Aybüke Albere yeni teklisi ‘Harap’ı yayımladı. İstanbul canlı müzik sahnesinin ‘10 kaplan gücündeki’ ismiyle müzik sektöründe ayakta kalmayı konuştuk: “Yere atılan bir sakız gibiydim ve üstümden çok ezilip geçildi. Önce kendi değerini bilmen gerekiyor. Bunu da çok güçlendirmelisin.”
Ufak tefek bedeniyle tezat kocaman yüreği ve hayalleri var Aybüke Albefre’nin. Sahnede ‘büyüyor’, tırnaklarıyla kazıya kazıya kariyer basamaklarını çıkıyor. Şu sıralarsa idolleri arasında saydığı Sezen Aksu’nun ‘Kahpe Kader’inden bir bölüm kullandığı yeni şarkısı ‘Harap’ın heyecanını yaşıyor.
– Yeni şarkının ismi ‘Harap’. Son dönemde hissettiğin bir duygu mu?
Yüzde yüz. Şu an da değil sadece, uzun zamandır bu böyle.
– Şarkıyı sana yazdıran da bu duygu mu oldu?
Yaşadığımız kadın cinayetleri sebebiyle yazdığım sözler bunlar. Surlarda kafası kesilen genç kızın (İkbal Uzuner) yarattığı büyük bir depresyonun sonucu. O dönem birçoğumuz gibi ben de evden çıkamadım. Geç saatlere kadar çalıştığım için geceleri eve dönerken tedirgindim. Asistanımı eve tek gönderemiyorum, kendim tek gidemiyorum… Bir yandan da köpeklerin öldürülüp siyah torbalara konulduğu haberleri geliyor… Sonunda “Kalmadı sabrım ya Rab/Bittim, bedenim harap” sözleri çıktı.
-‘Harap’, sosyal medyada viral oldu. TikTok’ta sürekli sen düşüyorsun önüme. Bekliyor muydun bunu?
Beklemiyordum ama çok mutlu oldum tabii. Çok iyi hissediyorum. Keyfim gıcır gıcır. Klibi de bir delirme klibi aslında. Çok içten bir delirme haliydi o. Bence bu da yansıdı insanlara.
– Gece eve giderken korktuğunu söyledin. İnsanlara ünlüler böyle korkular yaşamaz gibi geliyor…
Hiçbir farkım yok. Ben ayrıca arkadaşlarım için de endişeleniyorum. Arkama bakarak yürümek istemiyorum. Ben mesela hızlı yürürüm. Arkadaşlarım “Ay çok hızlı yürüyorsun” diye şikâyet eder. Boyum da kısadır ama çok uzun boylular bile “Yavaş yürü” der. Bunun sebebi karanlıkta yürüyor olmam. Küçüklükten gelen bir alışkanlık. Biri beni takip etmesin, başıma bir şey gelmesin. Hızlı hızlı gideceğim yere ulaşayım.
– “Harap” müziğiyle enerjik bir şarkı bir yandan da…
Hiç eğlenceli bir şarkı değil aslında. Ama tabii ki bir tür delilik haliyle yazılmış bir şarkı. Ben üzüntüsünü, sinirini bir anda böyle dans ederek de ifade eden biriyim. Öyle çok ağlayan, ağıt yakan biri değilim. Seda Sayan gibiyim biraz, “Kriz var, kalkın kız”… Bir yandan da oryantal acıyla beslenen bir dans. Bu yüzden “Şarkıyı oryantal ezgileriyle yapmalıyım” dedim. Sonra da ‘Kahpe Kader’le birleşti.
-Klipteki dansınla ilgili çok yorum düşüyor önüme. Dikkat çekmek için biraz strateji güttün mü orada?
Benim hayatımda hiçbir şey stratejik değil. Yarın ne yapacağım bile belli değil. Bakıyorum, insanlar beş yıl sonrasını bile planlıyor. İlginç geliyor bana. Hem kendi dünyamda hem de kariyerimde çok kendim gibiyim.
-Ne içindesin çemberin ne de dışında gibi bir halin var. Sen nasıl tanımlıyorsun müziğini?
Doğru, çok hoşuma gitti bu söylediğin. Ama ben artık birçok şeyi tanımlayamıyorum günümüzde. Janrlar da birbirine girdi, duygular da birbirine girdi. Tanımlar zaten birbirine girdi. Her şeyin baştan yazıldığı bir dünya var günümüzde. Tanımlayarak kendimi sınırlamak istemiyorum. Özgürce, içimden geleni yapıyorum.
