TC Zeynep Vatansever Özügenç kaleminden
Şairin “Eylül’de gel” dediği gibi, Eylül yalnızca bir ay değil, mevsimlerin kalp atışıdır. Yazın cıvıltılı telaşından sonra gelen bu sessiz ama güçlü ay, insanlara hem içsel bir nefes hem de ilişkilerinde derinleşme fırsatı sunar.
Eylül, bir geçiştir. Güneşin sıcaklığı hâlâ tenimizdeyken, sabah serinlikleri ve sararan yapraklar, hayatın döngüsünü nazikçe hatırlatır. Tıpkı doğa gibi insanlar da bu dönemde yavaşlar, düşünür ve iç sesini daha çok dinlemeye başlar. Yazın dışa dönük enerjisi yerini içe yönelmiş bir sükûnete bırakır.
Bu değişim, insan ilişkilerine de yansır. Kalabalıklar, yüzeysel sohbetler yerini daha anlamlı sohbetlere, derin paylaşımlara bırakır. Eylül’de kurulan bağlar, kök salar. İnsan daha çok dinler, daha çok hisseder. Dostluklar pekişir, aile içi bağlar güçlenir.
Aynı zamanda Eylül, başlangıçların ayıdır. Okul ziliyle birlikte yeni yollar, yeni insanlar, yeni kararlar hayatımıza girer. Bu dönem, bireyin hayatını yeniden yapılandırma, yeni hedefler belirleme ve daha anlamlı ilişkiler kurma arzusu taşıdığı özel bir dönemdir.
Eylül’ün serin rüzgârı sadece yaprakları değil, duyguları da savurur; ama bu savruluş, bir arınma ve yenilenme sürecidir. Tıpkı sararan yaprakların toprağa düşüp yeni hayatlara zemin hazırlaması gibi…
Ve biz biliriz ki; her Eylül, içinde biraz vedayı, biraz umudu ve çokça yeniliği taşır.
Eylül geçti belki ama etkisi kalbimizde…