Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Ali Yazır, kaleme aldığı son yazısında, insanlığın binlerce yıllık serüvenini ve bu süreçte değişen yaşam amaçlarını derinlemesine ele aldı. Yazır, insanoğlunun tarih boyunca sürekli değişen ihtiyaç ve arzularının, günümüzdeki karmaşık yaşam tarzının temelini oluşturduğunu vurguladı.
Yazır, yazısında, ilk insanların temel ihtiyaçlarının sadece yiyecek bulmak ve barınacak bir yer sağlamak olduğunu belirtirken, zamanla bu basit ihtiyaçların yerini daha karmaşık arzuların aldığını ifade etti. Tekerleğin icadıyla başlayan teknolojik ilerlemelerin, insan hayatını hızlandırdığını ve bu hızın beraberinde yeni sorunları getirdiğini dile getirdi.
Yerleşik hayata geçişle birlikte toprak sahipliği, üretim ve güvenlik gibi yeni kavramların ortaya çıktığını belirten Yazır, bu süreçte insanların daha fazla toprak ve servet edinme hırsının, toplumlar arasında çatışmalara yol açtığını ifade etti. Ayrıca, insanların doğayı kontrol altına alma çabalarının, çevresel sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
Yazır, yazısının devamında, modern çağda insanların karşı karşıya kaldığı ekonomik ve sosyal sorunlara da değindi. Günümüzde insanların, geçmişteki basit yaşam tarzlarını özlemle andığını ve teknolojinin getirdiği kolaylıkların, aynı zamanda yeni bağımlılıklar ve stres kaynakları yarattığını belirtti.
Sonuç olarak, Ali Yazır’ın yazısı, insanlığın tarihsel gelişimi ve bu süreçte değişen yaşam amaçları üzerine derinlemesine bir analiz sunuyor. Yazır, okuyucularını, geçmişten günümüze insanlığın yaşadığı dönüşümleri sorgulamaya ve modern yaşamın getirdiği sorunlara karşı daha bilinçli bir yaklaşım benimsemeye davet ediyor.
İşte o yazı;
Bu dünyada biz insanoğlunun onbinlerce yıldır devam eden yaşama şekli, yaşama amacı da her çağda hep değişti. Tarihin her zaman diliminde daima yorgun, düşünceli ve dertleri çoğalan insanoğlu olduk.
100 binlerce yıl önceki İnsanoğlunun belkide tek düşüncesi, derdi, anlık olarak karnını doyuracak yiyecek ile güvenle kafasını sokabileceği yer idi. Hiç bir zaman o dönemlerde, kışlık konserve yapmak için sebze fiyatları derdi yoktu.
Çocuğun okul masrafı, ayakkabı parasını denkleştirmek peşinde de değildi….
Yıllar sonra akıllının birisi tekerlek icat edip döndürüverince insan hayatı değişti, hızlanıverdi. Sonra yerleşik hayat başladı. Toprağı ekti,ektiklerini yabani hayvanlardan ve düşmanlardan koruma derdi başladı. Dertleri kısaca büyümeye başladı. Toprak kavgaları başlarına bela oldu.
Kendine hizmetkar olarak bir çok hayvanı evcilleştirdi… Aç gözlülükmü? Hırs mı? Tartışmasına bile fırsat bulmadan, daha çok toprak, daha çok hayvan edinme hırsı başladı. Yünden, bitkiden iplik; iplikten elbise yapar oldu. Hatta öldürdükleri güzelim hayvanların derilerini bile elbise yaptı. En güzel elbiseyi ben giyeceğim derdi başladı. Durmadı. Derken makinalaşma sonucu sanayileşme aldı başını gitti. Bir baktık ki güçlü silahlar edinme, bunları yapabilmek için en iyi okullarda okuma yarışı başladı bu kez. Çocuklar yarış atı ve onların ebeveynleri peşinde gölge oluverdi. Kelli felli patronlar türedi ve o patronlar için çalışan kazancının kıtkta biri bile etmeyen üretim payına milyonlarca modern kölelik yapan insan.
Kira, otomobil vergisi, okul masrafi, internet, telefon, gaz, su, elektirik faturası yetmezmiş gibi “herkes tatile gidiyor bizde gidelim” diye kredi kartlarından çekilen 10-12 ay takside bağlanmış borçlar. Harcaması zevk ödemesi duble dert. Ölünceye kadar sabahın köründe gidip akşam güneş batınca eve gelen ve hiç güneş görmeyen ücret peşinde koşan, sözüm ona modern hayat yaşayan köleleşen insanlar. Kanepe,koltuk, televizyon taksiti. Çocuk büyüdü düğün masrafı. Bu arada sırf egosunu tatmin etmek için yapılan ideolojik kavga ve tartışmaları hiç saymıyorum bile. .O tartışmaların oluşturduğu stresin tahribatı tamam da tartışmalarda haklının hiç olmadığı apayrı saçmaca bir şey.
30-40 yıl çalışıp emekli olunca ; 1 dönüm arsa,küçük bir kulübe tarzi ev, bahcesinde tulumbadan su çekip biber,salatalık, domates yetiştirme hayali başlar. Saçlar akarmış dişler düşmüş, bel tutmaz hale gelmiş.
100 bin yıl once o tekerlek icat edilmeden önce bu insan hayatı zaten böyleydi.
Ayrıca insanoğlu bunları 24 saat düşünürken yiyerek vücuda aldığımız yiyeceklerden hücrelerimizde bulunan mitokondrilerin ürettiği enerjileri harcarız.
Fakat her enerji üretimi hücrelerimizde bir atık, çöp, is,pas meydana getirir ve bir bakmışız ki yaşlanmışız.
Sahiden;
Biz insanoğlu 100 bin yıl niye çile çektik?
Ali YAZIR