Geçmiş dönemin özgün isminden bir hatıra! Önceki dönem sendika başkanı ve milletvekili Orhan Şen; ”
Son günlerde ülke gündemine Türkiyelilik kavramı oturtuldu. Birilerinin ısrarla Türk yerine Türkiye kavramının oturtma çalışmaları yıllar önce yaşadığım ve unutmadığım bir olayı aklıma getirdi.
Yıl 1975. Üniversite sınavlarında Ankara Devlet Mühendislik Ve Mimarlık Akademisi (Yükseliş) Elektrik bölümünü kazanmıştım.
Rahmetli babamla birlikte kayıt yaptırmak için Ankara’ya gittik. Sora sora Maltepe’deki ADMMA binasını bulduk ve içeri girdik. Okulun içine girince adeta kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Okulun bütün duvarları Kürtçe yazılmış Komünist sloganlar ve afişlerle doluydu. Meğerse ADMMA ‘’Kürtçü Komünistlerin’’ kalesiymiş.(!)
Öğrenci işlerinin bulunduğu zemin kat komünist militanlarla doluydu. Güya kayıt olmaya gelen yeni öğrencilere yardımcı olmak için orada bulunan, volta atan, marş söyleyen militanların asıl amacı yeni gelen öğrencilere gözdağı vermek, içlerinde ülkücüler varsa onları korkutup okula kayıt olmamalarını sağlamak , aynı zamanda yeni gelenlerin içinde bulunan ‘devrimcileri’’ de ortaya çıkarmaktı.
Sonu ne olursa olsun okula kayıt yaptırmaktan başka çarem yoktu. Bir memur çocuğu olarak ya okuyacak ya okuyacaktım. Kayıt sırasına girdim ve sıramı beklemeye başladım. Babamda yan tarafımda bekliyordu. Bir süre sonra ‘’Stalin bıyıklı’ birisi yanında duran ve arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir başkasıyla yüksek sesle tartışmaya(!) başladılar. Stalin bıyıklı militan yumruğunu masaya vurarak bozuk bir Türkçeyle arkadaşına ;
-Türk’müsün Türkiyelimisin ulan? diye bağırdı. Arkadaşı da korkmuş numarası yaparak;
-Abi ben Türkiyeliyim. Türk değilim dedi.
İstediği cevabı alan Stalin bıyıklı militan;
-Aferin. Türk’üm deseydin kafanı kırardım senin dedi ve daha sonra bize dönerek
-İçinizde Türk’üm diyen, ülkücü geçinenler varsa bu okula kayıt yaptırmasınlar. Bu okulda onları okutmayız. Bu okul ‘’Türkiyeli ‘’ Devrimcilerin kalesidir diye nutuk atmaya başladı. O anda kavganın aslında bir mizansen olduğunu, kavga ediyormuş gibi yapılarak bizlere gözdağı verilmeye çalışıldığını iyice anladım.
Sıram gelince ben kaydımı yaptırdım. Kaydımızı yaptırıp okuldan çıkarken babam;
-Oğlum bu okulda nasıl okuyacaksın? Bunlar senin ülkücü olduğunu anlarlarsa seni okutmazlar dedi. Aslında bende çok şaşkındım. Ona sakin olmasını , okulu bırakmak gibi bir niyetimin olmadığını ,Allah’ın bize yardımcı olacağına inandığımı söyleyerek moral vermeye çalıştım ve böylece acısıyla-tatlısıyla beş yıl sürecek göze göz-dişe diş bir mücadeleye ilk günden girmiş oldum.
Türk’mü sün-Müslüman mısın tartışmalarının yanı sıra birde Türk’mü sün-Türkiyeli misin tartışmaları ta o zamanlardan beri vardır.
Türk’müsün –Müslüman mısın tartışmalarını o dönemin ‘’Siyasal İslamcıları’’ olan Akıncılarla . Türk müsün Türkiyeli misin tartışmalarını hatta kavgalarını da o dönemin Kürtçü-Mezhepçi Komünistlerin lokomotifliğini yaptıkları ‘’Marksistlerle’’ yapardık.
Aradan yıllar geçti. Son gelişmeler bize Türk müsün Türkiyeli misin tartışmalarını bugün etnik ve mezhepçi bölücülerin yanı sıra artık Siyasal İslamcıların da dillendirdiklerini göstermektedir.
Zaten ,Sosyalist-Marksistler ve Siyasal İslamcıların uzlaştıkları tek ortak nokta ‘’Türklük, Türkiye ve Türk devleti’’ ‘’düşmanlığıdır.
Ben Türk değilim Türkiyeliyim ne demektir? Nasıl ,bir Fransız’a Fransız, bir Alman’a Alman yada bir İngiliz’e İngiliz denildiği gibi bir Türk’e de Türk denilmesinden doğal ne olabilir?
Türkiyelilik Türklük kavramının eşdeğeri değildir. Burada ki asıl amaç Türk kavramını yani bu Türk milletinin adını yok etmektir. Bu coğrafyada Türk’ün sadece varlığını değil adını bile silmek istemektedirler ve bundan dolayı Türk kimliğimize bütün güçleriyle saldırmaktadırlar.
Hiç şüpheniz olmasın ki ‘’Türklük’’ kavramını yok ettikleri gün sıra bugün savunur gibi göründükleri ‘Türkiyelilik’’ kavramına gelecektir. Öyle ya, Türk’ün olmadığı(!) bir coğrafya ya neden Türkiye denilsin?
İçimizdeki ‘’hainler’’ kimi zaman komünist, kimi zaman sosyalist, kimi zaman hümanist, kimi zaman da Siyasal İslamcı kılığında Türklüğe, Türk Milletine ve Türk devletine karşı bıkmadan ortak bir mücadele vermekte, kinlerini kusmaktadırlar.
Dün Marksist söylem ve eylemlerle başaramadıklarını bugün yüce dinimizin ve kutsallarımızın ardına sığınarak gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Ama emin olun ki bu Türk ve Türklük düşmanları dün olduğu gibi bugünde, yarında bu hain emellerin de başarılı olamayacaklardır.
Yeter ki; biz Türk Milliyetçileri Bilge Kağanın dediği gibi ‘’titreyip ‘kendimize dönerek aramızdaki suni siyasi ayrılıkları bir kenara bırakıp ‘’dilde, işte, fikirde’’ birliği sağlayalım.
Ne mutlu Türk’üm diyene….