Hasan Karabulut / Bursa Vatan Medya Gurubu Köşe Yazarı
Günlük yaşamımızı, inanç merkezli bir düzene oturtmak adına her gün aynı döngüyü sürdürüyoruz. Kendi kutsallarımız, alışkanlıklarımız, konfor alanlarımız içinde şekillenen 24 saatlik yaşam programımıza bir başkasının acısı, dramı ya da gerçekliği sığmıyor artık. “Beni ilgilendirmez” refleksiyle örülü, empatisiz bir çevre inşa ettik. Oysa biz hani ümmettik? Hani “Hepimiz Âdem’in çocuklarıydık”?
Ama neyse… Ümmet birlikteliğini yine ‘başka bir sefere’ bırakalım. Bugün yakın tarihimizden bir sayfa açalım.
Son yirmi beş yılın siyasi atmosferinde, şahıslar nasıl kutsallaştırıldı, nasıl eleştirilmez birer figüre dönüştürüldü, bunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Eleştiri değil bu, hatırlatmadır. Çünkü hiç kimseyi gözümüzde büyütmemek gerekir. Hiç kimse kutsal değildir, dokunulmaz değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan… Kimine göre “reis”, kimine göre “ağabey”, kimine göre “ümmetin lideri” ya da bizzat kendi ifadesiyle “BOP Eşbaşkanı.”
Bakın, kendisi hakkında geçmişte söylenen birkaç “ağır” ifadeyi hatırlatmak isterim:
– Bir milletvekilimiz “Ona dokunmak bile bir ibadettir,” diyebildi…
– Bir başka vekil, Erdoğan’ı mitingde anons ederken (haşa) “Allah’ın 99 sıfatını üzerinde bulunduran başbakanımız…” diyerek büyük bir hadsizlik örneği sergiledi.
– Ve bir diğeri: “Cumhurbaşkanı denilince bize Allah gibi geliyor” sözleriyle sınırları zorladı.
İnandığımız Allah’tan başkasına tazim göstermekten imtina eden bir inancın mensuplarıyız biz. Ama bu söylemler, adeta bir kişilik kültü inşa edercesine siyaseti putlaştırdı. Halbuki hakikat, hiçbir zaman şahıslara tapınarak aranmaz. Hakikat, konuşularak, tartışılarak, adalet terazisine konularak aranır.
Bugün Erdoğan’a tapanlar dün Demirel’e, Özal’a, Ecevit’e aynı gözle bakıyordu. Aynı akıbet onların da peşinden geldi. Unutmayalım: İnsan, beşerdir; şaşar. Ve biz, beşere değil, hakka secde ederiz.
Düşünmek, sorgulamak, gerektiğinde yüksek sesle “yanlış yapıyorsun!” demek bu milletin ruh kodlarında vardır. Kutsiyet atfederek sessiz kalmak, sadece kişiyi değil, toplumu da karanlığa mahkûm eder.
Bugün hâlâ hakikatin peşinden yürüyenlere iftira atanlar, yarın o hakikate muhtaç kalacaklar. Bir lidere sevgi gösterilebilir ama onu eleştirilemez hale getirmek, en büyük ihanettir. Çünkü bu millet, liderlerden çok daha büyüktür!
Unutmayın: Tapınan değil, düşünen bir toplum kurtulur.
İnanç değerlerimize yeni kavramlar ilave ederek, kendimizce yaşadığımız 24 saatimizi programlayıp, bu programın dışına çıkmamaya gayret ederken, çevremizde gelişen bizim 24 saatimizde yer bulamayan olaylar bizi ilgilendirmez olmuş. Oysa hani..
İnanç değerlerimize yeni kavramlar ilave ederek, kendimizce yaşadığımız 24 saatimizi programlayıp, bu programın dışına çıkmamaya gayret ederken, çevremizde gelişen bizim 24 saatimizde yer bulamayan olaylar bizi ilgilendirmez olmuş. Oysa hani biz kardeştik hepimiz Adem(as)’ın çocuklarıydık.
Neyse ümmet birlikteliğini bir başka sefere bırakalım…
Son yirmi beş yıldan bir sayfa açacağım bugün.
Aslında hiç kimseyi gözümüzde büyütmemek gerek.
