Zeki Baştürk Yazdı: 2 Temmuz’un Yüreğimizdeki Kül Rengi

Zeki Baştürk Yazdı: 2 Temmuz’un Yüreğimizdeki Kül Rengi
Yayınlama: 02.07.2025
A+
A-

2 Temmuz 1993…

Takvimdeki her rakam, insanlık tarihinin karanlık sayfalarından birine açılan kapı gibidir. Ama bazı tarihler vardır ki, sadece acıyı değil; utanmayı, utandırmayı ve unutmamayı da beraberinde taşır. İşte 2 Temmuz 1993 günü, Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde toplanan karanlık bir güruhun yaktığı yalnızca bir bina değil; aydınlık, kültür, sanat, düşünce ve vicdandı.

Madımak’ta Yakılan Gelecek

Zeki Baştürk, Bursa Vatan Medya Grubu’ndaki köşe yazısında, o kara günü şöyle anımsatıyor:
“Madımak’ın küllerinde sadece 33 can değil, bir ülkenin yüz akı, vicdanı ve yarınları yakıldı.”

Sivas Katliamı’nda hayatını kaybeden şairler, ozanlar, tiyatrocular, akademisyenler, çocuklar… Onlar bir araya gelmişti; Pir Sultan Abdal’ı, Anadolu’nun kültürel belleğini yaşatmak için. Ancak o gün, sözün yerini nefrete, sazın yerini ateşe, insanlığın yerini vahşete bırakanlar galip geldi.

“Yakın” Diye Bağıranlar ve “İnsanlık Ölmesin” Diye Sarılanlar

Baştürk yazısında, sadece bir anma değil, aynı zamanda bir hatırlatma yapıyor. Dışarıda bağıran “yakın” çığlıklarının, içerideki “ölmek istemiyoruz” feryatlarına karşı kazandığı o korkunç günde, insanlığın nasıl sınandığını hatırlatıyor.

Bu sadece bir katliam değil; düşünceye, kimliğe, inanca karşı da bir savaştı. Ve bu savaşta yanarak can verenlerin adı, tarihin aydınlık hanesine altın harflerle yazıldı.

Unutmak İhanettir

Zeki Baştürk, bu satırlarında unutturmamak gerektiğini, her 2 Temmuz’da sadece anmakla yetinmenin yetersiz olduğunu vurguluyor:
“Bu acıyı ve utancı unutturmamak, yaşananlardan ders çıkarmak gerek. Yoksa kül soğur, vicdan da…”

Madımak, bir semboldür artık.
Sivas’ın göğünde dumanı, yüreğimizde koru hâlâ tüter. O nedenle 2 Temmuz, sadece bir gün değil, bir insanlık imtihanının adıdır. Ve bizler, o sınavdan geçemedik.

Ama unutmamak, geç kalan bir özrün, gecikmiş bir vicdanın ilk adımı olabilir.

Yazar: Zeki Baştürk
Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

AYDINLIĞA YAKILAN AĞIT

2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas Katliamı, Türkiye’nin vicdanında kapanmayan bir yara olarak kalmayı sürdürüyor. Bu acıyı ve utancı unutturmamak, yaşananları anımsamak ve ders çıkarmak gerek.

Bugün 2 Temmuz.

Takvim yaprağından düşen her sayı, bizi bir acının eşiğine getiriyor. Sivas’ın ortasında, bir otelde, insan aklının karanlığıyla tutuşturulan bir ateş hâlâ yanıyor. Madımak Oteli’nin küllerinde sadece 33 can değil, bir ülkenin yüz akı, vicdanı ve yarınları yakıldı.

1993’te bugün, halk ozanlarının, şairlerin, düşünürlerin, tiyatrocuların, yazarların; kalemle konuşan, sözle direnen insanların üzerine kerpeten gibi kapandı zaman. Dışarıda “yakın” diyen bir güruh, içeride “insanlık ölmesin” diye birbirine sarılan canlar vardı. Kitapların, türkülerle buluştuğu Pir Sultan Abdal etkinliği, kıyamete dönüştü.

O gün, yalnızca bir yangın çıkmadı.
O gün, insanlık yandı.
O gün, kültür yandı, düşünce yandı, umut yandı.
Ve en çok da, bu yangının üzerine örtülen sessizlik yaktı canımızı.

Her 2 Temmuz’da, içimizdeki kor tutuşur yeniden. Sanki hâlâ oradayız. Pencereden çıkmaya çalışan bir eliz belki. Belki de yere uzanmış bir gölgenin sessiz çığlığıyız. Çünkü unutmamak, yeniden insan kalabilmenin tek yoludur. Çünkü bağışlamak değil belki, ama anlamak, anımsamak ve değiştirmek gerekir bazı şeyleri.

Madımak, sadece bir bina değildi.
Madımak, bir toplumsal sınavdı.
Ve biz, o sınavdan sınıfta kaldık.

Bugün, 2 Temmuz.
Ve biz yine buradayız.
Yitirdiğimiz canların adlarını sayarak,
Yandıkları yerde değil,
Yaşatılmaları gereken belleğimizde toplanarak.

Yalnızca yas tutmak değil,
Adalet istemek, hesap sormak, yüzleşmek gerekir.
Madımak Oteli’nin müze olmasını bekleyen,
O katliamın üzerindeki külleri kaldırmak isteyen
Vicdanlı herkesin sesi olmak gerekir.

Çünkü bir ülke, sanatçısını, düşünürünü, ozanını ateşe verdiyse
Ve hâlâ bu yarayla yüzleşememişse,
Orada hâlâ tutuşmaya hazır bir kibrit saklanıyor demektir.

Bugün, 2 Temmuz.
Unutmadık. Bağışlamadık. Kabullenmedik. Unutturmayacağız.
Madımak yanıyor hâlâ…
Orada yakılan aydınların ışığı yolumuzu aydınlatıyor.

Zeki BAŞTÜRK

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.