Bursa Vatan Medya köşe yazarı Zeki Baştürk, kaleme aldığı duygusal yazısıyla Memduha Özarslan’ın vefatının ardından yaşadığı derin üzüntüyü dile getirdi.
“Kara haber tez duyulur” diyerek başladığı yazısında Baştürk, acı haberin yüreğine düşer düşmez zamanın durduğunu belirterek, Memduha Özarslan’ın ölümünün kendisinde bıraktığı büyük boşluğu şu sözlerle ifade etti:
“Sözcükler yetersiz kaldı duyduğum üzüntüyü anlatmaya. Ancak insanın içini burkan o boşluk duyumsatır kendini.”
Bir dönem Bursa Anadolu Lisesi’nde birlikte görev yaptığı Beden Eğitimi Öğretmeni Kazım Özarslan’ın eşi Memduha Özarslan’ı “güzel insan, iyilik meleği, gerçek bir dost” olarak tanımlayan Baştürk, “Onu tanımış olmak bir ayrıcalıktı. Yitirmenin acısı ise tarif edilemez” ifadelerine yer verdi.
Baştürk yazısını, Memduha Özarslan’ın ailesine ve sevenlerine sabır dileyerek tamamladı.

İYİLİK UNUTULMAZ
“Kara haber tez duyulur” derler. Kimi haberler vardır ki yüreğe düşer düşmez zamanın akışını durdurur. Yürekleri dağlar. Memduha Özarslan’ın ölüm haberi de işte böyle bir acıyla çarptı yüreğime. Sözcükler yetersiz kaldı duyduğum üzüntüyü anlatmaya. Ancak insanın içini burkan o boşluk duyumsatir kendini.
Bursa Anadolu Lisesi’nin ülkenin parlayan yıldızı olduğu yıllar. Akademik, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif alanda başarılarıyla kendinden söz ettiren bu okulda birlikte çalışmaktan gurur duyduğum Beden Eğitimi öğretmeni Kazım Özarslan’ın değerli eşi, güzel insan Memduha Özarslan’ın ölümü ile sarıldım. Bir dostu, bir iyilik meleğini yitirmenin acısı derinden yaraladi beni.
Anılar, özellikle de iyilikle yoğrulmuş olanlar, belleğin en derin yerinde saklanır. Benim de unutmam olası değil yapilan iyiliği.
1980 öncesinin kasvetli günleri. 12 Mart darbesinin baskısının soluk aldırmadıgi, akıl almaz baskıların sürdügü yıllardi.
Memurların sürgün edildiği, faili meçhul cinayetlerin kanayan yaraya dönüştüğü, insanların korkudan kitap bile okuyamaz hale geldiği o karanlık yıllardi…
Sokakların bölündüğü, akşam beşten sonra dışarı çıkmanın cesaret istediği, in cinin kol gezdiği günlerdi…
Bir akşamüstü, Gün Sazak’ın öldürüldüğü haberi ülkeyi sarsarken, biz de Kazım Özarslan ile birlikteydik. Heykel dolaylarinda geziyorduk. Sokaklar bosaliverdi birden. Herkes, korkudan çekilmişti evine. Perdeler kapanmıştı. Korku daglari sarmıştı.
O koşullar altında okuluma dönmem neredeyse olanaksızdı. Sokaklarda varmak istediğiniz yerin bile tehlikeye dönüştüğü bir zamandı.
Ne olacağını kimse bilemezdi.
Kim kapının ardında beklerdi, kim yolun üstüne çıkardı… bilinmezdi.
İşte o anda, Özarslan ailesinin kapısı ve gönlü açıldı bana. Birakmadilar. Salt kapilarini acmadilar. Yüreklerini actilar, gönül kapılarını açtılar. Evlerinde. ağırladılar, güven verdiler, bir yuva sundular. O karanlık gecede insanın içini ısıtan bir ışık oldular. Belki de yaşama tutundugumuz andı o konukseverlik.
Böyle bir iyilik unutulabilir mi?
Aradan yıllar geçti; dünya değişti, yaşam aktı, bizler başka sinavlardan geçtik.
Ama o iyilik, o insanlık, o sahip çıkma duygusu… hâlâ yüreğimin en temiz yerinde durur.
Sonra Kazım Özarslan ile birlikte sürgün edilerek ödedik o günlerin bedelini . Aydin olmanın, çağdaş olmanın, yurtsever olmanın ve çok çalışmanın karşılığı oldu bu sürgün.
Acılar ortak oldu, kader arkadaşlığına dönüştü. Bir daha hiç kopmadık birbirimizden. İlk günkü gibi dost kaldik. Sevdik birbirimizi. Saygı duyduk. Sürdürdük dostlugumuzu ilk günün sıcaklığında.
Bugün Memduha Özarslan’ı uğurlarken, asıl uğurladığımız sadece bir insan değil; bir dönemin sessiz tanığı, iyiliğin sesi, vicdanın izi…
Ölüm bir ayrılıksa da iyilik, insanın ömrünü aşan bir kalıcılıktır. Zaman siler, yaşam değişir; ama iyilik unutulmaz. Nasıl unuturum açılan gönül kapısını? Nasil unuturum o karanlık gecede uzatilan o sicak, o içten, o dogal , o sevgi dolu eli? Onun adı anıldığında içimde minnetle karışık bir hüzün beliriyorsa, nedeni budur.
Dostum, arkadaşım, meslektaşım Kazım Özarslan başta olmak üzere , yakından tanıdığım çocuklarına, BAL ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Acıların yegnilmesini sağlayacak tek şey, geride bıraktığı iyiliklerin animsanmasıdır. Acıların paylasilmasidir. Bir kişi, acı duyuyorsa canlıdır. Başkalarının acısını duyuyorsa insandır. Acılar paylaşıldıkça azalir. Aciniz acimizdir degerli dost Kazım Özarslan.
Bir insan, zamani geldiğinde dünyadan sessizce ayrılır.
” Artik demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan”
Zaman gelmiş. Gemi kalkiyor ama iyilik… iyilik ölmez. Sonsuza dek yaşayacak iyiliklerin, dostluğun, güler yüzün, tatli dilin Memduha Özarslan.
Işıklar içinde uyu iyilik meleği. Yıldızlar, yoldaşın, yattigin yer uçmak olsun.
Zeki BAŞTÜRK