İklim değişikliği, çarpık kentleşme, nesli tükenen hayvanlar ve afetler… Hepsi bu filmde, insanın yalnızlığıyla birlikte perdeye yansıyor.
Dr. Emre Ertürk ve ekibi tarafından 1,5 yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü olarak çekilen “Sami’nin Gölgesi” filmi, galasının ardından izleyiciyle buluştu ve kısa sürede ulusal ve uluslararası platformlarda büyük yankı uyandırdı. Özellikle işlediği iklim krizleri, çevresel yıkım ve bireyin ruhsal yalnızlığı gibi temalarla dikkat çeken film, birçok prestijli festivalde ödüle aday gösterildi.
Filmde, Sami ile kuzgun kuşu arasında geçen sembolik bir bağ üzerinden, iklim değişikliğinin, afetlerin ve çarpık kentleşmenin insan ve doğa üzerindeki yıkıcı etkileri anlatılıyor. Yönetmen Dr. Emre Ertürk filmi şöyle özetliyor:
“Bu film bir kaygının tezahürüdür. Küresel ısınmadan depreme, teknolojinin bireyi yalnızlaştırmasına kadar birçok meseleye ışık tutuyor. Filmimiz, gezegenin problemlerinin bireydeki yansımasını anlatıyor.”
Dr. Ertürk, önceki projeleri FER ile de dikkat çektiklerini ve bu filmin, Ukrayna’daki savaş temalı uluslararası bir festivalde yer alarak 100 film arasında seçilen yapımlardan biri olduğunu hatırlattı:
“FER bizim için büyük bir motivasyondu. ‘Sami’nin Gölgesi’ ile bu çizgiyi sürdürüyoruz. Uluslararası birçok festivalle iletişim halindeyiz. 2025 bizim için ödül yılı olacak.”
Filmin görüntü yönetmeni Okan Yılmaz, projeyi şu sözlerle değerlendirdi:
“FER’den sonra bu ikinci büyük çalışmamız. Kastamonu’da çektiğimiz bu film, sadece yerel değil; küresel sorunlara ışık tutan bir eser oldu. İklim değişikliği, soyu tükenen canlılar ve afetlere vurgu yapması, filmi daha da anlamlı kılıyor.”
Filmin iletişim sorumlusu Gizem Ateş ise yapım sürecinin zorluklarına ve heyecanına değinerek, ekibin motivasyonunu şöyle dile getirdi:
“1,5 yıllık zorlu ama keyifli bir süreçti. Film süresince hem ekip olarak hem bireysel olarak büyüdük. Dr. Emre Ertürk’e bu projeye dahil ettiği için minnettarım. Filmimize gösterilen ilgi bizleri heyecanlandırıyor.”
“Sami’nin Gölgesi”, yalnızca bir film değil; bir çevre manifestosu, bir uyarı, bir çağrıdır.
İnsan-doğa ilişkisini sanatsal bir dille işleyen bu yapım, yalnız Türkiye’de değil, dünya çapında yankı bulmaya aday bir eser olarak izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.
Dr. Emre Ertürk ve ekibi tarafından iklim değişikliğine, çarpık kentleşmeye, nesli tükenen hayvanlara ve afetlere dikkat çekmek amacıyla 1,5 yıllık bir çalışma ile çekilen “Sami’nin Gölgesi” isimli film, büyük ilgi görüyor.
Sami ile kuzgun kuşu arasında geçen filmde Dr. Emre Ertürk, iklim değişikliği başta olmak üzere nesli tükenme tehlikesi altındaki hayvanları, çarpık kentleşmeyi ve deprem gibi afetleri işledi. İklim değişikliğinin insan, doğa ve hayvanlara yönelik getirdiği olumsuz etkilerin ele alındığı film, 1 Mart’ta galası yapılarak vizyona girdi. Dünyanın içerisinde bulunduğu birçok zorluğu ele almasından ötürü büyük ilgi gören film, birçok festivalde de ödüle aday gösterildi.
“Filmimiz çevresel faktörlerin ve gezegendeki çeşitli problemlerin bireydeki tezahürünü ele alıyor”
İklim değişikliğine dikkat çekmek için Sami’nin Gölgesi filmini çektiklerini söyleyen Dr. Emre Ertürk, “Daha önce çektiğimiz filmlere baktığımızda tüm filmlerimizin aslında bir kaygı taşıdığını görüyoruz. Çeşitli kaygılar neticesinde senaryoların yazıldığını ve filme alındığını görüyoruz. Bu filmimiz de aslında bir kaygının ve tezahürün sorumluluğu diyebiliriz. Küresel ısınmadan deprem problemine, çarpık kentleşmeye ve tüm bunlara sebep olan değişen ve gelişen teknolojide insanın da yalnızlığını içeren bir bozulmaya dem vuruyor. Bu noktada baktığımızda filmimiz, gerçekten bireyin yalnızlığıyla, çevresel faktörlerin ve gezegendeki çeşitli problemlerin bireydeki tezahürünü ele alıyor. Çeşitli etkinlikler ve festivaller ile iletişim halindeyiz. Bunlar genellikle uluslararası mecralarda yer alan festivaller ve etkinlikler oldu. Onlarla iletişim halindeyiz. Çeşitli projelerde yer almayı düşünüyoruz. FER filmimiz şu anda Ukrayna’da savaşa dikkat çeken bir projede uluslararası bir film sahnesinde yer alıyor ve insanlığa dair, aynı zamanda yaşama dair bir ışık yakmaya yönelik festivalde yer alıyoruz. Katılım sağlayan ve projeye kabul edilen 100 film arasında yer aldık. Bu noktada FER filmi de bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu” dedi.
Okan Yılmaz ise, “Daha önce Kastamonu’da çektiğimiz FER isimli filmimizde de aynı şekilde görüntü yönetmenliğinde bulunmuştum. Şimdi de çektiğimiz film Sami’nin Gölgesi. Bu Kastamonu’ya değer katan ikinci filmimiz oluyor. Çünkü değindiği konular bir bütün açısından küresel sorunlara ve küresel hedeflere değiniyor. İklim değişikliği, soyu tükenen canlılar, çarpık kentleşme ve deprem gibi afetlerin değinildiği bir film oldu. Benim için çok güzel bir deneyim oldu” şeklinde konuştu.
İletişim sorumlusu olarak filmde görev alan Gizem Ateş de, “Ben, filmde ve ekipte olmaktan çok büyük mutluluk duyuyorum. Film sürecimiz çok uzun bir süreç, planlamamız ve uygulamamız tamamen 1,5 yıl kadar sürdü, vaktimizi aldı. Beni bu projeye dahil ettiği için Dr. Emre Ertürk hocama teşekkür ediyorum. Aynı film için yoğun ilgi görüyoruz. Ulusal ve uluslararası çok fazla festivale hazırlanıyoruz. Birçok festivalle iletişim halindeyiz. 2025 yılında inşallah bol ödüllü bir film olacak” ifadelerini kullandı.