– Sezen Aksu şarkıyı ne zaman dinledi?
Şarkıyı son haline getirene kadar Sezen Aksu’dan ne izin aldım ne ona sordum. Ya herro ya merro durumu… Sonra şarkının çıkmasına yakın Özgür Aras’la (basın danışmanı/menajer) çalışmaya başladım. Özgür şarkıyı Sezen Aksu’ya dinletti. Ve sonra bana bir ses kaydı geldi “Şansı ve bereketi bol olsun şarkının” diye. Şimdi kendisiyle bir mezdeke karşılaşmamız olacak. “Gelsin bakalım, kim daha iyi mezdeke oynuyor, görelim” demiş. Ben de o günü bekliyorum. Shakira kemerlerimi hazırladım.
“BİR PATLAYAMADIN YA!”
– Sezen Aksu’nun idollerinden biri olduğunu biliyoruz. Başka isimler de var mı?
Türkiye’den Gülşen’i söyleyebilirim kadın olarak. Duruşu, işine olan bağlılığı ve söz yazarlığıyla…
– Yabancı var mı?
İdol demeyelim ama Charli XCX (İngiliz müzisyen) ve Chappell Roan’u (Amerikalı müzisyen) çok seviyorum. Hem özgün olmalarını hem de kendi yollarından gitmelerini beğeniyorum. Senelerdir çok çalışıyorlar ve bu yıl yükselişteler. Kendime benzetiyorum. Ben de senelerdir tırmalayan ve aslında
işin içinde olan biriyim.
– Yolunda tek mi yürüyorsun?
Öyleyim bence, tekim.
– Bu kendi isteğin miydi?
Kendi isteğim değil ama bir şekilde yolculuk beni bu noktaya getirdi. Tabii kendi tarzımı, müziğimi yarattım diye bir şey yok. Olmayan bir şey yapmadım. Ama kendi kulvarım oluştu seneler içinde.
– Chappell Roan demişken bir röportajında “Hayat size seçenekler sunuyor ve siz seçim yapıyorsunuz. Birçok şeyi reddettim” diyordu. Senin de reddettiklerin oldu mu?
Evet ve “Hayır” dediğim her şeyin yolumu açtığını düşünüyorum. Düştüğüm de oldu. Çok fazla yakın arkadaşımın öne çıktığı ve kendimi kötü hissettiğim dönemler de… Bunu da insanlar kendilerini bu durumlarda kötü hissetmesinler diye söylüyorum.
– Ne anlamda?
İnsanlar seni ünlü olmadığın için başarısız görüyor. “Sen de bir patlayamadın ya” konusu var, “Olsun ya” tavrı. Abi, ben çalışıyorum, müziğimi yapıyorum ve sahnedeyim! Bu benim zaten hayal ettiğim şey ve yoldayım. Ve bunları sana yakın bildiğin ve idolün insanlar da yapıyor. Etiket o kadar önemli ki. Tıklanman, billboard’larda olman… Seni bir kefeye koyup gözlerinde değersizleştiriyorlar. Bu yüzden kendini her zaman çok değerli görmeli ve gardını hep yüksek tutmalısın.
– Bunu nasıl başarıyorsun?
Çok zor. Başaramadım, yeni başarıyorum. Kendimi değersiz ve sümük gibi hissettiğim, hissettirildiğim çok dönem oldu. Böyle yere atılan bir sakız gibiydim ve üstümden çok ezilip geçildi. Bunları Küçük Emrah gibi bir yerden söylemiyorum. Ama gerçekten önce kendi değerini bilmen gerekiyor. Bunu çok güçlendirmen gerekiyor. Her zaman bunun üzerinde çalışmalısın. Ve kimseyi de dinlememek lazım. Hep kendini dinleyeceksin. Bunları da hep söyleyeceğim ki; benden küçükler bilsinler…
– Reddettiklerinle bu noktaya geldin. Peki, reddetmeseydin…
Reddetmeseydim hiç istemediğim bir yerde olurdum. İyi ki reddettim. Zaten içime sinmeyen bir şeyi yapabilecek kalibrede bir insan değilim. Ona eminim.
