Yazarlar: Sadık Güleç & Osman Çaklı
Yayınevi: Tekin Yayınevi
Tür: Araştırma – İnceleme
Sayfa: 208
Fiyat: 250 TL
Gazeteciler Sadık Güleç ve Osman Çaklı, son yıllarda Türkiye’nin kentlerinde sessizce büyüyen, “yeni nesil çeteler” olarak adlandırılan grupların arka planını gün yüzüne çıkarıyor.
Tekin Yayınevi tarafından yayımlanan “Yeni Nesil Çeteler – Daltonlar, Red Kitler, Casperlar”, Türkiye’nin yeraltı dünyasında yükselen yeni kuşak şiddet ağlarını ve bu ağların toplumsal tabanlarını mercek altına alıyor.
Klasik mafya yapılanmalarından farklı olarak, sokak kültürüyle, dijital medya diliyle ve politik alt metinlerle beslenen bu gruplar; artık yalnızca İstanbul’un varoşlarında değil, Avrupa’ya uzanan bir yeraltı ağına dönüşmüş durumda.
Kitap, Türkiye’nin yeraltı tarihini 2010’ların ortasından itibaren yeniden okumayı öneriyor.
Yazarlar, 2013 yılında Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerine karşı mücadele ederken öldürülen Hasan Ferit Gedik’in ölümüyle birlikte, “yeni nesil çetelerin” ilk kez kamuoyunun dikkatini çektiğini hatırlatıyor.
O tarihten, Sinan Ateş suikastine kadar geçen on yıllık dönemde Türkiye’nin farklı kentlerinde yaşanan çok sayıda silahlı saldırı, infaz ve linç olayının arkasında benzer örgütlenme biçimlerinin olduğu tespit ediliyor.
Bu dönem, “klasik mafya”nın yerini ideolojik, medyatik ve dijital reflekslerle hareket eden yeni kuşak sokak yapılanmalarına bıraktığı bir dönüşüm süreci olarak tanımlanıyor.
Güleç ve Çaklı’nın araştırmasına göre, Daltonlar, Red Kitler, Casperlar, Şirinler gibi adlar taşıyan bu gruplar, popüler kültürün masum imajlarını şiddet sembollerine dönüştürüyor.
Bu isimler, mahalle gençleri arasında bir aidiyet ve mizah kalkanı oluştururken, kamu otoriteleri açısından tespiti zor bir örgütlenme biçimi yaratıyor.
Kitapta, bu grupların “mahalle otoritesi” kurma çabaları, sosyal medya üzerinden güç gösterileri, silahlı eylemlerinin protest müzikle estetize edilmesi ve gençler arasında kimlik inşası aracı olarak kullanılması gibi çarpıcı örnekler aktarılıyor.
Araştırmada çetelerin büyüme biçimleri detaylı biçimde inceleniyor.
Yazarlar, bu yapıların klasik mafya hiyerarşisinden çok, **“sosyal medya algoritmasına dayalı sadakat sistemi”**yle büyüdüğünü belirtiyor.
Kitaptan bir bölüm:
“Daltonlar ya da Casperlar için artık mahallenin abisi değil, fenomen olmak önemli.
Şiddet eylemi kadar, o eylemin nasıl paylaşıldığı da bir güç göstergesi.
Bu nedenle her silah sesi, bir içerik üretim aracına dönüşüyor.”
Güleç ve Çaklı, bu grupların protest müzikleri kullanarak kendilerini “devlete başkaldıran halk kahramanı” gibi pazarladıklarını, ancak bu imajın arkasında yoğun uyuşturucu trafiği, silah ticareti ve mahalle baskısı olduğunu vurguluyor.
Kitabın en dikkat çeken bölümlerinden biri, bu çetelerin “sol söylemleri araçsallaştırma biçimi”.
Araştırmaya göre, “adalet”, “direniş”, “mahalle dayanışması” gibi kavramlar, zamanla meşru görünmek için kullanılan bir propaganda aracına dönüşüyor.
“Bir zamanlar sol örgütlerin duvarlarına yazılan sloganlar, artık çete sembollerine dönüştü,” diyor yazarlar.
Bu dönüşüm, ideolojik alanla kriminal alanın iç içe geçtiği yeni bir kent gerçeğini ortaya koyuyor.
Kitapta, çete üyeleri, mahalle sakinleri, sosyalist örgüt temsilcileri ve eski polis yetkililerinin birebir tanıklıklarına da yer veriliyor.
Bu röportajlar, sadece suçun anatomisini değil, aynı zamanda gençlerin neden bu yapılara yöneldiğini anlamaya da ışık tutuyor.
Bir mahalle sakininin sözleri kitapta şöyle yer alıyor:
“Eskiden mahallenin abisi çocuklara kitap getirirdi, şimdi tabanca getiriyor.
Kimse okumak istemiyor, herkes izlenmek istiyor.”
Araştırmada dikkat çeken bir başka başlık da “dijitalleşen suç” olgusu.
Yeni kuşak çeteler, sosyal medya platformlarını yalnızca propaganda için değil, örgütlenme, tehdit ve para akışı için de kullanıyor.
Yazarlar, bu durumun klasik organize suç tanımını değiştirdiğini belirtiyor:
“Bugün bir çete, sokakta değil, ekranda doğuyor. Hashtag’lerle büyüyor, içeriklerle hükmediyor.”
Kitap, bu örgütlenmelerin beslendiği zeminin kent yoksulluğu, adaletsizlik ve umutsuzluk olduğunu da hatırlatıyor.
Yeni Nesil Çeteler kitabı, sadece suç örgütlerinin yapısını değil, Türkiye’nin sessizce büyüyen sosyolojik fay hattını da açığa çıkarıyor.
Sadık Güleç ve Osman Çaklı, uzun soluklu saha araştırmaları, arşiv taramaları ve yüz yüze görüşmelerle, son on yılın “görünmeyen yeraltı haritasını” çiziyor.
Kitap, bu anlamda yalnızca gazetecilik çalışması değil, aynı zamanda kent güvenliği, gençlik politikaları ve toplumsal çürüme üzerine güçlü bir uyarı metni niteliğinde.
“Yeni nesil çeteler, artık yalnızca bir güvenlik sorunu değil;
Bir kimlik, bir kültür, bir isyan biçimi.
Eğer bu dalga kontrol altına alınmazsa, sokak değil, zihin kaybedilecek.”
Yeni Nesil Çeteler – Daltonlar, Red Kitler, Casperlar, Türkiye’nin gölgesinde büyüyen şiddetin anatomisini gözler önüne seren sarsıcı bir araştırma.
Toplumsal dönüşüm, kent kültürü ve suçun evrimiyle ilgilenen herkes için kaçırılmaması gereken bir dosya.