Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan CHP aynı zamanda çağdaş Türkiye’nin kurucu partisidir.
9 Eylül 1923’te önce “Halk Fırkası” adıyla kurulmuştur. 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını almıştır.
1927 yılında “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik” CHP’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir.
1935 yılında “Devletçilik” ve “Devrimcilik” ilkeleri de eklenerek Partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır.
Bu anımsatmamın sebebi on yıllardır bu ilkeleri yozlaştıran sağ ve sığ iktidarlarla ülke ne yazık ki hak ettiği güce, itibara ve dış dünyada kabule ulaşamamıştır.
Özellikle dinci, bağnaz, kişisel beklentilerinden dolayı dışa bağlı iktidarlarla 23 yıllık emperyalizmin maşası olan BOP Eş Başkanı ülkeyi yoksulluk ve çaresizliğe mahkûm etmiştir.
Cumhur İttifakı olarak hukuku ve yasaları yok sayıp ülkemizi adeta Ortadoğu ülkesi konumuna soktular.
AKP yancısı MHP desteği ile seçimlerde mühürsüz oyları seçimin ortasında geçerli saydırmış ve Cumhuriyet Çınarı CHP’nin sessiz kalması sonucu ülke TEK ADAM cuntasına teslim edilmiştir.
Yıllarca sömürü düzeniyle ülkede halkları bölerek yönetenler, varsıllaşanlar, dinci ve şeriat özlemcisi iktidar sonunda güç ve itibar kaybettiler.
14 Mayıs 2023 milletvekili seçimlerinden önce Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurduğu altılı masa ülkemizin birliği, bütünlüğü için eksikleri olsa da önemli ve değerliydi.
Ancak oyu olmayan bu sağ partilere haksız ve gereksiz yere CHP örgütündekilerin hakları olan milletvekillerini vermeleri şimdi korkulu rüyamız oldular!
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki birçok hata sonucu Kemal Kılıçdaroğlu ne yazık ki seçilemedi.
Başarısızlık ve olumsuz sonuçlanması sonucu bu durum siyasal yaşantımızda olağanüstü sonuçlar yarattı..
Seçmen ve CHP’liler kazanılacağını düşündükleri seçim sonuçlarında büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardı.
Örgütlerdeki bu kırgınlık ve öfke “Değişim” talebiyle umutlanmış ve 4-5 Kasım 2023 günlerinde toplanan 38. CHP Kurultayı parti tarihinde bir ilki gerçekleştirmiştir.
Özgür Özelinde aday olduğu kurultayda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin düzenlediği ve kontrolünde seçimlerin ilk turunda az bir oy farkıyla Özgür Özel seçilmiştir.
Normal koşullarda çekilmesi ve genç bir aday olan kendi grup başkanvekili Özgür Özel’in elini kaldırması beklenirken dışarda kalmaya tahammülü olmayan her biri 4-5 dönem vekillik yapmışların ısrarı ile yeniden aday olmuştur.
İkinci turda ise kurultay delegelerinin çok önemli bir kısmı kararını değiştirip kazanan Özgür Özel lehine oylarını kullanmışlardır.
Bu değişim partiye umut ve heyecan vermiş, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde değişim sonucu CHP birinci parti olmuştur.
Kazanılması mümkün görülmeyen illerde bile CHP kazanmış ve sonuçta partideki değişim ülkedeki değişimin sebebi olmuştur.
Ancak koltuğunu bırakmak istemeyen ve yenilgiden korkan iktidar ve tükenen Tek Adam, yargı sopasıyla hukuk dışı uygulamalara başlamıştır.
İstanbul’da kendisini 4 kez yenen Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması tüm dengeleri altüst etmiştir.
Ekrem İmamoğlu’nun ilkönce inanılmaz bir uygulama ile 35 yıllık diplomasını iptal ettirmiş sonra da şafak operasyonlarıyla evlerine baskın yaparak onu ve ilçe belediye başkanlarını tutuklatmıştır.
Ekrem İmamoğlu’ da daha önceki siyasi tutuklu olan ancak suç bulunmadığı için iddianameleri bile hazırlanmayanlar gibi hala sebepsiz yere tutsaktır.
Bu haksızlık karşısında İmamoğlu’na destek için halklar ve gençler “Hak, hukuk, adalet” diyerek alanlarda sesini yükseltmeye başlamıştır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel yüksek bir performans göstererek gençliğin ve ezilen kitlelerin nabzını tutmayı başarmıştır.
Hiç pes etmeden ve hata yapmadan Ekrem İmamoğlu’na ve tüm haksız yere tutuklanan başkanlara bürokratlara ve özellikle gençlere sahip çıkıp inanılmaz başarılı miting ve eylemlere yapmaktadır.
Tek Adam rejimine ve antidemokratik uygulamalara ve keyfi tutuklamalara karşı çıkan seçmenlerin CHP’ye desteği çığ gibi büyümüştür
Destek veren kitlelerin özellikle gençlerin yürüyüşünü durdurmak için tüm yasal olmayan yolları deneyen iktidar son çare olarak adeta çirkin ve kimsenin kabul etmeyeceği bir kumpas kurmuştur.
Deprem nedeniyle hak etmeden kendisine şans verildiği halde seçilemeyince çirkin konuşmaları sonucu partiden ihraç edilen eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş çok çirkin işlere imza atmıştır.
Kendisiyle beraber bazı piyon olarak kullanılan kurultay delegesinin açtıkları davalar Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından birleştirilmiş ve 30 Haziran 2025 gününe ertelenmiştir.
Bu anlamsız ve yersiz şikayetlere itibar eden iktidar yandaşı yargı, olmayanı oldurmak için uğraşmaya başlamıştır.
Kelime anlamı olarak geçersiz, hükümsüzlük anlamlarına gelir.