– Bırakmak istediğin oldu mu?
Kendime “Ben deli miyim! Sanat tarihi mezunuyum. Neden bu mesleği yapmadım? Neden böyle şeyler istiyorum? Allah’ım, al bu duyguları içimden” dediğim çok oldu.
– Seni müziğe ne bağlıyor?
Bilmiyorum. Küçük yaşlardan itibaren istediğim şeyler buydu benim: Dansöz, astronot ve şarkıcı olmak.
– Şarkı söylemenin yanı sıra dans da ediyorsun son klibinde…
Dansöz oldum Kapalıçarşı’da ve ilk dansöz paramı kazandım.
– Nasıl?
Çaycı bey “Dansöz Hanım’a feda olsun” diye bana çay ısmarladı.
– Nasıl bir gelecek hayal ediyorsun kendin için?
Parlak. Aynı kalbim gibi. Kalbim ve gözlerim kadar güzel bir gelecek.
– İstanbul’da kaçış noktaların var mı?
Teşvikiye’de oturuyorum. Ben öyle çok mahalleden çıkan biri değilim. Gittiğim yerler bellidir. Bir-iki yer vardır, onlar da canım arkadaşlarımın yeri.
– İzmirlisin. Anne ve baban orada. Seni hep destekliyorlar bildiğimiz kadarıyla…
Annem, babam hep yanımda tabii. Ama ilk başta babam hiç destekçi değildi bu arada. Çok zor ikna oldu. Hatta hâlâ beni izlemeye gelmedi. En son ‘Harbiye’ye çık, geleceğim” dedi. Ne savaşlar verdim bir dönem. Bir sene konuşmadık. Ama şimdi şarkımı açıp video çekiyor, “Kızım şarkılarınla eğleniyoruz” diyor.
– Baban hangi mesleği seçmeni isterdi?
Klasik hikâye; ‘kızım şarkıcı olmasın da ne olursa olsun’…
– Mesleği nedir?
Ticaret yapıyormuş, şimdi emekli. Eskiden yelkenciydi. Hatta annem de Türkiye’nin ilk kadın yelkencisi. İkisi küçükken tanışmışlar. Hatta bir gazete haberi var “Demet Kaptan babasına gelen mektuplar yüzünden denize veda ediyor” diye… Annemin yelken yapmasını istememiş babası, “Yelken melken yok” deyip bıraktırmış. Dayak bile yemiş annem.
– Sen baban itiraz etmesine rağmen müziğe devam ederek karmayı bozdun şimdi…
Karmayı ben bozdum, aynen. Kadınların karmasını da ben bozacağım ülkede. Aybüke kemerleri takılacak, karmalar bozulacak.
‘BENDE ÖYLE ROMANTİZM, AŞK ÇOK YOK’
– Sosyal medyanın da baskısıyla insanlarda hep daha güzel olma isteği var. Sen de hissediyor musun bu baskıyı?
Bende son dönemde daha sağlıklı olma takıntısı var. Metabolizma yaşımı düşürme, çok daha fazla spor yapma… Çalıştığım için zaten az alkol alıyorum. Sigara içmiyorum.
– Pandemi kaynaklı bir takıntı mı bu?
Bence mental sağlığımı korumak için yapıyorum. Çünkü dengede kalmaya çalışıyorum. Bunu, bu şekilde daha iyi halledebildiğimi gördüm. Spor yaparak, düzenli beslenerek, kendime bakarak kendimi daha değerli hissediyorum. Kendime hak ettiğim değeri ve özeni gösteriyorum.
– Sosyal medyada ne yaparsan yap yine de olumsuz yorumlar oluyor…
Bana bile “Şişmanlamışsın” diyorlar. Ya da “Çok zayıfsın”… En şişman dönemim pandemi sırasındaydı.60 kilolara çıkmıştım. Kaygı bozukluğundan sürekli yemek yiyip kusuyordum. Bayağı terapilik oldum. Edis’le o dönem 90 gün aynı evdeydik ama benim yiyip kustuğumu bilmiyordu. Şişman videolarım var o dönemden ama orada da çok güzelim. Premium (prim) dönemim. Bana en çok teklif gelen dönemler (gülüyor).
– Gönülçelen misin?
Bilmem. Bilmiyorum.
– Beğendiklerin mi daha çok, seni beğenen mi?
