“Ortamı Kim Kurar, Sonucu Kim Yaşar?”

“Ortamı Kim Kurar, Sonucu Kim Yaşar?”
Yayınlama: 29.12.2025
A+
A-

Fatma Elalmış / Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı

Fatma Elalmış, insan davranışlarının ve yaşamda karşılaşılan sonuçların ardındaki derin bağa dikkat çeken köşe yazısında, kader ve tesadüf kavramlarını sorguluyor. Yazıda öne çıkan temel düşünce şu: İnsan, kendi ortamını kendisi kurar ve sonunda o ortamın sonuçlarını bizzat yaşar.

Yazar, çoğu kişinin başına gelen olayları “talihsizlik”, “kader” ya da “başkalarının etkisi” gibi dışsal nedenlerle açıkladığını belirtiyor. Oysa gerçek nedenin daha derinde yattığını ve bunun da insanın kendi seçimleriyle şekillenen bir süreç olduğunu vurguluyor.

Her davranışın bir zemini inşa ettiğini ifade eden Elalmış, bunun ahlaki değil, neredeyse bilimsel bir gerçeklik olduğunu şöyle dile getiriyor:
“Bu bir ahlak öğüdü değil; neredeyse fizik kadar soğuk, matematik kadar nettir.”

Her söz, her bakış, her tercih – kısacası tüm davranışlar – görünmeyen ama etkili bir altyapı oluşturur. Ve bu altyapı zamanla bir ortam yaratır. İnsan, önce o ortamı inşa eder; ardından da o ortamın içinde yaşar. Yani hayatın ‘sonucu’ dediğimiz şey, aslında daha önce atılmış adımların bir yansımasıdır.

Bu yazı, bireysel sorumluluk ve farkındalık çağrısı yapıyor.
Kısacası: Şikâyet etmeden önce, yaşadığın ortamı nasıl kurduğuna bak.

İşte o yazının tamamı…

YAŞADIĞIMIZ EVRENİN DERİN YASALARI VARDIR…
Ortamı Kim Kurar, Sonucu Kim Yaşar?
İnsan çoğu zaman başına geleni talih, kader ya da başkalarının iradesiyle açıklar. Oysa daha derinde, daha sessiz ama daha kesin işleyen bir yasa vardır: Bu dünyada kim ne yaparsa, ortamı o şekilde ayarladığı için, sonunda ektiğini biçer. Bu bir ahlak öğüdü değil; neredeyse fizik kadar soğuk, matematik kadar nettir.
Çünkü hiçbir davranış boşlukta gerçekleşmez. Her söz, her bakış, her tercih görünmez bir zemin hazırlar. İnsan önce ortamı kurar; sonra o ortam, insanın kaderi gibi karşısına çıkar.
Ortam dediğimiz şey yalnızca mekân değildir. Bir evin havası, bir masanın etrafındaki sessizlik, bir cümlenin tonu, bir bakışın niyeti de ortamdır. İnsan farkında olmadan her gün küçük mimari müdahaleler yapar hayata. Kimi güven duygusu inşa eder, kimi korku. Kimi açıklık eker, kimi kuşku…
Sonra şaşırırız: “Neden herkes bana böyle davranıyor?” diye sorarız. Oysa çoğu zaman soru tersinden sorulmalıdır: Ben nasıl bir ortam kurdum ki, bana bu karşılık geliyor?
Bumerang sessizce döner. Bumerang atıldığında geri dönmesi için dua etmezsiniz; bu, onun doğasında vardır. Hayat da böyledir. İyilik yaptığınız için ödül beklemezsiniz ama iyiliğin dolaştığı bir iklim kurarsınız. Kırıcı olduğunuzda hemen ceza gelmeyebilir; fakat kırıklığın dolaştığı bir atmosfer yaratırsınız.
Bu dönüş her zaman hızlı olmaz. Bazen yıllar alır. Bazen başka bir yüzle, başka bir olayla gelir. Ama mutlaka gelir. Çünkü ortam kurulduktan sonra sonuç artık kişisel değildir; sistematik hale gelir.
Kader saydığımız şey gerçekte nedir?….
İnsan çoğu zaman kader dediği şeyin mimarı olduğunu fark etmez. Seçtiği kelimeler, sabrı ya da sabırsızlığı, merakı ya da önyargısı… Bunların hepsi geleceğin dekorunu hazırlar.
Bir yerde güvensizlik varsa, bu bir anda oluşmaz. Bir ilişkide soğukluk varsa, tek bir olayın ürünü değildir. Küçük ihlaller, yarım bırakılmış cümleler, duyulmamış itirazlar… Hepsi ortamı ayarlar. Sonra sonuç, sanki gökten düşmüş gibi yaşanır.
Gizli adaleti ruhani bir nedene bağlamak doğru değildir… Bu evrenin bir yasasıdır.
Bu yasa cezalandırıcı değildir; adildir. Kimseyi yargılamaz, sadece aynalar. İnsan neyi çoğaltıyorsa, hayat onu geri getirir. Gürültü çoğaltan gürültüyle, sükûnet çoğaltan sükûnetle karşılaşır.
Bu yüzden en radikal değişim dışarıda değil, içeride başlar. Bir insan ortamını değiştirdiğinde, dünyanın ona verdiği cevap da değişir. Daha nazik bir ton, daha dikkatli bir susuş, daha dürüst bir niyet… Bunlar küçük gibi görünür ama bumerangın yönünü belirler.
Bu dünyada kim ne yaparsa, aslında başına gelecek olanın provasını yapar. Her davranış bir sahne kurar, her niyet ışıkları ayarlar. Ve perde kapandığında, kimseye haksızlık edilmez.
Hayat sadece olan biteni değil, bizim hazırladığımız ortamı oynar.
Soru şudur: Bugün hangi ortamı kuruyoruz? Çünkü yarın, tam da orada yaşayacağız.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.