Stanford Üniversitesi’nin 2025 Yılı Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi Üzerine Değerlendirme ve Türkiye Bilim İnsanları Açısından Anlamı

Yayınlama: 06.10.2025
A+
A-

Akademisyen Prof. Dr. İbrahim Ortaş yazdı;

İbrahim Ortaş,
Birkaç yıldır Stanford University ve Elsevier Yayın Evi tarafından düzenlenen Dünyanın İlk %2’lik Üst Dilimindeki Bilim İnsanları Listesi 2025 yılı verileri, “Ağustos 2025 tarihli standartlaştırılmış atıf göstergelerinin güncellenmiş bilim alanları ve yazar veri tabanları güncellemesi” başlığıyla yayımlanmıştır (https://lnkd.in/dbV9tcuu).
Dünya Üniversiteleri Eşit Olmayan Koşullarda Yarıştırılması Ne Kadar Gerçekçi?
1983 yılından günümüze üniversiteler, on civarında uluslararası değerlendirme kuruluşu tarafından araştırma çıktıları (yayın sayısı, yayınların çeyreklik sınıfı, atıf sayısı, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı, lisansüstü mezun sayısı, ödüllü bilim insanı sayısı, mezunların başka kurumlarda burs bulma oranı vb.) temel alınarak sıralanmaktadır. Ancak Stanford Üniversitesi’nin yaptığı çalışma, alanlar bazında ilk %2’lik etkili bilim insanlarını belirlemektedir.
Sıralama kurumları tarafından yaygın olarak kullanılan atıf ölçümlerinin her zaman gerçeği yansıtmadığı ve kimi zaman kötüye kullanılabildiği bilinmektedir. Stanford araştırma ekibi bu durumu göz önünde bulundurarak; “atıflar, h-indeksi, eş yazarlık ayarlı h-indeksi, farklı yazarlık pozisyonlarındaki makalelere atıflar ve bileşik bir gösterge (c-puanı)” hakkında standart bilgiler sağlayan, en çok atıf alan bilim insanlarının yer aldığı herkese açık bir veri tabanı oluşturduklarını belirtmektedir.
Seçim, c-puanına (öz atıflı ve öz atıfsız) veya alt alanda %2 ve üzeri yüzdelik dilime göre ilk 100.000 bilim insanına dayanmaktadır. C puanı, üretkenlikten (yayın sayısı) ziyade etkiye (atıflara) odaklanmakta; ayrıca ortak yazarlık ve yazar konumları (tek yazar, ilk yazar, son yazar) hakkında da bilgi içermektedir. Öz atıflı ve öz atıfsız ölçümler, atıf alan makalelere oranlarıyla birlikte verilmiş; ayrıca geri çekilen makaleler Retraction Watch veri tabanına göre belirlenmiştir.
Bilim insanlarının sınıflandırılması, Science-Metrix sistemine göre 22 bilimsel alan ve 174 alt bilim alanı dikkate alınarak yapılmıştır. Araştırmada, en az beş makalesi bulunan tüm bilim insanları için alan ve alt alana özgü yüzdelikler sunulmaktadır. Değerlendirme, hem “kariyer boyunca” hem de “yakın tarihli tek bir yılın etkisi” esas alınarak iki ayrı Excel tablosu şeklinde yayımlanmıştır.
Kariyer boyu verilerde 2024 yılı sonuna (1 Ağustos 2025 tarihli Scopus veri tabanındaki güncel atıf verileri esas alınarak) kadar olan döneme yer verilmiş; yıllık etki verilerinde ise yalnızca 2024 takvim yılı içindeki atıflar dikkate alınmıştır.
Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan bu listede, atıf, yayın ve etki faktörü gibi çok sayıda bilimsel göstergeye göre “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” arasında toplam 1.308 Türkiye adresli bilim insanı yer almıştır. Üniversiteler, üniversite hastaneleri ve bilim kurumları (örneğin TÜBİTAK ve araştırma enstitüleri) adresli toplamda 180 kurum belirlenmiştir.
Çukurova Üniversiteli Bilim İnsanları ve Araştırma Alanları Sınırlı
