ÜLKEYİ KÖTÜLERDEN, DESPOT VE HAK HUKUK TANIMAYANLARDAN KURTARMAK İÇİN HERKES İLK ÖNCE KENDİ EVİNİ VE ÇEVRESİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİDİR.

ÜLKEYİ KÖTÜLERDEN, DESPOT VE HAK HUKUK TANIMAYANLARDAN KURTARMAK İÇİN HERKES İLK ÖNCE KENDİ EVİNİ VE ÇEVRESİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİDİR.
Yayınlama: 25.08.2025
A+
A-

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;

Yeni bir haftaya başlarken nereden çıktı bu sözler demeyin.
Sürekli düşünüyorum ve 23 yılda ülkemizde iyi güzel doğru ve yararlı ne varsa kaybettirenlere hala bu kadar oy nasıl çıkıyor ve tahammül ediliyor diye kıyaslamalar yapıyorum.
Çünkü sayelerinde bir yanda sefahat diğer yanda sefalet ülkemizin kaderi oldu.
Tüm haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlık, vefasızlık ve soygun düzeniyle siyaseti kullanarak varsıllaşma gibi kötülükler eleştirilmesine karşın;
Muhalefet edenlerden de aynı olanakları bulanların farklı yaşam tarzları olmadığına son yıllarda çokça tanık oluyoruz!!!!
Örnek birçok kimse iktidarda olanlar gibi muhalefet edenlerde de imtiyazlı koltuklarını bırakmak istemiyor.
Muhalefet yapan şahıslardan koltuk ve mevki sahibi olanların çoğunluğunun dilleri, söylemleri ve mücadele tarzları farklı olsa da beklentileri ve özel istekleri kendileri ve aileleri için farklı oluyor.
Özellikle çok uzun süreli imtiyazlara, siyasi güç ve korunmaya sahip milletvekilliği, Belediye Başkanlığı, il, ilçe başkanlığı, sendika, sivil toplum yöneticilerinde de iktidardakilere benzer tavırlara tanık oluyoruz.
Birçoğu bu konumlarını korumak için söylemleriyle ilerici, demokrat, halktan yana, mağdurdan yana sol tavırlar ve duruş gösterirken gerçekte tam tersi bir yaşamın içinde bulunuyorlar!..
Nasıl oluyorsa bu düzende ülkede herkes maddi manevi olarak kaybederken, orta direk bile yok olurken bu imtiyazlı kişilerin ve aile bireylerinin sürekli olarak mal varlıkları artmakta özellikle sorumsuz ve lüks yaşam biçimleri vicdanlara sığmamaktadır.
Hatta sürekli olarak lüks-şatafat içinde gezip tozdukları ülkeler, kaldıkları lüks oteller ve sundukları gösterişli ismini bilmediğimiz yemekler, halkımız ve çocuklar açken vicdanları sızlatmaktadır.
Özellikle sanal medyada hikayelerinde göze soktukları servet değerindeki marka çantaları, kıyafet ve yaşam tarzları nedeniyle, bu olanakları onlara sağlayan solda siyaset yapanların mağdurlara sahip çıkmaları gerçekçi olmamaktadır.
Kendi aile bireyleri için AKP’lilere benzeyerek kendi çocuklarına hakmış gibi davranan en soldaki vekillerde bile bu absürtlük kabul görmektedir.
O zaman soruyorum ülkemizde çocuklar bile açlık çekerken, yoksulluk içinde bırakılmış çoğunluk, hatta ölüme terk edilmiş emekliler bile bu iki yüzlülüğü görmezler mi?
Defalarca yazdım bir kez daha anımsatacağım:
Milletvekili maaşları, kendilerinin ve aile bireylerinin sağlık ve diğer kazanımları, gereksiz danışmanlarının maaş ve imtiyazları emekliler ölüme terk edildiği bu ortamda bu kadar yüksek ve ayrıcalıklı olamaz.
Özellikle emekli olan ve hala milletvekili olanların aldıkları yüksek maaşları bu koşullarda gerçekten vicdanları sızlatıyor.
