İstanbul’daki nihai oturumuyla kararını açıklayan Gazze Mahkemesi, Gazze Şeridi’nde işlenen suçlarla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“İsrail, kökleri Siyonizm’in üstünlükçü ideolojisine dayanan, geniş bir apartheid rejimi içinde, Gazze halkına karşı soykırım uygulamaktadır.”
Mahkeme kararında ayrıca, şu hususlara dikkat çekildi:
– Açlığın silah haline getirilmesi, tıbbi bakımın sistematik olarak reddi ve zorla yerinden edilme gibi uygulamaların toplu cezalandırma ve soykırım araçları olduğu belirtildi.
– Batılı hükümetlerin, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin, İsrail’e sağladığı diplomatik koruma, silah ve istihbarat yardımı yoluyla bu sürece suç ortaklığı düzeyinde katıldığı tespit edildi.
– Kararda, “hukuk güç karşısında susturulduğunda, vicdan nihai merci haline gelir” denerek, sivil toplumun bu konuda etkin rol alması gerektiği vurgulandı.
Kararın Önemi ve Etkileri
Bu karar, hukuken bağlayıcı bir mahkeme hükmü olmasa da uluslararası hak ihlalleri ve insanlık suçları bağlamında önemli bir sivil toplum belgesi niteliği taşıyor. Karar, şu açılardan dikkat çekici:
– Gazze’deki duruma dair “soykırım” ve “apartheid rejimi” gibi ağır terimlerin açık şekilde kullanılması, uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kez daha bu bölge üzerine çekti.
– Karar metninde yer alan öneriler arasında yer alıyor: İsrail’e uygulanan yaptırımlar, uluslararası kuruluşlardan men edilmesi, BM’nin ilgili mekanizmalarının harekete geçirilmesi ve Filistin halkının kendi kaderini belirleme hakkının tanınması.
– Ancak kararın uygulanabilirliği, uluslararası siyasetin ve güç dengelerinin nasıl şekilleneceğine göre belirlenecek. Hizmet etkisi, devlet politikaları, BM mekanizmaları ve hukuk sistemi ile sınırlı kalabilir.
Türkiye’ye Yansımaları
Türkiye gibi aktörler için bu tür kararlar diplomatik ve siyasal açıdan yeni bir gündem unsuru oluşturabilir. Karar, Türkiye’nin Filistin politikalarını, bölgesel iş birliklerini ve dış diplomasi stratejilerini etkileyebilir. Türkiye toplumunda oluşabilecek etki ve kamuoyu tepkileri de göz önünde tutulmalı.
Sonuç olarak, Gazze Mahkemesi’nin kararı, Gazze’de yaşananların sadece askeri bir çatışma boyutu olmadığını; sistematik, yapısal ve ideolojik bir hak ihlali süreci olduğunu öne sürüyor. Bu sonuç, uluslararası hukuk, insan hakları ve siyaset alanında yeni soruları gündeme taşıyor.