İşgal Sürerken Hamas’a Silah Bırak Çağrısı

New York’ta BM Konferansı: İşgal Sürerken Hamas’a Silah Bırak Çağrısı – Filistin Direnişinin Meşruiyeti Yok Sayılıyor

ABD’nin New York kentinde 29-30 Temmuz tarihlerinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Konferansı’nda, Filistin halkının yaşadığı zulüm ve Gazze’de süren soykırım görmezden gelinirken, direnişin sembolü haline gelen Hamas’a silah bırakma çağrısı yapıldı. 17 ülkenin yanı sıra Avrupa Birliği ve bazı Arap ülkeleri tarafından imzalanan 7 sayfalık deklarasyonda, Hamas’tan Gazze’deki yönetimini sona erdirmesi ve silahlarını Filistin Yönetimi’ne teslim etmesi istendi.

Direniş Hareketine Teslimiyet Çağrısı

Savaşın başladığı günden bu yana 60 bini aşkın Filistinliyi katleden işgalci İsrail, hâlâ BM toplantılarına çağrılmıyor, sorumluluk almıyor; buna rağmen direnişi sürdüren Hamas’a baskı yapılması küresel bir çelişki olarak öne çıkıyor.

Deklarasyonda, şu ifadeler dikkat çekti:

“Gazze’deki savaşın sona ermesi bağlamında Hamas, silahlarını Filistin Yönetimi’ne teslim etmeli ve Gazze’deki yönetimine son vermeli.”

Türkiye’den Net Tepki: Ateşkes İçin İsrail’e Zorlayıcı Müdahale Şart

Konferansta Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, ateşkesin sağlanmasının önündeki en büyük engelin işgalci İsrail olduğunu vurguladı:

“Kalıcı bir ateşkes en acil önceliktir; ancak saldırgan (İsrail) buna zorlanmadıkça ateşkes mümkün değildir.”

Bu açıklama, Türkiye’nin Filistin direnişine karşı doğrudan bir baskıya katılmadığını ve İsrail’in asıl sorumlu olduğunun altını çizdi.

Filistin Heyeti: İsrail ve Hamas Çekilsin, Yönetim Filistin Halkına Bırakılsın

Filistin heyeti ise hem İsrail’in hem de Hamas’ın Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistin halkına, meşru temsilcileri aracılığıyla teslim edilmesini savundu. Ancak, direnişin halktan aldığı destek ve meşruiyetin görmezden gelinmesi, toplantıdaki yaklaşımın ne kadar tek taraflı olduğunu ortaya koydu.

İsrail Konferanstan Uzak, Ancak Filistin’e Müdahale Etmekte Israrcı

İsrail ve ABD, konferansa katılmayarak iki devletli çözüm tartışmalarına dahi dahil olmayı reddetti. Netanyahu, işgal planını açıkça itiraf ederek şu skandal ifadeleri kullandı:

“Bu koşullarda kurulacak bir Filistin devleti, İsrail’i yok etmek için bir sıçrama tahtası olur.”

Bu açıklama, İsrail’in gerçek hedefinin sadece Gazze değil, Filistin’in tamamı üzerinde mutlak kontrol kurmak olduğunu gözler önüne seriyor.

60 Binden Fazla Şehit, Açlık ve Kuşatma Altında Bir Halk

Ekim 2023’te İsrail’in başlattığı saldırılar sonucu şu ana kadar 60.034 Filistinli yaşamını yitirdi. Gazze halkı kıtlık, açlık ve susuzlukla kıvranırken, Batı destekli toplantılarda halkın iradesi değil, işgalin önünü açacak çözüm önerileri gündeme getiriliyor.

Dünya Sağlık Örgütü ve IPC (Entegre Gıda Güvenliği Sınıflandırması), Gazze’de yaşanan kıtlık tehlikesine dikkat çekti. Hava yoluyla gönderilen yardımların insani felaketi önlemeye yetmediği, açlığın ve sağlık krizinin derinleştiği belirtildi.

Hamas: Direniş Sona Ermeyecek, Halkın Onuru Satılık Değil

BM ve bazı Arap ülkelerinin direnişi silahsızlandırma ve teslim alma girişimi, Filistin halkının onurlu mücadelesine vurulmak istenen zincir olarak yorumlanıyor. Hamas, 7 Ekim sonrası başlayan süreci bir isyan değil, on yıllardır süren kuşatma, işgal ve soykırıma karşı meşru direniş olarak tanımlıyor.

Sonuç: Barış, Direnişin Yok Edilmesiyle Değil, İşgalin Son Bulmasıyla Sağlanır

Bu tür diplomatik girişimlerin Filistin halkına değil, İsrail’in işgal politikalarına hizmet ettiği ortadadır. Barışın yolu, direnişi bastırmak değil, İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak, işgal altındaki topraklardan çekilmesini temin etmektir.