Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube Başkanı köşe yazarı bursasaati.com da yayınlanan yazısında Yüksel Baysal’dan tarihe not! ” Bursa’nın sadece ortası değil Atatürk Caddesi; onun geçmişidir, kalbidir, belleğidir.
Burası Ulu Cami’nin gölgesidir, Orhan Camii’nin eteğidir, Tayyare Kültür Merkezi’nin sahnesidir.
Burası Bursa’nın onurudur; Bizans surlarına, Yeşil Türbe’ye açılan yolların kesişimidir.
Cumhuriyet’in tiyatrosu, valilik binası, Nazım Hikmet’in yargılandığı mahkeme…
Ve şimdi, tüm bu tarihi dokunun orta yerine bir hançer gibi saplanmak istenen bir rant operasyonunun öyküsünü yazıyorum.
Bursa’nın kalbinde, Heykel’in tam karşısında, Ulu Cami’nin gölgesinde bir binayı hedef aldılar.
Adım adım yıprattılar, sistematik biçimde çürüttüler, mahkeme mahkeme süründürüp, sonunda “riskli yapı” damgasını vurdular.
Tüm bu süreç, yoksulun malını yandaşa aktarmanın yeni yollarını icat eden AKP rejiminin çıkardığı “Yık-Devret” yasalarıyla mümkün oldu.
Türkiye’nin dört bir yanına açılan, Bursa’dan çıkan bir şirket: Evkur.
Bir liralık malı yedi liraya satan bu şirket şimdi Bursa’nın orta yerinde, Kent Otel’i AVM’ye çevirme planıyla doymadı; gözünü CHP Osmangazi İlçe Başkanlığı’nın da bulunduğu binaya dikti.
Yetmedi, o binanın üst katındaki Sori Kafe’yi, halkın soluklandığı mekanı da ortadan kaldırmak için düğmeye bastı.
Yeni yasaya sığınıp binadan karot aldılar, beton dayanımı 7-11 çıktı.
Yani çürük dediler.
Binanın hissedarı Şaban Bingöl yılmadı, bağımsız başka bir ekip getirtti.
Aynı binadan alınan karot örneklerinde dayanıklılık 21-28 arasında çıktı.
Ne oldu dersiniz?
İktidarın sevdiği şirket haklı çıktı!
Üçüncü bir test bile yaptırılmadı!
Yani, “bizim raporumuz geçerli, sizin raporunuz çöp!” dediler.
Yargı da bu komploya göz yumdu, sermayenin önünü açtı.
Şaban ve Yunus Bingöl’ün tek isteği vardı:
“İkimizinki de geçerli olmasın. Üçüncü bir ekip tarafsız karot alsın, ne çıkarsa kabulüz!”
Ama bu masum, adil talep bile kabul edilmedi.
Çünkü karşılarında sıradan bir ticaret şirketi değil, siyasetle kol kola yürüyen bir rant makinesi vardı.
Binada CHP’nin ilçe binası var ama sesi soluğu yok.
CHP’li Osmangazi Belediyesi süreçleri geciktirdi ama engel olamadı.
Halkın malı, halkın gözünün önünde “riskli yapı” oyunuyla ellerinden alınıyor.
Heykel’in göbeğinde, her gün on binlerce insanın yürüdüğü Atatürk Caddesi’nde yıkım başlayacak.
Bursa’nın en yoğun trafiğinin olduğu bölgede koca bina yıkılacak, yerine ne yapılacak bilmiyoruz.
Ama şunu biliyoruz:
Para her yeri delip geçiyor.
Doğa mı, tarih mi, insan mı? Hiçbiri umurunda değil!
Bu sadece bir bina değil!
Bu, geçmişin izidir.
Kültürün belleğidir.
Mekânın ruhudur.
Bir caddeye daha çok para sığdırmak için, bir kentin hafızasını silmeye çalışıyorlar.
Uyarıyorum:
Eğer bugün susarsak, yarın Atatürk Caddesi’nde gezdiğimiz her yer bir AVM koridoruna, her tarihi bina bir lüks rezidansa dönüşecek!
https://www.bursasaati.com.tr/size-yikilacak-bir-binanin-hikayesini-anlatacagim