Sizler hiç tanık oldunuz mu ülke iflas etmiş ve halklar akşam vakti çöpten yiyecek toplarken, bebekler süt ve bez bulamazken, çocuklar servis olmadan okula aç hatta çamurlar içinde giderken bunları kınayanlara?
TBMM’de kendi maaşlarına zam yapılmamasını ve emekli milletvekilliğinin kaldırılmasını isteyen ve bu konuda kanun teklifi veren en solcu vekile rastladınız mı?
İşte bunun için birçok konuda yok birbirlerinden farkları konu kendilerinin, ailelerinin, çocuklarının çıkar ve imtiyazlarına gelince maalesef üç değil dört maymunu oynuyorlar!
İşte bu çıkar ve beklentiler tüm kötülüklerine karşılık hala Tek Adam ve yandaşlarına büyük varsıllık, biat eden veya mecburiyetten olsa da destek verenlere imtiyaz sağladığı için destekleri tam olarak bitmiyor ve tükenmiyorlar.
Bunları yazıyorum diye hiç kimse beni insanlar yoksul olsun ve kıt kanaat geçinsin istiyorum sanmasın.
Ben her şeyden önce sol/sosyal demokrasinin partimde ve ülkemde evrensel ilkeleri ile gerçek anlamda uygulanmasını istiyorum.
Ülke kaynaklarının paylaşımının geniş kitlelerin insanca yaşayacağı düzeyde olmasını, kimsenin aç kalmamasını ve onurluca yaşamalarını istiyorum.
Vekillerimizin, başkanlarımızın ve yöneticilerimizin samimi davranmasını ve paylaşımlarında daha dürüst olmalarını istiyorum.
Bazı vekillerimiz kendilerini sürekli çalışır gösteren paylaşımlar yaparken; tatillerini, eğlencede ve düğün derneklerdeki paylaşımlarını yok saymalarını anlamakta zorlanıyorum!..
Tam aksi olarak çalışmayan, mağdur halkla buluşmayan ancak sadece düğün dernekte fincan sunan, mikrofon kapıp gereksiz nutuk atanlarda canımı çok sıkıyorlar…
Velhasıl tarih yazan Cumhuriyeti kuran CHP örgütü yenileniyor ve iktidara yürüyor.
Lütfen bırakın inatla gruplaşmayı ve anlamsız hizipler yaratmayı.
Yaşam biçimi ile örnek, ideolojik netliği olan, hırsı aklından öte gitmeyen, vicdanlı, ahlaklı, emekten yana hak-hukuk bilen ve gerçek yurtsever insanları delege yaparak işe başlayın.
Gençlere ön ve destek verin.
Kadınlarda da güzellik salonlarında matruşkalar gibi birbirinin aynılaşmışları bırakın ellemeyin eğlensin ve dinlensinler…
Çalışan, okuyan, düşünen, toplumsal olaylarda duyalı olan ve kendi ayaklarının üzerinde duran, üreten kadınlara destek verin.
Kıskanç, yol kesen, hırçın, kavgacı, kompleksli, sevgi-saygı bilmeyen ve unvandan güç alacak hiç kimseye de destek vermeyin.
CHP Genel Merkezi uzun yıllardır başarılamayan bir başarıya imza atıyor.
Kolay kolay yapılmayacak miting veya eylem adı altında halk buluşmalarını başarılı olarak sağlıyor.
Genel Başkan Özgür Özel, özellikle haksızlıkla ve hukuksuz olarak tutsak edilen başkan ve siyasilere gençlere ve gazetecilere, yazarlara velhasıl siyasi tutsaklara sahip çıkarak liderleşiyor.
Yani Özgür Özel, yöntem olarak AKP ve Tek Adam diktasına, despotizmine ve korudukları mafya artıklarına gerçekten çok yüreklice ders veriyor.
Bu nedenle bu zor görevde hiç kimse farklı ve kişisel beklentilerine göre hareket etmeden bu karanlık döneme ve orta çağ zihniyetini götürmek için elini taşın altına koymalıdır.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.