Sürdürülebilir Başarı, İstikrar ve Sistem: Futbolda Asıl Kazanan Kim?

Sürdürülebilir Başarı, İstikrar ve Sistem: Futbolda Asıl Kazanan Kim?
Yayınlama: 20.08.2025
A+
A-

Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı – Ali Yazır

Futbolda sürdürülebilir başarı, istikrar ve sistemleşme;

Spor dünyasında başarıyı belirlemede, yıldız transferler, takıma kazandırılan bireysel yetenekli oyuncular mı? yoksa kulüp, bir sistem içerisinde 3-5 hatta 10 yıllık planlama yapması mı etkilidir?
Cevabı duyar gibiyim tabii ki sağlam bir sistem ve sürdürülebilir bir ekolün, sistemin var oluşudur. Kurulan sistem doğru ise orada çok fazla transfere gerek yoktur; sistem doğru değilse de sadece yapılan dış transferlerle başarı geçici olarak gelse de düzgün sistem elde edilmesi güçtür.
Profesyonelinden amatör kulubüne kadar
gerçek başarı elde etmenin yolu, istikrarlı bir gelişim süreci, görev tanımları yapılmış iyi planlanmış liyakatlı, gelişime açık çalışanlardan oluşmuş bir yapı ve sürekli denetlenen, yeniliklere açık bir yönetim anlayışını egemen kılmakla elde edilir.
Futbol, günümüzde en popüler spor branşlarından biri. Özellikle Avrupa ölçeğinde, futbol kulüplerindeki sistemin önemini bize başarı olarak en net gösteren coğrafya. İncelediğimizde buradaki istikrarlı başarıların, kısa vadeli transfer hamlelerinden çok, uzun vadeli sistem dizaynıyla geldiğini görmekteyiz.
Örneklere baktığımızda Ajax, bu konuda klasik bir örnek teşkil eder. Kulüp genç yetenekleri yetiştirerek, minimal transfer harcamasıyla Avrupa’da zaferler kazandı.
Sistemleri halen devam ediyor.
Yine, Barcelona’nın La Masia akademisi, sürdürülebilir, sistematik başarıya örnektir. Büyük rekabete rağmen altyapıdan çıkardıkları gençlerin, üst düzey lig kategorilerde elde ettikleri başarı her zaman göz kamaştırmakta. U21 oyunculara en çok süre veren kulüplerden biridir. Ne zaman
altyapı ihmal ettiler, futbolcu üretmedeki sürdürülebilirlik bozuldu.
Almanya’nın lokomotifi Bayern Münih’in yönetim şekli çok daha farklı! Almanya’nın 50+1 kuralıyla taraftar kontrolündeki yapısıyla başarıda, başka bir örnek. 2010’lardan sonra, altyapıdan çıkardıkları oyuncular ve teknik direktörlerin vizyonuyla hakimiyet kurdular. Eski sporcuları kulübü yönetiyor.
Bayern kulübünün organizasyonel yapısı, scouting ağını küresel hale getirerek spor camiasında yeni bir uygulama başlattılar. Performans analizleriyle öne çıkan bu kulüp oyuncuları geliştirdi ve bu 10 kez arka arkaya şampiyonluklar yaşadı.

RB Leipzig, veri odaklı yaklaşımıyla yükselen kulüp, genç yetenek keşfi ve analitikle başarı yakaladı. Transferler sistemin parçasıydı; oyuncuların, kulüp felsefesine göre geliştirilmesi önemsendi. Şampiyonlar Ligi’nde yarı final gördü. Leipzig’in başarısı, veri bilimi, spor bilimini uygulamada kulüpler içinde ki önemli örneklerden.

