“Sağlığın Karanlık Yüzü” ve Umut Ticareti

“Sağlığın Karanlık Yüzü” ve Umut Ticareti
Yayınlama: 08.08.2025
A+
A-

Bazı kitaplar vardır; kapağını açtığınız anda, ezberlerinizi bozacak cümlelerle karşılaşırsınız.
Dr. Uğur Bey’in kaleme aldığı “Sağlığın Karanlık Yüzü” tam olarak böyle bir kitap. Satır aralarında dolaşırken, modern tıbbın yüksek binalar, parlak cihazlar ve steril koridorlarının arkasına gizlediği o karanlık yüzü tüm çıplaklığıyla görmek mümkün.

Bu kitabı okuduktan sonra, yalnızca bir hukukçu olarak değil, aynı zamanda bir yurttaş, bir baba, bir dost olarak durup düşündüm:
“Gerçekten biz hastaları mı tedavi ediyoruz, yoksa sistemin kurguladığı büyük bir senaryoda sadece rol mü yapıyoruz?”


Kanserin Gerçek Yüzüyle Yüzleşmek

Kitabın bana verdiği en sade, ama aynı zamanda en sarsıcı mesaj şu:

“Kanserin bir tedavisi yok.”

Evet, bu cümle şok edici olabilir. Ancak dikkat edin; her gün medyada gördüğümüz çok ünlü sanatçıların, iş insanlarının, çok lüks hastanelerde, çok pahalı tedaviler görmelerine rağmen “bütün çabalara rağmen kaybedildiği” haberlerine hepimiz tanığız.

Aynı şekilde, “erken teşhis” denilen aşamada yakalanan hastaların bile birkaç ay içinde hayata veda ettiğini de biliyoruz. Öyleyse soru şu:

“Kanser hastasına ömür biçilmesi tıbbi bir gerçeklik midir, yoksa zarifçe paketlenmiş bir yalandan mı ibarettir?”


Cerrahî Müdahale Bir Çözüm mü?

Kitapta özellikle altı çizilen bir nokta var:

“Kanserli bölgenin ameliyatla alınması, tedavi edici bir çözüm değil. Çünkü kanser lokal değil, sistemik bir hastalık.”

Bu tespiti doğrulayan onlarca örnek var. Ameliyatla alınan tümör sonrası hastalık başka bir noktadan nüksediyor. Neden? Çünkü kanser sadece bir organa değil, vücudun bütününe sirayet etmiş bir kriz hâli.
Ama modern tıp “bir şey yapmak zorunda olduğu” için hastayı kesip biçiyor. Ve maalesef çoğu zaman bu müdahalenin yaşam süresine ya da kalitesine katkısı olmuyor.


Kansere Ne Sebep Oluyor?

Kitabın değindiği bir diğer önemli nokta, hastalığın kökeni:

“Kanser, vücudun maruz kaldığı yabancı kimyasallara karşı verdiği bir tepki.”

Yani kent hayatı, yediğimiz gıdalar, içtiğimiz su, soluduğumuz hava, üzerimizdeki sentetik kıyafetler, stres, uykusuzluk, plastik… Her şey birikir ve vücut alarm verir.
Ancak bu gerçeklik pek dillendirilmez. Çünkü işin sonunda hesap sorulacak bir sistem, yön değişmesi gereken bir yaşam tarzı söz konusudur. Oysa bu, sağlık sektörü için hiç de kârlı olmayan bir ihtimaldir.


Kemoterapi ve Işın: Tedavi mi, İşkence mi?

Kitap, kemoterapi ve radyoterapiyi doğrudan hedef alıyor.
Bu tedaviler, hastanın bağışıklık sistemini çökertiyor, iştahı kesiyor, ağrıları katlıyor ve kalan ömrü acıya boğuyor.
Ve çoğu zaman, hastalığı iyileştirmiyor. Peki bu yöntemler neden hâlâ ilk tercih?

Çünkü bu sektörün içinde ilaç devleri, özel hastane zincirleri, kamu destekli özel hizmet sağlayıcılar var. Evet, yanlış duymadınız; devlet hastanesi tabelası taşıyan birçok yapının sunduğu hizmet, aslında bir tür özel sağlık hizmetidir. SGK, sadece aradaki faturayı ödeyen bir müşteri gibi konumlandırılmıştır.


Algı, Pazarlama ve Umut Ticareti

“Sağlığın Karanlık Yüzü”, özellikle üzerinde durulması gereken bir kavramla noktalanıyor:

Umut Ticareti.

Bu, insanların duymak istedikleri yalana inanma eğilimleriyle, sağlık endüstrisinin pazarlama becerilerinin buluştuğu karanlık alandır.
Modern tıp “mutlak doğru” gibi sunulur. Onun dışında konuşan, tartışan, alternatif geliştiren herkes aforoz edilir. Tıpkı dogmatik bir din gibi…

Hastalar ve yakınları ise çaresizdir. Sevdikleri için “her şeyi yaptık” diyebilmek adına, bu pahalı, acı verici ama etkisiz prosedürlerin hepsini eksiksiz uygularlar. Belki içten içe bunun bir umut satışı olduğunun farkındadırlar, ama o yalanı duymak, acıyla baş etmekten kolaydır.


Sonuç: Susmak Suçtur

Bu kitap yalnızca bir tıp eleştirisi değil; aynı zamanda bir sistem eleştirisi, bir vicdan çağrısıdır.
Sağlık hakkı, insanın doğuştan gelen temel haklarındandır. Ancak bu hak, bir ticaret metaına dönüştürülmüşse; hukukçular, hekimler, vicdan sahipleri susmamalıdır.

“Çünkü bir toplumda umut bile satılık hale gelmişse, artık hiçbir değer güvende değildir.”


Av. Cüneyt Bülent Şeker
Bursa Vatan Medya Grubu – Köşe Yazarı / Bursa Barosuna Kayıtlı Avukat

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.