“Gökyüzünün Sessiz Feryadı”

“Gökyüzünün Sessiz Feryadı”
Yayınlama: 15.11.2025
A+
A-

Ahmet Koçak – Bursa Vatan Medya Köşe Yazısı

Gökyüzü bazen yalnızca maviliğiyle değil, acısıyla da çöker insanın üzerine…
Geçtiğimiz hafta o gökyüzü karardı; yirmi vatan evladını bir kargo uçağı, bir evladımızı ise yangın uçağı aldı bizden. Sabah, bir anda sessizliğe büründü. Yirmi bir canın sustuğu, umutların gökyüzüne düğümlendiği o an, yürekleri dağladı.

Ben de uçtum defalarca… Zorunluluktan.
Her uçuşta, korkum biraz daha artarak indiğim çok oldu. Zannedersiniz ki alışılır gökyüzüne. Hayır, alışılmıyor.
Şimdi eğer zorunlu değilse, alternatif yolları tercih ediyorum.
Ama ya onlar?
Onlar belki de zorunluluktan havacılığı meslek seçmişlerdi. Belki bir hayaldi onlar için maviyle yaşamak.
Ama düşen o demir kanatların altında sadece metal değil, hayaller de paramparça oldu.

Düşen uçaklardaki insanlara hep çok acıdım.
O son saniyeyi…
O karanlık anı…
O çaresizliği…
Rüyalarıma girdi çoğu zaman.
Hayalimde defalarca yaşadım.

Biz yerdekiler, gökyüzünde yarım kalan duaların tanığıyız şimdi.
Ve belki en çok da unutmayarak, unutturmayarak yaşatacağız o yirmi bir yüreği…

YİRMİ BİR YÜREK GÖKYÜZÜNDE KALDI
Gökyüzü bazen yalnızca maviliğiyle değil, acısıyla da çöker insanın üzerine…
Geçtiğimiz hafta o gökyüzü, yirmi vatan evladını bağrına bastı. Bir kargo uçağının düşmesiyle yirmi yüreğin, bir yangın uçağının düşmesiyle bir yüreğin susmasıyla karardı sabah.
Zorunluluktan çok kez uçak yolculuğu yaptım. Yaptıkça uçak korkum azalacağına çoğaldı. Şimdi -zorunluluk yoksa- başka seçenekleri değerlendiriyorum. Onlar kim bilir belki zorunluluktan havacılığı meslek olarak seçmişlerdi. Düşen uçaklardaki insanlara çok acıdım. Yaşadıkları rüyalarıma girdi. Hayalimde defalarca yaşadım.
Uçakların neden düştükleri açıklanmadı. Nedeninin anlaşılması haftalar, aylar alacağı söyleniyor. Uçaklar neden düştü, kimlerin kusuru var; uzmanların incelemesiyle ortaya çıkacak. Hazırlanacak raporlar o canları geri getirmeyecek elbet ama bundan sonrası için önlemlerin sıkılaştırılmasına yarayacak. Umarım yarayacak…
Onlar sıradan yolcular değildi. Her biri bir ana kuzusu, bir çocuk tebessümü, bir yârin bekleyişiydi. Ülkenin dört bir yanından görev emriyle yola çıkmışlardı; ama o emir, kaderin en sessiz noktasında son buldu. Şimdi geriye, yas tutan aileler, acısını yüreklerinde taşıyan bir ulus, fotoğraflarda donup kalmış gülüşleri kaldı.
Askerlik bir meslek değil, bir adanmışlıktır. “Gerekirse canımı veririm” demektir. Ama hiçbir yürek, “bu kadar erken gideceğim” demez. Daha çok görevler yapacaklardı. Bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceklerdi. Olmadı. O yüzden bu kayıp, yalnızca ailelerin değil, bir milletin kalbine kazınmış bir acıdır.
Bugün gökyüzü ağlıyor. Rüzgâr, bayrak direklerinde biraz daha hüzünlü esiyor. Ve biz, bu ülkenin her köşesinde aynı sessiz cümleyi kuruyoruz:
“Mekânınız cennet olsun, kahramanlar…”

Belki birileri için sadece bir haber başlığı, birkaç saniyelik görüntüydü bu…
Ama analar için, babalar için, eşler için bitmeyen bir geceye dönüşen bir kayıptı.
Yirmi bir iyi yetişmiş insanımız gitti…
Ama onların emaneti, bu vatanın her taşında, her rüzgârında yaşamaya devam edecek.
İnsan acı çekerken içinden yazmak gelmez. O nedenle kısa oldu yazım.
Ruhları şad, yolları ışık, gökyüzü yurtları olsun…
ahmet.kocak16@hotmail.com

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.