Bence beni beğenen daha çoktur. Ben öyle çok çabuk beğenip âşık olan biri değilim. Bende öyle romantizm, aşk çok yok.
– Aşka inanmıyor musun?
İnanmıyorum değil de önceliğim değil. Aşk bir motivasyon. Arada canım sıkılırsa “Ay bir flört olsa hani” derim. İlla biri olmalı diye düşünmüyorum. Akışta biri gelirse ve değerli bulursam hayatıma katılabilecek kadar, olur. ‘Olmazsa, sorun değil’ gibi bir yerdeyim.
– Sana ne çekici geliyor?
Benim tipim de çok belli değildir. Ortak özellikleri beni güldürmeleri. Birlikte güldüğüm ve eğlendiğim insanlardan hoşlanıyorum.
-Murat Boz’a sitem ettin. Vokalisti olmanı istemiş ama uzun süre ulaşamamışsın. Sonra Soner Sarıkabadayı ile kendi deyiminle bir kelepçe anlaşması imzalamışsın. Şimdi nasıl bu isimlerle aran?
Murat’la güldüğümüz bir hikaye bu artık. Onunla konuştuk, hallettik ama Soner’e kızgınım. O anlaşma meselesini çözemesek ben ilk single’ımı da çıkaramayacaktım. Ondan sonra da bir daha görüşmedim. Bence kimse de görmüyor artık. Bu sene çıktı ortaya. Ahımız mı tuttu nedir artık. (Gülüyor) “Abi abi” diyorsun. Her gün ona gidiyorsun, vaatlerini dinliyorsun. Bana, “Sahneye çıkmayacaksın, sen starsın” diyor. Ben de öyle bekliyorum saf saf.
-O ne demekmiş öyle? Star sahneye çıkmıyor muymuş?
İşte bekleyecekmişim ben. Tecrübem de yok tabii. Ne dese dinliyorum. Büyük manipülatör. O yüzden bunu söylemekten çekinmiyorum. Benim yerimde başkası varsa şu an onunla çalışacak olan, dikkat etsin. Onlar bunu yapmaktan çekinmiyorsa ben de bunu söylemekten çekinmiyorum artık.
-Dışarıdan cin gibi görünüyorsun. Seni manipüle etmek, kandırmak zor gibi görünüyor aslında…
Sen bir otur, beş dakikada beni dolandırırsın. Gerçekten böyle görünüyorsam buna sevindim ama çok safımdır ben. Prensestim ben baba evinde. (Gülüyor) Kalkanlarımı çıkarmayı öğrendim biraz nihayet. O yüzden şu an geldiğim duruma annem de şaşırıyor. Hayretle izliyor.
-Günümüzde herkes ünlü gibi bir durum var. Şöhret algısı, star algısı çok değişti. Sen, star gibi hissediyor musun kendini?
Ya kulağa antipatik gelebilir ama ben çocukluğumdan beri kendi dünyamda star gibi hissediyorum. Ama senin dediğin anlamda ünlü hissetmiyorum. Hatta, herkes benden daha ünlü geliyor artık.
-Aşk tanımın ne?
Ben hiç romantik bir insan değilim, onu söylemem lazım önce. Çok eğleneceğim ve gerçekten bir şeyleri paylaşabileceğim, ne bileyim, pijamayla da yanında rahat edeceğim bir birliktelik isterim. Ha tabii ki tutku da lazım. En yakın arkadaşın gibi hissettiren ama heyecan da duyduğun biri olmalı. Eskiden o toksiklikler de yaşandı ama artık o tip şeylerden uzak duruyorum. Tutuyorum kendimi.
-Normalde aşık Aybüke kendini nereden ele verir?
O kadar geri zekalı oluyorum ki. Bir kelebeğe benziyorum aşık olunca. Hep havadayım. Şu anki enerjimi düşün, çarpı 100 oluyor.
-“Aşk, kavuşunca biter” yorumuna katılıyor musun?
Kavuşunca bitirenler hasta bence. Asla katılmıyorum. Doyumsuzluk o ve ben o doyumsuzluğa katlanamıyorum. Doyumsuz insan benim için hiç okay değil yani. Kendini eğitememiş insandır. Bazı insanlara hiçbir şey yetmiyor ve hiç sevmediğim bir şey o benim. Hepsi hasta bence. Doyumsuz insanlar benden uzak olsun.