“İnsanımsı Olmak mı, Gerçek İnsan mı?” — Bahri Palas’tan Düşündüren Satırlar

“İnsanımsı Olmak mı, Gerçek İnsan mı?” — Bahri Palas’tan Düşündüren Satırlar
23.05.2025
A+
A-

Yerel basının bilge kalemi Bahri Palas, Bursa Vatan Medya Grubu’ndaki köşesinde yine derinlikli ve düşündürücü bir yazıya imza attı. “İki bacağı, iki kolu olup da bazı kelimeleri bir araya getirerek ses çıkarabilen her varlık gerçekten insan mıdır?” sorusuyla başlayan yazı, insan olmanın sadece biyolojik bir varlık olmanın çok ötesinde bir hakikat taşıdığına dikkat çekiyor.

Palas, bu varoluşsal sorgulamayı Kur’an’daki “İnsan Suresi”nin ilk ayetiyle temellendiriyor: “İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?” (İnsan/1). Bu ayetin, insanın evrende kendini var etmeden önceki ‘anılmayan’ haline işaret ettiğini belirten yazar, gerçek insan olmanın sabır, eğitim, anlayış ve özellikle de adalet duygusuyla mümkün olabileceğini vurguluyor.

Yazı boyunca, insan görünümlü ancak özü boş bireylerin varlığına “insanımsı” ifadesiyle dikkat çeken Palas, insan olmanın bir çaba, bir bilinç ve değer inşası olduğunu hatırlatıyor. “Herkes insan değildir; kimi sadece insanımsıdır” diyen bir dostunun sözlerine de yer vererek, okuyucuyu sadece görünüşe değil, öz’e odaklanmaya çağırıyor.

Bahri Palas, bu yazısıyla sadece bir felsefi tartışma başlatmıyor; aynı zamanda modern çağın ruhsuzluğuna, değer aşınmasına ve sorumsuz bireyleşmeye de güçlü bir eleştiri yöneltiyor. İnsan olmanın yolu, onun kaleminden bir kez daha vicdan, adalet ve bilinçten geçiyor.

İşte o yazı;

İki bacağı, iki kolu olup bir takım kelimeleri bir birine ekleyebilerek sesler çıkartabilen her varlık gerçekten insan mıdır?  Diye sorarım bazen kendi kendime ve nedense cevabın bir tarafı eksik kalır düşüncelerimde.

Bir gün bir arkadaşım ile bu konuda konuşurken evet katılıyorum herkes insan olmamalı, olsa olsa insanımsıdır dediğini hatırlıyorum. İnsan olmak zahmetli bir iş, zor bir iş. Sabır istiyor, eğitim istiyor, anlayış istiyor. Belki de en önemlisi adalet duygusu hakkı bilmek istiyor.

Aslında varlık kategorileri içerisinde insan diye anılan varlığın insan olup olmaması mevzuda değil merakım. Kuranda İnsan Suresi / 1 ‘ de geçen bir ayet dikkatimi çok cezbettiği için sizlerle paylaşmak ve kafamın içerisinde dönüp duran düşünceleri gün yüzüne çıkartmak niyetiyle bunları yazıyorum.

‘’  İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?   ‘’ ( İnsan/1)

Acaba belli bir idrake ulaşıncaya kadar geçen zaman insan diye anılan zamandan önceki zaman mıdır ki bu vakitte insan diye anılan bir varlık değildir. Hayvani içgüdülerimiz ile hareket ettiğimiz dönemi mi anlatmaya çalışıyor bizlere.

Evet. Ben bu şekilde inanıyorum. Belli bir erdeme ulaşmadan, sadece karın doyurmak için yaşam mücadelesi verildiğini gördükçe, Egoların tavan yaptığına çok aşikar bir şekilde şahit oldukça, üç kuruş para yada menfaatler için insanların hunharca birbirlerini öldürdüklerini, çocuk ve kadın cinayetlerinin hunharca işlendiğine tanık olup yarım saat sonra hiçbir şey olmamış gibi hayata devam eden insan topluluklarını gördükçe, hak ile irtibat kurmadan bir ömrün telef olduğuna yarenlik ettikçe bu soruyu sormam çok normal değil mi?

İnsan denilen varlık bunu yapar mı?

Şimdi birileri çıkar niye şaşırıyorsun, niye soruyorsun, yapıyor zaten diyebilir.  Evet, görünüşte insan ama sureta insan sireten (mana cihetiyle ) hayvan olursa kişi hayret edilecek bir şey yok. İnsan olmak çok farklı bir şey mesela insan yaşatmaya çalışır öldüremez. Mesela insan karşısındakini de doyurmak için elindekini paylaşır onun hakkını da çalamaz. Mesela haram yiyemez. Mesela başta kendi hayatı olmak üzere hayata karşı saygılıdır. Mesela okur başka başka hayatları anlamaya çalışır.

Bakara -30. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” diye cevap verdi.

Demek oluyor ki meleklerin itiraz ettikleri husus insanlık şerefine nail olmamış halimiz. Yabani halimiz. Muhammedi idrak tan nasip alamadığımız halimiz. Hayvani bir yaşantı gibi görünüyor.

İnsan hakka doğru tekâmül ettikçe insanlaşıyor. Ayette cenabı hakkın meleklere dediği gibi ‘’Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim’’. Evet o ne kutlu bir biliştir ki içerisinde yüz yirmi dört bin peygamber, daha fazlası ile hak aşığı çıkmış. Hele hele sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım diye iltifat ettiği peygamber efendimizde bu ayetin sonucunda dünyamızı şereflendirmiştir.

İnsan olabilmek için mayalanmak lazım. Bir sütün yoğurt olabilmesi için yoğurtla mayalandığı gibi yada sütün peynir olabilmesi için peynir mayası ile mayalandığı gibi. Bizde peygamber efendimizin güzel ahlakı ile mayalanmamız gerekmektedir. Yoksa insanlık şerefine nail olabilmemiz söz konusu değildir.

Evet dışarıdan bakıldığında kafa yerinde başta iki göz, iki kaş, bir burun, bir ağız var, dil var. İki kol, iki ayak var tamamda az evvel Mısri Niyazi Efendinin bir beytini sizlerle paylaştım. Bu sözleri efendimiz bile birlikte onunda adını zikretmek niyetiyle söylediği, yazdığı sözlerin bir kısmını siz değerli okurlarım ile paylaşıyorum.

İnsan olarak yaşayabilmek dileklerimle her birinizi canı yürekten selamlıyorum…

Selametle kalınız.

Can bu ilden göçmedin cânânı bulmazsa ne güç
Yârini terk etmedin yârânı bulmazsa ne güç. 

 

Sûreti insan içi hayvan olursa kişinin,
Taşlar ile döğünüp insânı bulmazsa ne güç. 

 

Âdemin gönlü evinde bahr-ı ummân gizlidir,
Daimâ susuz gezüp ummânı bulmazsa ne güç. 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.