10 yaşındaki İkra Nur Alsat, hayatta en büyük mücadeleyi verirken bir yandan da en güzel hayalini kuruyor: Öğretmen olmak. SMA (Spinal Musküler Atrofi) hastalığıyla mücadele eden küçük kız, bedensel zorluklara rağmen, hiçbir zaman hayallerinden vazgeçmiyor. “Bazen kaslarım çabuk yoruluyor, bazen nefes almak diğer çocuklara göre daha fazla mücadele gerektiriyor. Ama bir şey var ki, hiçbir zaman yorulmuyor: Hayallerim,” diyor İkra Nur, sevgi ve umut dolu bir şekilde.
İkra Nur’un hayatı, SMA hastalığının getirdiği fiziksel engellerle şekilleniyor. Koşamıyor, arkadaşlarıyla hareketli oyunlara katılamıyor, ama tüm bunlara rağmen içindeki öğretmenlik tutkusundan vazgeçmiyor. Kendini bildi bileli hayalini büyütmüş, bu büyük mücadeleye rağmen bir gün sınıfa gireceği günü bekliyor.
Evet, bedensel olarak zorluklarla karşılaşsa da, İkra Nur’un asıl gücü yüreğinde. Hayat ona küçük yaşta bir şey öğretmiş: “Gerçek güç, bedeninde değil, yüreğinde taşıdığındadır.” Bu felsefe, onu sadece hastalıkla değil, hayatın tüm zorluklarıyla başa çıkmak için cesaretlendiriyor.
İkra Nur’un öğretmen olma hayali sadece bir meslek arzusu değil, aynı zamanda bir yaşam amacı. O, belki bir gün sınıfa girdiğinde öğrencilerini tekerlekli sandalyesiyle karşılayacak. Ancak zamanla öğrencileri, öğretmenlerinin sadece fiziksel engelleriyle değil, aynı zamanda içinde taşıdığı büyük mücadeleyle tanıyacaklar. İkra Nur, sadece akademik derslerde değil, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesinin en güzel dersini de verecek onlara: Pes etmemek, umudu kaybetmemek ve bir hayalin insana nasıl güç verdiğini göstermek.
“Ben onlara sadece matematik, Türkçe veya fen öğretmeyeceğim,” diyor İkra Nur. “Aynı zamanda onlara hayatta kalmayı, zorluklara karşı dik durmayı, hayallerine sahip çıkmayı ve en önemlisi asla pes etmemeyi öğreteceğim.”
Sınıfa girdiğinde tahtaya kalkıp uzun uzun yazamasa da, İkra Nur biliyor ki bilgi, yürekten aktığında en güzel yolunu bulur. “Bilgi, yürekten aktığında en güzel yolunu bulur,” diyor İkra Nur ve bu sözleri, onun öğretmenlik anlayışını en güzel şekilde özetliyor. Gerçek öğretmenlik, sadece bilgi vermekle değil, bir kalbe dokunabilmekle, bir insanı içindeki güce inandırabilmekle ilgilidir. Ve İkra Nur, bunu çok iyi biliyor.
Bir gün öğrencileri ona “Hocam İkra Nur” dediklerinde, bu sadece bir hitap olmayacak. O an, İkra Nur için hayatının en büyük zaferlerinden biri olacak. Hem kendi mücadelesinin hem de inancının, sabrının ve azminin bir zaferi olacak. Çünkü, o çoktan kazandı: Kendi hayalini kurdu ve ona ulaşmak için hiç durmadı.
İkra Nur, 10 yaşında. Belki şu an için fiziksel zorluklarla savaşıyor, ama bir şey kesin: O, bir gün öğretmen olacak. “Ne olursa olsun, bir gün öğretmen İkra Nur Alsat olacağıma yürekten inanıyorum,” diyor. Ve ona inananların sayısı her geçen gün artıyor. İkra Nur, sadece bir çocuk değil, umutla dolu bir geleceğin simgesi. Onun bu kararlı duruşu, tüm engellere karşı zaferin ne demek olduğunu hatırlatıyor.
İkra Nur’un hayali, sadece kendi değil, tüm zorluklarla mücadele eden çocukların hayali… Öğretmen olma hayaliyle büyüyen bu küçük kız, bir gün herkesin gönlünde taht kuracak. Çünkü o, gerçekten büyük bir öğretmen olacak: Hem bilgisiyle hem de yüreğiyle…