Mutlak Butlan, hukuki işlemde kullanılan kurucu unsurların eksikliğinden kaynaklanan bozukluk ve geçersizliktir.
Tükenen ve ülkeyi de tüketen iktidar son çare olarak yargı sopasıyla yüz yıllık çınarı içinden çürütmek, bölmek ve iktidar yürüyüşünü engellemek için bu anlamsız ancak zorlama ile sonuç verebilecek yönteme başvurmuştur.
Cumhuriyet gazetesinde yazan KEMAL ANADOL, “CHP kurultay delegelerini bekleyen görev” başlıyla çok önemli açıklamalar yapmıştır:
Bu duruma tüm vicdan sahipleri tavır koymuş yine CHP içinde saygın görevler yapmış ve güvenilen hukuk adamaları da tavır koymuşlardır:
CHP Genel Sekreterliği ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yapmış Önder Sav, eski CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, eski Adana Barosu Başkanı ve Adana Milletvekili Ziya Yergök” gibi hukukçular.
Bu absürt ve olağandışı durumu incelemiş ve şöyle değerlendirmişlerdir:
“Öncelikle önemli bir durumu vurgulamak gerekir. Siyasal Partiler Yasası partilerin kongre ve kurultaylarını ayrıntılı biçimde düzenlemiş ve itirazları kesin sürelere bağlamıştır.
Bu süreler “hak düşürücü” sürelerdir ve kullanılmadığı takdirde incelenmesi olası değildir.
“MUTLAK BUTLAN” savı ise evrensel ve ulusal hukukta sözcüğün tam anlamıyla istisnadır.
Burada yapılan işlemleri yok sayan bir hukuksuzluk söz konudur.
Davacılar 38. CHP Kurultayı’nın iptali ile seçilmiş bulunan genel başkan, parti meclisi (PM) ve yüksek disiplin kurulu üyelerinin görevden uzaklaştırılmaları ve 4-5 Kasım öncesi görevde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, PM ve YDK üyelerinin yerlerine iadesini istemektedirler.
Bu kurultay iptal edileceğine göre, daha sonra genel başkanın çağrısıyla 6 Nisan 2025 günü toplanan 21. olağanüstü CHP kurultayı da geçersiz olacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki “Mutlak Butlan” kolayca başvurulacak bir istem değildir.
Duyumlarla, gizli tanıklarla, belgesiz kanıtsız savlar geçerli olamaz.
Kanımızca ilk celsede reddedilmesi gerekir.
Oysa mahkeme 5 numaralı ara kararında “Ankara C. Savcılığı’nın 2024/5366 soruşturma sayılı dosyasının son durumu itibarıyla celbine veya kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilip verilmediğinin bildirilmesine, karar örneğinin celbine, iddianame düzenlenmiş ise hangi mahkemede, hangi esasa numarası ile dava açıldığının bildirilmesinin istenmesine” denmektedir.
Adı geçen soruşturma dosyasına başvuranları ifadeleri televizyon ekranlarında ve sosyal medyada çarşaf çarşaf yayımlanmaktadır.
Hiçbir ciddiyeti olmayan belgesiz ve kanıtsız, salt parti içi çekişmeler ve suçlamalar Mutlak Butlan gibi ağır sonuç doğuracak bir kavramın öznesi olamaz.
Mahkemenin ilk celsede reddetmesi gereken bir davayı, soruşturması tamamlanmamış bir dosyadaki beyanlara bağlaması manidardır.
İktidarın yargıyı alabildiğine siyasallaştırdığı ve muhalefete karşı sopa olarak kullandığı bir dönemde kuşku duymak en doğal hakkımızdır.
Olası bir aleyhte karar sonucunun siyasal yaşamda ve CHP içinde fırtınalar yaratacağı gerçeğin ifadesidir. CHP karşıtlarına böylesi bir fırsat verilmemelidir.
Bu durumda ne yapmak gerekir? CHP, Cumhuriyeti kuran bir partidir. Dünyada ilk kez başarıya ulaşan antiemperyalist mücadeleyi utkuyla sonuçlandıran bir kutsal isyanın siyasal örgütüdür.
Kuruluşundan bu yana çok sıkıntılar atlamış hatta 12 Eylül cuntası tarafından kapatılmıştır.
Ama küllerinden doğmayı başarmış, siyasal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olmayı sürdürmüştür.
Kimse CHP’den büyük değildir. Partinin gerçek sahipleri onu hiç bırakmayan seçmenleri ve örgütüdür. Örgüt partisini esenliğe çıkarmak, korumak ve kollamakla görevlidir.
Dava konusu olan İstanbul il kongresinin seçtiği delegeler dışında tüm CHP kurultay delegeleri partilerine sahip çıkarak imzalarıyla tüzüğün 48/5. maddesine göre olağanüstü seçimli kurultay istemelidirler.
KEMAL ANADOL
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, bu durumda hiç kimsenin eski genel başkanımız sayın Kılıçdaroğlu’na saygısızlık ve hadsizlik yapmaya hakkı yoktur.
Ancak, ne Kılıçdaroğlu’nun, nede hala onun etrafında kendilerine kişisel gelecek bekleyen vekil eskilerinin CHP’nin iktidar yolunu kapatmaya ve Tek Adam Cuntasını kalıcı hale sokacak bu tezgâha meydan vermeleri kabul edilemez.
Bu konumda olan tüm vekil, bürokrat ve partilileri tarihi bir görev beklemektedir.
Ülkemizi bu faşizan düzene, karanlığa, laik cumhuriyeti yıkıp bağnaz ve gerici cemaat ve tarikatlara teslim den iktidarın kalıcı hale gelmesinin sebebi olacak bu kumpasa tavır koymaya davet ediyorum.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.