Mescid-i Aksa’nın Osmanlı Tapusu Kamuoyuna Sunuldu
Osmanlı arşivlerinden çıkarılan ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın tapu kaydını içeren orijinal belge, özel bir çalışma ile uluslararası kamuoyunun dikkatine sunuldu. “Defter-i Evkâf-ı Livâ-i Kuds-i Şerîf – Kudüs Vilayeti Vakıfları Defteri” olarak bilinen bu kıymetli arşiv kaydı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı tarafından 2015 yılında transkript edilerek günümüz Türkçesine çevrildi ve aslına uygun olarak yayımlandı.
Kanuni Sultan Süleyman Dönemine Ait Tapu Tahrir Defteri
Eser, Osmanlı’nın klasik “Defter-i Hâkânî” geleneğine dayanıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde kaleme alınan ve “tapu tahrir defteri” niteliğindeki bu önemli belge, yalnızca bir tapu kaydı olmanın ötesinde, Kudüs’teki vakıf düzeninin tüm ayrıntılarını içeriyor.
3.494 Belge ve Osmanlı’nın Kudüs’e Verdiği Değer
Tamamı 3.494 kayıttan oluşan bu eser; peygamberler, sultanlar, melikler, emirler ve şeyhler adına kurulmuş vakıfları, gelir-gider tablolarını, mülk sınırlarını ve tahsis edilen fonları detaylı bir şekilde içeriyor. Osmanlı’nın Kudüs’e olan bağlılığı, kutsal mekânlara gösterdiği saygı ve idari düzen anlayışı bu belgede açıkça görülüyor.
Zeynel Abidin Türkoğlu’ndan İsmail Karakaş’a, Oradan Londra’ya
Arşiv Dairesi eski başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu tarafından gazeteci İsmail Karakaş’a verilen bu özel belge, Türkiye’den çıkarak uluslararası platformda ses getirdi. Karakaş, bu paha biçilmez mirası İngiltere’nin başkenti Londra’da, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Mehmet Karakuş’a teslim etti.
Uluslararası Kamuoyuna Mesaj Niteliğinde
Bu belgeler, Kudüs’ün tarihsel kimliğine ve İslam dünyası açısından taşıdığı öneme ışık tutarken, aynı zamanda Mescid-i Aksa’nın tapu kaydının Osmanlı arşivlerinde mevcut olduğunu belgeleyen somut bir kaynak olarak dikkat çekiyor. Tarihi hakikatlerin arşiv belgeleriyle teyidi, özellikle Kudüs’ün statüsüne yönelik küresel tartışmalarda büyük önem taşıyor.
Sonuç: Geçmişin İzleri, Geleceğe Taşınıyor
Bu önemli adım, Osmanlı arşivlerinin zenginliğini ve Türkiye’nin kültürel miras koruma misyonunu gözler önüne sererken, Kudüs’ün tarihsel statüsünü belgeleyen önemli bir hafıza kaydı olarak tarihe geçti.