çalgılar eşliğinde şarkılar söylerlerdi. Günümüzde de yaşayan birçok Gezek grubu vardır. Eskisi gibi toplanıp şarkılar söylemektedirler.
Zeki Müren’in çocukluğu Bursa/Hisar’da geçer. Onu sanat müziğine yönlendiren Bursa’daki bu iklim olmuştur. Çocukluğundan beri Gezek Kültürü içinde büyümüş ve sanat müziği alt yapısı, sevgisi oluşmuştur.
Anma Konseri;
6 Aralık 1936 yılında doğan sanatçı doğum gününde çeşitli etkinliklerle anıldı. Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğretmen ve öğrencileri de Atatürk Kültür Merkezi Orhangazi salonunda andılar. Bu anmaya katıldım. Bursa sanatçılarına değer verir; adları çeşitli kültür merkezlerine verilir, heykelleri kentin önemli yerlerinde yer alır.
Sunuculuğunu Elif Hanoğlu’nun saygın ve saygılı bir şekilde yaptığı salon doldu. Oturacak yer bulamayanlar konseri ayakta izledi. Öğrenciler şarkıları bir profesyonel ustalığı ile sundular.
İki yanımda oturan kişilerle tanıştım; sol yanımda Dahiliye Uzmanı Doktor Engin Bozkurt (Yaşamımda ilk kez bir doktorun yanına denk gelmek hoştu.), sağ yanımda Bursa Köy Hizmetleri eski il müdürü Mimar Adnan Gerez vardı. Konser başlayana kadar kısa söyleşimiz oldu. Doktor bey -sağ olsun- beni hastane personelinden oluşan, kendisinin de yer aldığı korolarının 6 Ocak’taki konserlerine davet etti. İlk defa duyduğum hastane personeli konserine katılıp yazmayı düşünüyorum.
Liseyi Kısaca Tanıtayım:
Bursa Anadolu Güzel sanatlar Lisesi, 1990 -1991 öğretim yılında açılır. Uzun yıllar çeşitli liselere konuk olarak eğitim aktivitelerini sürdürür. Okul, 2003 yılında Sanat Güneşimiz Zeki Müren’ in mirasından yararlanılarak; Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı’nın da yardımlarıyla yaklaşık 8000 metrekarelik Nilüfer/ Ertuğrul Mahallesi’nde bir arsa üzerine kurulur. Adını da büyük sanatçının isminden esinlenerek Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi olarak değiştirilir. Zeki Müren Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi adı altında halen bu modern binasında eğitim-öğretim vermeye devam etmektedir.
Konserde Kimler Yer Aldı:
Koroyu okulun müzik öğretmeni Mehtap Keşan AKDOĞAN yönetti. Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri okul orkestrası saz ve sesleriyle katıldılar.
SOLİSTLER: Zeki Müren GSL Öğretmen ve öğrencileri / Bursa UNESCO Derneği üyeleri
KONUKLAR: Oyuncu, Şiir yorumcusu: Akif OKTAY – Zeki Müren’in şiirlerini seslendirdi
Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güniz ALKAÇ solist olarak katılım sağladı.
Onur Konuğu Sanatçı Fatih ERKOÇ’tu.

Bu Güzel Konser İçin Ne Dediler:

Okul Yönetimi: “Bu muhteşem gecede, Zeki MÜREN’ in eşsiz eserleri ve şiirleriyle bir araya gelerek Türk Sanat Müziği’nin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras değerini birlikte yaşatacağız.”

Bursa Kent Konseyi Edebiyat Çalışma Grubu Üyesi Oya Korkmaz:
“Atatürk, sanatın tanımını ise şu sözlerle açıklamıştır:
“Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”
Tüm orkestra ve koro öğrenci gençlerimizden oluşuyor.”

Sunucu Elif Hanoğlu:
“Zeki Müren, bir ses olmanın ötesinde bir edep, bir sanatkâr olmanın ötesinde bir zarafettir.”

Sanatsever Eğitimci Yazar Zeki Baştürk:
“Bursa Unesco Derneği ile Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi’nin ortaklaşa düzenlediği bu unutulmaz gecede emeği geçenlere ve salonu dolduran sanatseverlere sonsuz teşekkürler…”
Bursa yalnızca Zeki Müren’i anmadı; kendi kültürel mirasının da tazeledi.

ahmet.kocak16@hotmail.com

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.