Kozmik Atlas: İçsel Evrenin Haritası M. Levent Ünal ile Derinlikli Bir Yolculuk
M. Levent Ünal’ın yeni kitabı “Kozmik Atlas”, okuyucuyu dışarıdaki evrene değil, kendi içindeki evrene davet eden bir hatırlayış rehberi. Işık ve karanlık arasında sıkışan insanın yolunu bulmasına eşlik eden kitap; döngüler, şifa kapıları, Cosmoenergetica öğretisi ve modern çağdaki dönüşümün dinamiklerini ustalıkla işliyor.
Kozmik Atlas ismini duyan birçok kişi, eline bir evren haritası alıp gökyüzündeki yıldızları inceleyeceğini düşünebilir. Oysa M. Levent Ünal’ın tarifine göre bu atlas, dışarıdaki evrene değil, insanın kendi içsel evrenine açılıyor.
“Kozmik Atlas nedir?” sorusuna Ünal, kitapta yer alan temel yaklaşımı şöyle özetliyor:
“Kozmik Atlas, dışarıdaki evreni değil, içimizdeki evreni anlatan bir harita. Her insanın bilinçaltında saklı duran kadim bir yön duygusu vardır; sadece unutulmuştur. Bu kitap bir bilgi kitabı değil, bir hatırlama rehberi.”
Yolculuğun Başlangıcı: Yazmak mı Dönüştürdü, Dönüşüm mü Yazdırdı?
Ünal, uzun yıllardır biriken kozmik bilginin artık paylaşma zamanının geldiğini belirtiyor:
“Bilgi defterlerde birikti, taştı. Sistem beni bu bilgiyi paylaşmak için zorladı.”
Kitapta yer alan tüm hikâyelerin, okuyucuda içsel bir harita duygusu oluşturmak üzere kurgulandığını söylüyor.
Can Yücel’in “Yorar” Şiiriyle Başlayan Yolculuk
“Kozmik Atlas”ın ilk sayfasında Can Yücel’in “Yorar” şiiri yer alıyor. Nedenini Ünal şu sözlerle açıklıyor:
“Bu şiir, Kozmik öğretiye gelenlerin ruh hâlini anlatıyor. Bazen hayat hepimizi yorar. Susmak burada pes etmek değil; enerjinin yeniden doğmak için içine çekildiği andır. Tam da o anda insanlar bu öğretiye geliyor.”
“İnsan karanlığından değil, ışığının sorumluluğundan korkar”
Kitabın temel cümlelerinden biri:
“…bizimle en çok savaşan karanlığımız değil, ışığımızdır.”
Ünal bunun nedenini şöyle açıklıyor:
“Işık, bizi çıplak bırakır; maskelerimizi, rollerimizi eritir. İnsan karanlığından korktuğunu sanır ama aslında kendi ışığının sorumluluğundan korkar. Işığımızla savaşmak, hakikatle yüzleşmeyi ertelemektir.”
Harita mı, Ayna mı?
Kozmik Atlas’ın nasıl bir rehber olduğu sorulduğunda Ünal, kitabın hem yol gösteren bir harita hem de okuyucunun kendi yüzünü görmesini sağlayan bir ayna olduğunu söylüyor:
“Her harita bir aynadır. Her sayfa, okuyucunun kendi yansımasını bulması için tasarlandı.”
Hikâyelerin birer “şifa kapısı” olduğunu belirterek ekliyor:
“Okuyucunun bir cümlede kalbinde titreşim hissetmesi yeterli. O kapı zaten açılmıştır.”
Tekrar Eden Döngüler ve Kırılma Anları
hikâyede geçen “Neden hâlâ çözemediğim işlerin içindeyim?” sorusu, birçok okuyucunun kendi yaşamında da karşılık buluyor. Ünal, döngüleri şöyle tanımlıyor:
“Döngüler, unuttuğumuz dersi yeniden öğretmeye gelen öğretmenlerdir. Aynı olay seni artık sarsmıyorsa, kırılma gerçekleşmiştir. Acı yerini bilgeliğe bıraktığında döngü tamamlanır.”
Hatırlayış: Kalpten mi, Bilinçten mi?
Ünal’a göre hatırlayış kalpten doğuyor, bilince taşınıyor:
“Bilgelik akılla değil, hatırlayan kalple açığa çıkar. Yüksek titreşim, yüksek bilinç ve kalp birlikte çalıştığında gerçek hatırlayış başlar.”
Cosmoenergetica Öğretisi ve Yazım Süreci
Kitabın görünmeyen omurgasını Cosmoenergetica öğretisinin oluşturduğunu vurgulayan Ünal, yazarken onu en çok rehberlik eden şeyin “enerjinin yönlendirmesi” olduğunu ifade ediyor.
Dijital Çağda Dönüşüm: Hızlandı Ama Sadeleşti
Dijital dünyanın hızının dönüşüm süreçlerini etkileyip etkilemediğini de anlatıyor:
“Dünya hızlandı ama insanın özü hızlanmadı. Dönüşüm hâlâ niyet, farkındalık ve frekansla çalışıyor. Artık bilgi her yerde ama bilgelik hâlâ içeride.”
Rehberliğe Neden Hâlâ İhtiyacımız Var?
Ünal’a göre bir rehber, bilgi vermek için değil, yönü hatırlatmak için var:
“İnsan özgür olmak istiyor ama yön duygusunu kaybedince tıkanıyor. Rehber, ışığı göstermiyor; kişinin kendi ışığını hatırlatıyor.”
Tek Bir Cümle…
Okuyucunun kitaptan yalnızca bir cümle hatırlaması gerekseydi, bu cümlenin ne olacağını sorduğumuzda Ünal şu yanıtı veriyor:
“Kendi iç evrenine bakmaktan korkma; çünkü aradığın her şey zaten orada.”