Bağımsız Denetçi, Konkordoto Komiseri Mali Müşavir Selma Çalışır son günlerde yaşanan ticari iflaslara neşter attı. Çalışır;
Konkordato, mali sıkıntıya giren işletmelerin iflasa gitmeden borçlarını yeniden yapılandırmasını sağlayan yasal bir süreçtir. İşverenler için ikinci bir şans olsa da, çalışanlar için büyük bir belirsizlik ve risk taşır.
Çalışanları koruma amacıyla devreye giren Ücret Garanti Fonu, işverenin ödeme güçlüğü çektiği durumlarda, işçilerin son üç aylık maaşlarını devlet güvencesiyle karşılar. Bu sayede:
İşçi mağduriyeti azaltılır,
Konkordato süreci daha sürdürülebilir hale gelir,
Sosyal devletin rolü pekiştirilir.
Fon, aynı iş yerinde en az bir yıldır çalışan kişilere açıktır ve bu şart sayesinde geniş bir çalışan kesimi tarafından erişilebilir durumdadır.
Konkordato, yalnızca mali bir yapılandırma değil, aynı zamanda hukuki bir koruma zırhıdır:
Geçici ve Kesin Mühlet Kararları: Haciz işlemlerini durdurur, şirketi koruma altına alır.
Konkordato Komiseri: Sürecin şeffaflığını sağlar, alacaklılarla köprü görevi görür.
Alacaklılar Kurulu: Plan ancak üçte iki çoğunlukla kabul edilir, bu da kararların demokratikleşmesini sağlar.
İtiraz ve Denetim Hakkı: Alacaklılar süreci yargıya taşıyabilir, denetim mekanizmaları işler.
Rehinli Alacaklıların Korunması: Ayrı değerlendirme ve oylama mekanizmalarıyla güvence altına alınırlar.
İcra Takiplerinin Durdurulması: Şirketlere nefes alma imkânı sunar.
Konkordato süreci, yalnızca şirketler için değil, çalışanlar ve toplum için de kritik bir dönemdir. Ücret Garanti Fonu ve hukuki destek mekanizmaları, bu süreçte sosyal adaletin sağlanması adına hayati önem taşımaktadır. Ekonomik krizler kaçınılmaz olabilir; ancak çalışanı koruyan bir sistemle bu krizlerin yıkıcı etkileri azaltılabilir.
İşte o yazı;
Konkordato ve Ücret Garanti Fonu: Sessiz Krizin Sosyal Yankısı
Yazan: Selma Çalışır
Ekonomik sıkıntılar, sadece rakamlarda değil insanların hayatında da karşılık bulur. Türkiye’de giderek artan konkordato başvuruları, şirketlerin mali krizini değil yalnızca; binlerce çalışanın alın teriyle kurduğu hayatların da tehlikeye girdiğini gösteriyor.
Konkordato, borçlarını ödeyemeyen işletmelere bir yeniden yapılandırma imkânı sunarken, iflasa sürüklenmeden faaliyetlerini sürdürebilmelerini amaçlar. Ancak işveren için “yeni bir şans” olan bu süreç, çalışanlar açısından belirsizlik ve güvensizlik anlamına gelebilir.
Tam da bu noktada devreye giren Ücret Garanti Fonu, çalışanların son üç aylık maaşlarını devlet güvencesiyle karşılama misyonu taşıyor. Fon, yalnızca işçinin maddi haklarını korumakla kalmıyor, konkordato sürecinin sosyal tarafını da dengelemiş oluyor. Bir şirketin yeniden yapılandırılmasında çalışan motivasyonunun ne kadar önemli olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Fonun sağladığı güvence ile hem işçi mağdur olmaktan kurtuluyor, hem de konkordato süreci daha sağlam bir zeminde ilerliyor. Üstelik başvuru koşullarının makul tutulması — örneğin aynı iş yerinde son bir yıldır çalışıyor olmak gibi — fonu daha erişilebilir kılıyor. Bu da sosyal devlet olmanın gereklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Konkordato Sürecinde Diğer Yasal Destekler
Konkordato süreci yalnızca Ücret Garanti Fonu ile sınırlı değil. İşte süreci destekleyen diğer hukuki mekanizmalar:
Rehinli Alacaklıların Korunması: Rehinli alacaklılar için ayrı toplantılar düzenlenir ve haklarý özel olarak değerlendirilir.
Bugün ekonomik istikrarsızlık, yalnızca şirket bilançolarını değil; milyonlarca çalışanın yaşamını da doğrudan etkiliyor. Konkordato ilan eden işletmelerin sayısı artarken, Ücret Garanti Fonu ve yukarıda saydığımız yasal destekler işçiyi koruma misyonuyla daha da önem kazanıyor.
Geleceğe dair umutlarımız varsa, bu yalnızca mali tablolarda değil; çalışanına sahip çıkan bir sistemin varlığıyla mümkün olur.