Alex Ferguson’un Manchester United’daki 1986-2013 arası 26 yıllık yönetimi sırasında, United’ı dünya çapında bir güce dönüştürdü. Ferguson’un stratejisi, genç yetenek geliştirme üzerineydi;
Disiplin inşası, gençlere odaklanma, gözlem ve motivasyon vazgeçilmeyen dört kuralı vardı.
Sistem – rotasyon, taktik adaptasyon – başarısında önemli anahtardı. İlk kez psikolojik koçluk, veri kullanımı sistemini futbola entegre ederek modernleştirdi. Liderlik dersleriyle, kazanma beklentisini kulüp kültürü haline getirilebileceğini tüm dünyaya gösterdi.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Tabii ki soru şu; bunlar bizim ülkemizde neden uygulanabilir hale getirilmez. Veya her kulüp kendi özelliklerine göre bir sistemin ısrarcısı olmaz. Futbol yönetimini organize eden Türkiye Futbol Federasyonunun bu konudaki denetim ve teşviklerinin zayıf olduğu aşikar. Yetenekli olan Türk gençliğinin uluslararası arenada tüm spor dallarında başarılı olması için yetenek tespiti, yeteneğin gelişimi, yeteneği dünya arenasına sunma konusunda maalesef ciddi düşünülmüyor. Disiplinler arası düşünce sistemlerini üretme ve uygulatma konusunda geride kalıyor.
Üç İstanbul takımının bu tür uygulamaların çok, çok uzağında olması Anadolu’daki kulüplerin ekonomik sosyal kültürel dengelerini çok rahat bir şekilde bozarak Türk futboluna yaptıklarıyla sadece ihanet ediyorlar. Çünkü uluslararası alanda bu kadar çok harcanan paralara rağmen elde ettikleri başarı sıfıra sıfır elde var sıfır. Hatta kongrelerindeki devasa borç rakamları tüm insanların “yahu bunlara neden transfer yasagi gelmiyor” diye soruları dillendiren sayısı hiç az değil. Sanki tüm çabaları “ülke içinde şampiyon olalım yurt dışı başarısı önemli değil” düşüncesi üzerine gibi.
Türkiye’deki ekonomik krizin altında inleyen işçi, memur, emekli, küçük esnaf mensuplarıyla alay eder gibi gibi 75 milyon Eurolar karşılığında transferler yapılması abesle iştigal olmuyor mu. Otuz yaş civarındaki transfer edilen sporcuların verdikleri gelir vergisi rakamlarını hiçbir yerde göremiyoruz. Sayın vatandaşın başında soka gibi duran vergi uzmanı bakanımız, Şimşek bunları neden takibe almaz! Aldıysa ödenen vergileri bilmek vatandaş olarak bizim hakkımız değil mi?
Bursaspor’a gelirsek,
Yeni sezon hayırlı olsun. Dibe vurmuş Bursaspor’un küllerinden yeniden doğmasını sağlayan yeni yönetimi ve başkan Enes Çelik’i tebrik ederim. Göreve geldiğinden bu yana verdiği demeçlerle kulübün operasyonel sistemi konusunda bir şey dillendirmedikleri görülüyor. Belki de öncelikleri Bursasporu Süper Lig seviyesine çıkarmak ve gördüğümüz kadarıyla da Özlüce‘deki yerin ekonomik anlamda Bursaspor’un geleceğini garanti almak için çalışmalar çok zamanlarını alıyor olabilir. Şu gözden kaçmamalıdır ki Bursaspor’un kurtuluşu kesinlikle ve kesinlikle yukarıda birkaç tane örneğini verdiğim kulüplerin kurdukları sisteme benzer veya Bursaspor’a özel özgü Bursa’nın dnalarına uygun bir yapı kurarak başarıyı sürekli hale getirmek birinci öncelik görev olması benim şahsi dileğimdir. Tabii ki bu seviyede takımın bir an önce süper lige çıkması için transfer yapması elzem. Çünkü bunları destekleyecek veya bu ligde şampiyonluğa oynayacak altyapıdaki genç kadronun yetersizligi söz konusu. Ancak geçen seneki U 17 takımının yetenekli çocuklarının çağın gereklerine uygun performans ölçümleri yapılarak onlara koçluk ve liderlik eğitiminin gölgesinde üst düzey liglere hazır hale getirmek için yönetimin şimdiden acilen plan yapması gereklidir.
Bu sistem, oyuncuların kulüp DNA’sıyla büyümesini sağlar; uyum sorunları minimumdur ve transfer ihtiyacı azalır.
Genç kadro, yıldızlara karşı üstünlük kuran Avrupa takımlarına benzer bir başarı neden elde edilmesin.
İstikrarlı sistemlerin mali sürdürülebilirlikten daha başarılı olduğu unutulmamalıdır.
Yeni sezonda başarılar Bursaspor.
Ali YAZIR

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.