Türkiye, yine akıllara durgunluk veren bir yargı kararına tanıklık etti. Akciğer kanseri nedeniyle 4 Temmuz 2025’te hayatını kaybeden usta yazar, Veryansın TV kurucusu Nihat Genç hakkında verilen “ilaç parasını iade edin” kararı, kamu vicdanında infial yarattı.
Nihat Genç’in avukatı Ersan Barkın, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, müvekkilinin ilk iki doz “akıllı ilacı” kendi imkânlarıyla karşıladığını, üçüncü dozun ise borçla temin edildiğini, ardından SGK’ya karşı dava açıldığını belirtti.
SGK ise, ilacın “geri ödeme listesinde olmadığı” gerekçesiyle masrafı karşılamayı reddetti. Mahkeme ilk aşamada ihtiyati tedbir kararıyla ilacın karşılanmasına hükmetti. Ancak SGK bu karara itiraz etti ve istinaf mahkemesi, Genç’in ölümünden sonra bu ilacın bedelinin SGK tarafından karşılanmaması gerektiğine karar verdi.
İstinaf Mahkemesi, kararında şu ifadelere yer verdi:
“Davacı yanın haklılığı ve zararı hakkında yaklaşık ispat sağlanamadığı gerekçesiyle, SGK’nın ödemesi yönündeki kararın kaldırılmasına… Oybirliğiyle. Temyiz yolu kapalı.”
Bir başka ifadeyle:
Hayatını kaybetmiş bir yazara, mezar taşının soğumadığı günlerde ödeme emri yolda…
Veryansın TV Genel Yayın Yönetmeni Erdem Atay, sosyal medyada yaptığı paylaşımda karara sert tepki gösterdi:
“İşte size ‘TÜRK’ devleti! Hayatını bu millete adamış bir yazardan, öldükten sonra SGK ilaç parasını geri istiyor! Biz onurluyuz, gururluyuz. O devletin bir kuruşuna talim etmedi, ahiretteyken de müdana etmeyecek! Siz utanın!”
Nihat Genç, yıllarca kamusal aklı savunmuş, devletin çıkarlarını korkusuzca dile getirmiş bir fikir adamıydı. Şimdi, o yazarı ölümünden sonra borçlandıran bir sistemle karşı karşıyayız.
SGK’nın bu hamlesi:
Hastalara “borçla yaşa, ölünce öde” mesajı mı veriyor?
Akıllı ilaç gibi hayati desteklerin hâlâ geri ödeme kapsamına alınmamış olması, hangi “sağlık sisteminin başarısı” olarak sunuluyor?
Mahkeme kararında geçen “Türk Milleti adına” ifadesi, kamuoyunda ironik bir öfkeye neden oldu.
Avukatı Ersan Barkın’ın dediği gibi:
“Davacı yan öldü… Ama adına karar verilen Türk Milleti avlulardan taştı.”
Ölümünden önce devletinden sadece yaşamak için destek isteyen bir yazara, ölümünden sonra “hakkın yoktu” demek, bir hukuk meselesi değil, bir utanç belgesidir.
Türkiye’de “adalet” yalnızca mahkeme salonlarında değil, toplumun vicdanında da sınav veriyor. Bu karar ise, o sınavdan kalındığını belgeledi.
Takipteyiz. Çünkü bu sadece Nihat Genç’in meselesi değil; Türkiye’de yaşayan, hasta düşen, yalnız kalan herkesin meselesi.