TARİH, DOĞA, KÜLTÜR İÇ İÇE: İPEKYOLU TÜRK MÜZİĞİ TOPLULUĞU’NDAN KEYİFLİ BİR HAFTA SONU GEZİSİ

TARİH, DOĞA, KÜLTÜR İÇ İÇE: İPEKYOLU TÜRK MÜZİĞİ TOPLULUĞU’NDAN KEYİFLİ BİR HAFTA SONU GEZİSİ
25.05.2025
A+
A-

Kaleme alan: Zeki Baştürk Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

Bursa’nın ılık bir sabahında, kentin klasik telaşı içinde başlayan bir hafta sonu, İpekyolu Türk Müziği Topluluğu üyeleri için unutulmaz anılarla dolu özel bir yolculuğa dönüştü. Tarih, doğa ve kültürün iç içe geçtiği bu özel gezide hem kulağa hem kalbe hitap eden anlar yaşandı.

Sabah 08.00’de başlayan yolculuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan Mustafakemalpaşa ilçesine doğru yola çıkılmasıyla başladı. Koro üyeleri, yol boyunca söyledikleri şarkılarla adeta yolculuğu bir müzik şölenine çevirdi.

İlk durak, Türkiye’nin en büyük tarım işletmelerinden biri olan TİGEM oldu. Gezi rehberi ve aynı zamanda organizasyonun mimarlarından olan Halil Gök’ün girişimleriyle kapılar sonuna kadar açıldı. Katılımcılar üretim sahalarını, doğayla iç içe geçmiş bu stratejik tesisi yakından tanıma imkânı buldu.

Gezi boyunca doğayla temas eden adımların her biri, müzikle birleşerek unutulmaz bir kültürel yolculuğa dönüştü. İpekyolu Türk Müziği Topluluğu’nun üyeleri sadece söyledikleri şarkılarla değil, kurdukları dostluk köprüleriyle de bu özel günü daha da anlamlı kıldı.

Kısacası, bu etkinlik yalnızca bir geziden ibaret değil; müzikle yoğrulmuş, kültürle beslenmiş, dostlukla pekişmiş bir deneyimdi.

TARİH, DOĞA, KÜLTÜR GEZİSİ

Sıcak olacağı sabahtan belli . Bursa’nın güzel, ılık, canlı sabahlarından biri. Hafta sonu olmasına karşın işlerine gitmek için koşturan insanlar. Trafik yoğun.

Önceden belirlenen yer ve saatte toplanmaya başlamış geziye katılacaklar. İpekyolu Türk Müziği Topluluğunun gezisi var bugün. Eş durumundan ben de katıldım bu geziye.

Sabah 08.00 de yolculuk başladı adını Ulu önderimiz Mustafa Kemal Paşa’dan alan ilçemize. Müzik ile iç içe yaşayan, müziği iliklerine dek yaşayan koro elemanları hemen başladılar şarkılar söylemeye.  Yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadan ilk ziyaret yerimiz TİGEM’e geldik bile. Gezinin düzenlenmesinde emeği geçen, gezi süresince kılavuzluk yapan Halil Gök sayesinde kapılar ardına kadar açılıverdi.

İlk durağımız TİGEM ( Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) oldu. Bu işletme içinde yer alan ve Karacabey Harası diye anılan kuruluşun tarihi Osmanlı’nın kuruluş yıllarına dek uzanır. Ordunun at ve  gıda gereksinimini karşılamak amacıyla kurulmuştur.

At, kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Karacabey Harası, atçılık ve hayvancılık alanında yaşadığı ve yaşattığı ilkler sayesinde ülkemizin seçkin bir kuruluşu olmuştur. Bu nedenle yerli ya da yabancıların sıkça ziyaret ettiği bir yer olmuştur. Kökü Osmanlı’nın kuruluş yıllarına dek uzansa da şimdilerde tarımın ve tarıma dayalı sanayinin gereksinimi olan her türlü mal ve hizmet üreten bir kuruluş olmuştur.

110.000 dönümlük bir alana sahip bu işletme, Karacabey’in en verimli topraklarının bulunduğu yerdedir. Türk Arap Atı denilen Safkan atları yetiştirmesi ile ünlüdür. Aldığımız bilgilere göre yarış atı olarak yetiştirilen bu atların girdikleri her yarışta birinci olduklarını öğreniyoruz.  Bu işletmede atların yanında  Kangal ve Akbaş türündeki köpeklerin de yetiştirildiğine tanık oluyoruz. Tam bir üretim merkezi.

İşletme içerisinde bir de müze oluşturulmuş. İşletmenin belleği bu. Kuruluşundan günümüze dek kullanılan tüm araç ve gereçler, özenle korunmuş ve sergilenmiş. Dikiş makinelerinden düvene,  karasabandan kağnıya, radyolar, hesap makineleri , yayıklar…Ne ararsanız var içinde. Bina duvarları taştan, iç donanımı ağaçtan. Kullanılan araç ve gereçler doğal.

İşletme, çok bakımlı ve temiz. Yolların iki kenarında  ağaçlar var. Bir hıyaban. Doğa önem verilmiş, özen gösterilmiş. Burası bir işletmeden çok öte bir kuruluş.Okulu, çocuk parkı, lojmanları,  sosyal donatı alanları ile bir eğitim, kültür, sanat merkezi. Hayran kalmamak elde değil.

Öğleye doğru yapabildik sabah kahvaltısını. Yine doğal ortamda  , ağaçlar ve yeşillikler içinde imece usulü bir kahvaltı.
Koroda gösterdikleri yeteneklerini ve becerilerini  pasta, börek ve keklerde de  göstermişler . Masalardan masalara karşılıklı ikramlar. Elbirliği ile yapılan yiyeceklerin tadını tanımlamaya sözcükler yetersiz kalır. El emeğinin değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Ellerinize sağlık koronun becerikli kadınları.

Kahvaltı sonrası hemen karşımızda bulunan Kültür Merkezini ziyaret ettik. Çok amaçlı salonu ile sinema ve sergi salonları ile gerçek bir kültür merkezi. Kulisleri, salonun akustiği ile çok özel bir yapı. Böylesine değerli bir merkezin daha çok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapması gerekir.

Mustafakemalpaşa ilçesinin gözbebeği, en tanınmış doğal güzelliği SU UÇTU şelalesindeyiz. Yemyeşil ormanlıkların içinde onlarca yükseklikten akan suların sesi ve görüntüsü, görenleri büyülüyor. Doğal kayalıklardan bir gelin gibi süzülen  çağlayanın  suları hem  bedenlerimizi serinletiyor  hem gönüllerimizi. Ruhumuz dinlendi,  suyun sesiyle. Umutlarımız yeşerdi doğanın güzelliği ile.

Aralarda verilen mini konserler iyi geldi hepimize. Sanatın iyileştirici,  buluşturucu,  güzelleştirici gücüne tanık olduk hepimiz. Doğanın güzellikleri,  müziğin ezgileri,  tarih ve kültürün bilgilendirici özelliği gözümüzü, gönlümüzü, ruhumuzu besledi. Doyasıya yaşadık tüm güzellikleri.

Dönüşte otobüste söylenen şarkılar, oynanan oyunlar bambaşka bir güzellik kattı geziye. Gezinin düzenlenmesinde emeği geçen Ayfer Gök, Halil Gök,  Hülya Doğan olmak üzere tüm katılımcılara sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Her şey sizinle güzel.

Zeki BAŞTÜRK

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.