“Su Biterse Hayat Biter”

“Su Biterse Hayat Biter”
Yayınlama: 19.10.2025
A+
A-

TR Düşünce Kulübü’nün 57. Simitçay Programında Bursa’nın Su Krizi Masaya Yatırıldı

Bursa’da düzenlenen 57. Simitçay Toplantısı, bu kez yaşamın en temel kaynağı olan su üzerine kurgulandı. TR Düşünce Kulübü tarafından gerçekleştirilen programın konuğu, Meteoroloji Mühendisleri Odası Bursa Temsilcisi Feryal Biçkici oldu. Biçkici, çarpıcı veriler ve uyarılarla Bursa’nın karşı karşıya olduğu kuraklık tehlikesi, yanlış su yönetimi, plansız sanayileşme ve iklim krizinin kent üzerindeki etkilerini gözler önüne serdi.

Bursa su zengini değil, aksine bir su fakiri şehir. Suyumuzu kaybediyoruz, geleceğimizi de kaybediyoruz.
Feryal Biçkici


İklim Değişmedi, Hâlâ Değişiyor: İnsan Eliyle Hızlandırılan Kriz

Programın başında, iklim sistemine dair çarpıcı açıklamalarda bulunan Biçkici, kamuoyunda sıkça dile getirilen “iklim değişti” söyleminin yanlış bir algı oluşturduğunu vurguladı.

“İklim sürekli değişir. Ancak son yıllarda bu değişim, doğanın doğal döngüsünden çıktı, artık insan eliyle hızlandırılan bir dönüşüm yaşanıyor.”

Sanayi baskısı, hızlı şehirleşme ve orman kayıpları gibi nedenlerle yaşanan bu dönüşümün, sadece doğayı değil, şehirlerin yaşam altyapısını da tehdit ettiğine dikkat çekildi.


“Kağıt Üzerinde Yağmur Var, Barajda Su Yok”

Feryal Biçkici, meteorolojik veriler ışığında yaptığı değerlendirmede, yağış rejiminin bozulduğunu belirtti. Yağışların miktarında değil, yönünde değişiklik olduğunu söyleyen Biçkici, şehirlerin “ısı adası” etkisiyle suyun toplanamadığını ifade etti:

“Yağmur yağıyor, ama yanlış yere. Nilüfer’e düşen yağmur kanalizasyonla denize akıyor. Barajlarımız bundan hiç pay alamıyor.”


“Bursa Su Zengini Değil, Su Fakiri”

Bursa’nın sanıldığı gibi su şehri olmadığını vurgulayan Biçkici, yerel kaynakların mevcut nüfusu karşılamaya yetmediğini belirtti. Nilüfer ve Doğancı Barajı’nın bugünkü ihtiyaca dahi cevap veremediğini, Çınarcık Barajı’nın ise hâlâ tam kapasiteyle devreye alınamadığını söyledi.

“Suyu dış havzalardan taşıyoruz. Yer altı sularını ise günlük kullanımda tüketiyoruz. Oysa onlar acil durum kaynağı. Bugünün ihtiyaçları için gelecek kuşakların suyunu harcıyoruz.”


2025’te “Olağanüstü Kuraklık Bölgesi”

Biçkici’nin paylaştığı verilere göre Bursa, 2025 yılı itibariyle “çok şiddetli kuraklık” riski taşıyan bölgeler arasında yer alıyor.

“Son 9 aydır Bursa, Meteoroloji Genel Müdürlüğü haritalarında kuraklık alarmı veriyor. Kar yağmıyor, su döngüsü bozuldu. Bu sadece doğa olayı değil; bizim hatalarımızın sonucu.”


“Betonlaştıkça Toprak, Su Tutamıyor”

Kentteki hızlı betonlaşmanın ve yeşil alan kaybının yağmurun toprağa işlemesini engellediğini belirten Biçkici, yağmur suyunun artık yer altına değil, doğrudan kanalizasyona aktığını söyledi:

“Eskiden toprak suyu emerdi. Şimdi her yer asfalt, her yer beton. Suyu tutacak alan kalmadı. Yağmur suyu artık toprakla değil, rögarla buluşuyor.”