Bazılarına göre “reis, beyefendi” kimine göre “ağabey” kimine göre “uzun adam” birilerine göre de “ümmetin lideri” ya da kendi ifadesiyle “BOP Eşbaşkanı” denilen ülkemizin cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Bakınız zatları için yakın tarihte neler söylenmiş:
Bir Bursa milletvekilimiz “ona dokunmak bile bir ibadettir,” deme cüretini göstermişti. Kayseri’de bir mitingte zatlarını anons eden dönemin Kayseri milletvekili ismi lazım değil, (HAŞA) “Allah’ın 99 sıfatını üzerinde bulunduran başbakanımız Kayserimize hoş geldiniz…” diye anons etme cüretini göstermişti. Diğer bir vekil ise “Cumhurbaşkanı denilince bize Allah gibi geliyor…“
Sümme HAŞA!!!
Örnekleri çoğaltmak mümkün!
Eski Mısır hükümdarı Firavun, danışmanlarını toplamış, kendisini ilah ilan edeceğini, bunu halkına nasıl kabul ettireceğini sormuş. Bir danışmanı, “onlara 40 gün yemek yedirelim ve siz de her gün ilah olduğunuzu söyleyin” demiş. Birkaç gün homurdanmalar falan olmuş amma ertesi gün yemeğe gelenler azalmamış bile. Neyse 40 gün sonunda halk “evet sen bizim ilahımızsın” deyivermiş.
O Firavun ki ömrü boyunca hiç hastalanmamış, hiç başı ağrımamış, ayrıca bir hafta on gün uyumadan durabiliyormuş. Bir de hiç attan falan da düşmemiş. Çevresindeki insanlar ölüyor, bu ölmüyormuş, Firavun tarih kitaplarında 400 yıl yaşadığı rivayet edilen bir hükümdarmış…
Kiminin sevmediği, kiminin sevdiğinden dolayı neredeyse ilahlaştırdığı Sayın Recep Tayyip Erdoğan! Kendisine addedilen bu yakıştırmalara hiç itiraz edip de bir açıklama yapmadı. Her halde bu durum reisi, uzun adamı, ümmetin liderini BOP Eşbaşkanını hiç rahatsız etmiyor.
Zatları için bazı çevreler “peygamberden sonra en büyük insan” yakıştırmasını da yaptılar.
Kayseri’de mikrofonu aldığında “kuvvet ve kudret sahibi yalnızca Allah’tır ben ise O’nun aciz bir kuluyum” deseydi, tüm İslam Coğrafyası da onu kucaklasaydı olmaz mıydı?
Oysa Yüce Kitabımızda:
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen asla yeri yaramazsın, boyca da dağlara asla ulaşamazsın. (İsra-37)”
“ Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Muhakkak ki Allah, hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez.(Lokman-18).
Ayrıca biz biliyoruz ki Üstünlük takvadadır…
Eyy zaat, nereye gidiyorsunuz.
Toplumumuzun kendine çeki-düzen verme vakti gelmedi mi?
Allah’ın gönderdiği dinde olmayan konular hakkında nasıl da gerçek olmayan hükümler getiriyorsunuz.
İslam Alimleri’ne göre şeytanın üçüncü oku olan kibirden uzak durmak herkese daha faydalı değil midir?
Mensubu olduğumuz İslam dininin ibadetleri bellidir. Uzun adama, reise başbakana cumhurbaşkanına ümmetin liderine BOP Eşbaşkanına (ne olarak hitap edecekseniz ediniz) dokunmak İslam inanışına göre ibadet değildir, ne Kur’anda ne hadislerde yeri yoktur. Ayrıca hiç bir insan Allah (cc) 99 sıfatını üzerinde taşıyacak değildir. Taşıyacak birisi olsa bu “hitap edilen kişi” değil Allah Rasulü olurdu, ki olmadı.
Şu konuşmayı da nakledeyim konusu gelmişken.
Peygamberimiz dünya değiştirdiğinde Hz Ömer “ kim O öldü derse kılıcımla onu temizlerim” dediğinde, Hz Ebubekir, “kim peygambere tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür, kim ki Allah’a tapıyorsa Allah diridir.” Diyerek tartışmayı bitirmiştir.
400 yıl yaşayan Firavun ilah olamadı ya ve hiçbir yaratılan da diri (HAY) kalamıyor.
Hz Ebubekir misali yazımızın toplumumuzun uyanmasına vesile olması temennisi ile Allah’a emanet olunuz.