“Yaşam Boyu Başarı” listesinde, Türkiye’deki kamu üniversitelerinde görev yapan bilim insanlarının daha çok öne çıktığı görülmektedir. Türk bilim insanları arasında en üst sıradaki hocamız dünya genelinde 118. en alttaki hocamız ise 230.210. sırada yer almaktadır. Çukurova Üniversitesi yaşam boyu kariyer listesinde de 24 akademisyen ile temsil edilmiştir. 2’si Tıp Fakültesi, 2’si Su Ürünleri Fakültesi, 3’ü Ziraat Fakültesi, 4’ü Gıda Bilimleri, 5’i Temel Bilimler ve 7’si Mühendislik Fakültesi’nden araştırmacılardır.
Yıllık Etki Değeri kategorisinde ise üniversitemizde 17 akademisyen listede yer almıştır. Bu kategoride 3 Tıp Fakültesi, 2 Ziraat Fakültesi, 2 Su Ürünleri, 5 Mühendislik ve 2 Gıda Mühendisliği akademisyeni bulunmaktadır. Her iki listede birden yer alan 12 hocamız bulunmaktadır.
Üniversitenin 19 fakültesi içinde sınırlı fakültelerin dışındaki fakültelerin durumunu analiz edip, eksiklerini geliştirip daha fazla alanda temsiliyet sağlanmalı.
Araştırma Kurumlarının Değerlendirmesinden Önce Bizlerin Kendi Önceliğimizi ve Hedeflerimizi Belirlemeliyiz
Genel tabloya bakıldığında, teknolojik olarak gelişmiş ülkelerin milyar dolarlık araştırma bütçeleriyle rekabet etmenin artık mümkün olmadığı; bu nedenle ülkelerin kendi iç denetim ve araştırma stratejilerini geliştirerek nitelikli bilim üretimine yönelmelerinin zorunlu olduğu görülmektedir. Ülkemizin, küresel bilimsel gelişmelerden kopmadan, kendi bilim politikalarını ve stratejilerini işlevselleştirmesi en gerçekçi yaklaşım olacaktır. Zira dünyada gelişmenin ve kalkınmanın dinamosu bilimsel bilgi ve teknoloji üretimidir. Bu nedenle, yüzeysel bir rekabete girmek yerine, nitelikli bilgi üretimine yönelik yeni strateji ve paradigmalar geliştirilmelidir. Ayrıca, liyakate dayalı, bilimsel yetkinliği yüksek, yetişmiş insan kaynağıyla üniversitelerin yetkili organları birlikte çalışarak kurumlarının hedeflerini belirlemeli ve konumlarını sağlamlaştırmalıdır. Bütüncül bir bilim anlayışı ve planlama ile Türkiye üniversitelerinin kısa sürede hak ettiği yeri alacağına inanıyorum.
Yapılan bu çalışma, bilim insanlarının daha çok etkili yayın sayısı ve atıf alan yayınları üzerinden değerlendirildiğini göstermektedir. Ancak yalnızca atıf faktörüne dayalı bir sıralamanın, etkili bilim insanı olmanın tek göstergesi olmadığı kanaatindeyim. Nitekim (kendi ismimin her iki listede yer almasına rağmen), bu tür sıralamaların bazen başarılı çalışmalar yürüten ve proje üreten akademisyenleri de-motive edici olabileceğini düşünüyorum.
Çoğu araştırmacı yurt dışında etkili dergilerde yayın yapmış olup hâlen aynı yayınlar üzerinden atıf almaktadır; ancak bu durumun “yaşam boyu etkiyi” temsil edip etmediği tartışmalıdır. Ayrıca, atıf alacak nitelikte yayın üretebilmek; kurumun altyapı olanakları, proje bütçeleri, teknik personel kapasitesi gibi unsurlarla doğrudan ilişkilidir.
Dolayısıyla öne çıkan birçok bilim insanının laboratuvar olanakları, çalışan araştırmacı sayıları ve yayın performansları arasında güçlü bir korelasyon bulunmaktadır. Bu bağlamda, Türk bilim insanlarının dünya ölçeğinde rekabet edebilmesi için üniversitelerimizin gerekli maddi ve kurumsal desteği görmesi büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, kişisel başarıları küçümsememek ve takdir etmek gerekir. Dileğim, üniversitemizden daha fazla hocamızın dünya çapında etki listelerinde yer alması ve nitelikli bilimsel üretimi sürdürülebilir kılmasıdır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.