“Sanayi, İçme Suyu Barajlarından Su Çekiyor”

Biçkici, Bursa’daki organize sanayi bölgelerinin içme suyu barajlarından proses suyu çektiğini belirterek ciddi uyarılarda bulundu:

“Nilüfer ve Doğancı barajları halkın içme suyu için var. Ancak sanayi buradan su alıyor. Bu, kabul edilemez. Sanayi gri su sistemine geçmeli, geri dönüşüm yapmalı, makinelerini yenilemeli.”


“Buharlaşma Sorunu Güneş Panelleriyle Azaltılabilir”

Yüzeysel buharlaşmanın da barajlardaki su kaybına neden olduğunu söyleyen Biçkici, baraj yüzeylerine güneş panelleri yerleştirilerek hem enerji üretimi hem de buharlaşma azaltılabileceğini belirtti:

“Yıllar önce önerdik, hâlâ yapılmadı. Oysa çok basit ve etkili bir çözüm.”


“Planlama Yok, Liyakat Yok”

Konuşmasının önemli bir bölümünde su yönetimindeki kurumsal karmaşaya değinen Biçkici, belediye, DSİ ve üniversiteler arasında ortak bir akıl birliği olmadığını ifade etti:

“Bilim insanlarını dinlemeyen bir sistemde suyu da doğayı da kurtaramayız. Liyakatsizlik, krizin temel sebebidir. Artık işe göre insan değil, insana göre iş veriliyor.”


“İznik Gölü Kuruyor, Marmara Susuz Kalıyor”

İznik Gölü’nün seviye kotunun 83’ün altına indiğini belirten Biçkici, gölün yer altı su kaynaklarıyla beslendiğini, ancak sanayi baskısının bu kaynakları tükettiğini vurguladı:

“Yeni OSB’ler İznik’in ölüm fermanıdır. Marmara’nın nüfusu Türkiye’nin %25’i, ama suyun sadece %8’i bu bölgede.”


Kuraklık: Resmen Hâlâ “Afet” Sayılmıyor

Türkiye’de kuraklığın resmî afet statüsünde yer almadığını hatırlatan Biçkici, bu büyük tehdidin halen yeterince ciddiye alınmadığını söyledi:

“Kuraklık, dünyada en büyük doğal afetlerden biri olarak kabul ediliyor. Bizde ise tarım sigortasıyla geçiştiriliyor.”


“Su Yoksa Temizlik de Yok, Sağlık da”

İklim değişikliğinin sonuçlarına dair çarpıcı örnekler veren Biçkici, suyun hayatla eş anlamlı olduğunu vurguladı:

“İnsan, oksijensiz 3 dakika, susuz 3 gün yaşayabilir. Su yoksa gıda, sağlık, temizlik yok. Su yoksa hayat da yok.”


Toplumun Tüketim Alışkanlığı da Değişmeli

Bireysel tüketim davranışlarının da su krizine etki ettiğini ifade eden Biçkici, basit tasarruf yöntemlerinin önemine değindi:

“Lavabodaki suyu kovayla biriktirip klozette kullanıyorum. Basit ama etkili. Moda diye alınan bir pantolonun üretimi için 2 günlük içme suyunu harcıyoruz.”


“İklimi Biz Değiştirdik”

İklim değişikliğinin suçlusunun doğa değil insan olduğunu net biçimde ifade eden Biçkici:

“Ormanları kestik, dereleri betonladık. Hâlâ kalkıp ‘iklim değişti’ diyoruz. Hayır, iklimi değiştiren biziz.”


“Bilimle Hareket Etmeyen Toplum Bağımsız Olamaz”

Konuşmasının sonunda, çevresel sorunların çözümünün bilimsel akıl ve liyakat ile mümkün olduğunu vurgulayan Biçkici, geleceğe yönelik umut ancak bilgiyle inşa edilebilir dedi:

“Su ithal edilemez. Gıda bulunabilir ama suyun alternatifi yok. Çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz. Su yaşamdır, gelecek suyla mümkündür.”


Düşünce Kulübü’nden Yeni Farkındalık Kampanyası

TR Düşünce Kulübü Genel Başkanı Ercan Yakut, toplantı sonunda katılımcılara teşekkür etti.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.