Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, her yılın son günlerinde tekrar eden “Yılbaşı kutlaması günah mı?” tartışmalarına sert eleştirilerle değindi. Baştürk, bu tartışmaların artık toplumsal baskı aracına dönüştüğünü belirtti.
Baştürk’ün yazısından dikkat çeken ifadeler:
“Her yılın son günlerinde aynı tartışma yeniden alevlenir. Sokaklar ışıklarla süslenir, insanlar yeni bir yıla umutla girmek ister. Ama bir yerlerde parmaklar kalkar, sesler yükselir, fetvalar havada uçuşur.”
Kutlama yapanların sürekli hedef gösterildiğine dikkat çeken Baştürk, “Kutlayanlar suçlanır, gülenler ayıplanır, umut edenler neredeyse mahkûm edilir. Oysa insanların yeni bir yıla dair dilekleri, umutları vardır. Bu insani bir ihtiyaçtır” dedi.
Yılbaşı kutlamalarının kültürel ve sosyal bir ritüel olduğuna vurgu yapan Baştürk, bu gibi baskıların toplumu ayrıştırmaktan başka bir işe yaramadığını ifade etti. Yazı, kutlama özgürlüğü ve hoşgörü çağrısıyla son buldu.
İşte o yazı
YILBAŞINI KUTLAMAK GÜNAH MI?
Her yılın son günlerinde aynı tartışma yeniden alevlenir:
“Yılbaşı kutlamak günah mı?”
Sokaklar ışıklarla süslenir, insanlar yeni bir yıla umutla girmek ister. Ama bir yerlerde parmaklar kalkar, sesler yükselir, fetvalar havada uçuşur. Kutlayanlar suçlanır, gülenler ayıplanır, umut edenler neredeyse mahkûm edilir.
Oysa insanın sorması gereken çok daha derin bir soru vardır:
Asıl günah olan nedir?
Bir takvim yaprağının değişmesini kutlamak mı?Yoksa halkı yalanlarla kandırmak mı? Bir yılın bitişini, yenisinin gelişini umutla karşılamak mı? Yoksa kul hakkını hiçe saymak mı?
Yetimin hakkını yemek, emeklinin maaşını kuşa çevirmek, işsizi görmezden gelmek, aç komşunun feryadına kulağını tıkamak mı günah; yoksa bir masa etrafında gülümsemek mi?
Asıl günah;
kadına şiddet uygulayıp sonra “ahlak” nutukları atmaktır.
Çocuğun istismarını görmezden gelip, süslenmiş bir çam ağacına öfke kusmaktır.
Ormanlar yanarken susup, birkaç ışık süsüne isyan etmektir. Denizler kirletilirken, doğa talan edilirken üç maymunu oynayıp, yılbaşı gecesi eğlenen insanlara kin kusmaktır.
Asıl günah;
vatan toprağını parsel parsel satarken susmak, emeğin hakkını gasp ederken susmak,
adalet terazisi bozulurken başını öne eğmektir.
Çünkü inanç, yasak listesi değildir.
İnanç; vicdandır.
İnanç; adalettir.
İnanç; kul hakkından sakınmaktır.
Yılbaşı kutlamak bir inanç sorunu değil, bir umut sorunudur. İnsanlar yeni bir yıla girerken “Belki bu yıl daha iyi olur” demek ister.
Biraz soluk almak, biraz gülmek, biraz unutmaktır arzuları.
Bunda ne günah olabilir?
Eğer günah aranacaksa;
çalınan emeklerde,
susturulan doğrularda,
örtülen suçlarda, karartılan umutlarda aranmalıdır.
Bir çocuğun yüzü gülsün diye yapılan küçük bir kutlama mı daha ağırdır, yoksa o çocuğun geleceğini çalan düzen mi?
Soruyu doğru sorulmazsa yanıtı da doğru olmaz.
Yılbaşını kutlamak günah değildir. Asıl günah, adaletsizliği normalleştirmektir. Asıl günah, zulme sessiz kalmaktır.
Asıl günah, vicdanı susturup başkalarının hayatına karışmaktır.
Ve belki de en büyük günah şudur: Kendi karanlığını, başkalarının ışığına saldırarak örtmeye çalışmaktır.
Yeni bir yıl…
Yeni bir umut…
Yeni başlangıçlara, yeni fırsatlara yelken açmaktır.
Yeni yıl, sağlık, başarı, mutluluk getirsin hepimize.