Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;
BİR SENE ÖNCE YAZIP PAYLAŞMIŞTIM.
“BEN ALEVİ DEĞİLİM AMA HER ALANDA EŞİT YURTTAŞLIK HAKLARINI YÜREKTEN SAVUNUYORUM”
GEREKSİZ SUÇLAMALARA, LİNÇ MANTIĞIYLA HAKSIZ SALDIRILARADA YANIT OLSUN DİYE BİR KEZ DAHA PAYLAŞIYORUM
EŞİT YURTTAŞLIK BİR İNSAN HAKKIDIR.
Bugün ülkemizde Kürtlerin olduğu gibi Alevilerinde en temel sorunu eşit yurttaşlık hakkıdır!..
Tek Adam’ın saray rejiminde ve despotizminde kuralsızlıklar, keyfiyet ve maksatlı yok saymalar, rakiplerini tutsak etmeler rutin olarak haksızlık ve hukuksuzluklara yol olmuştur.
Halkta karşılığı kalmayan Tek Adam, ülkeyi resmen bir ceza evine çevirdi ve tüm rakiplerini yok etmek için biat etmeyenlere yargı sopasıyla faşizm uyguluyor.
Bu günkü Tek Adam rejimi, Cem evlerini ısrarla ve maksatlı olarak “kültür evi” olarak tanımlayıp topluma böyle zorla dayatıp ibadethane statüsünü reddediyorlar.
Daha açıkçası Alevi örgütlerini asimile etmek ve bölmek için yakışıksız uygulamalara tevessül ediyorlar.
Tek Adam cuntasının maksatlı olarak Alevilere uyguladıkları hadsizlikleri, hukuksuzlukları CHP ve örgüte mal etmek haksızlıktır.
Bireysel olarak yapılan hatalar ve uygunsuz tavırları CHP’nin sol/sosyal/demokrat üyelerine yapmak benzer hatayı yapmakla eşdeğer olur.
Sorunun sebebi Tek Adam faşizminde aranmalıdır:
Ülkede Tek Adam ve yancısının yarattıkları ekonomik ve sosyal kriz, yolsuzluk, yağma ve yandaş kayırmalar halkımızı açlığa ülkemizi iflasa sürüklemiştir.
Tek Adam, tüm gücüne ve kural tanımazlığına karşın artık ülkeyi yönetemez bir konuma girmiştir.
Bu nedenle demokrasiyi katletmiş, anayasaya uymadan kimlikler ve düşmanlıklar üzerinden hareket etmektedir.
Bu rejimde ülkemizi evrensel hukuk normları, demokrasi ve insan hakları yönünden geriletirken, otoriter eğilimleri güçlendirmekte ve halkımıza eziyet ve zulüm uygulamaktadır.
Özellikle aydın, bilim adamı ve gerçek gazeteciler ve halkın güvendiği belediye başkanları tutuklanmaktadır.
Siyasi rakiplerini tutukladıklarından bu yana gerçek yurtseverler ve birçok değerli insan gezi uydurmasıyla hala demir parmaklıklar arasında tutsaklardır.
Ülkemizde yaşayan tüm halklara barış, demokrasi ve birlikte kardeşçe yaşamayı sunan Selahattin Demirtaş inat ve maksatlı olarak 9 yıldır siyasi tutsak konumunda özgürlüklerinden yoksun konumda tutukludur.
Yine Hatay halkının seçip TBMM’e yolladığı Can Atalay’da inatla tutsak konumundadır.
Bu gericiliğin ve baskıların sonucunda toplumda ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bölücü siyaset, insanlarımızı, hukuktan özgürlüklerden ve demokrasiden uzaklaştırmaktadır.
Bu anlayışla özellikle Aleviler üzerinde yeni oyunlar kurulmaktadır.
Tek Adam, her şeye karışırken Suriye’de Kravatlı Katilin yönetiminde Alevilere yapılan katliamlara sessiz kalmaktadır.
Ne yaparlarsa yapsalar da bu gerici bağnazlık ve haksızlıklar o kadar kolay olmayacaktır…
Çünkü Alevi felsefesini yok edemeyeceklerdir.
Bu arada zapturapt altına almak istedikleri Alevi inanç ve felsefesine göre her şeyden önce “Eline, Diline Beline” sahip olma öğretisi çok değerli ve kıymetlidir.
Ayrıca Aleviler, barışı önceleyen, ayrımcılığa karşı tavır alan, birlikte özgürce ve kendi kimlikleri ile yan-yana yaşamayı önemsemektedirler.
Ülkedeki her türlü soyguna, talana, haksızlıklara ve emek sömürüsüne karşı olan bir anlayışı savunmaktalar.
Aleviler, ırkçı ve ayrımcı politikalara karşı, eşitliğinin tam sağlandığı ve liyakatin esas alındığı bir yaşam tarzını öncelemektedirler.
Aksini düşünmek gerçekçi değildir.
Ülkemizde şaibeli bir seçim sonucu uygulanan ve bir ucube sistem olan Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Alevilerin temel hakkı olan eşit yurttaşlık hakkını görmezden gelip Cem evlerini ibadethane olduğu gerçeğini inatla kabul etmiyor!!!!
Aleviliği folklorik ve turistik bir topluluk gibi görüp topluma böyle lanse etmeye çalışıyor.
Tek Adam, bu inat ve ısrarı ile kendine bağlı hatta biat etmiş bir Alevi topluluğu yaratmaya çalışmaktadır.
Babasının malı gibi her alanda kullandığı kamu kaynaklarıyla Alevi inanç önderlerine maaş bağlamak istemesi aslında onları aşağılayıcı bir tavırdır.
Amaç iyi niyetli ve sorunu çözmek olsa, laiklik ilkesi doğrultusunda asıl muhatapları olan Alevi dedeleri ve kurumları ile çözüm ararlar.
Her şeyden önce Aleviler için Cem evlerinin, Cami, Kilise, Sinagog ve Havra gibi ibadethane olarak kabul edilmesi olmazsa olmazlarıdır.
Ayrıca Aleviler, TBMM’de oy çokluğu ile kabul edilen ve adına ısrarla “dezenformasyon yasası” denen, bana göre baskı, sansür, hatta kulluk yasası olan bu dayatmalara karşıda tavırlılardır.
Tüm baskı ve tertiplere karşın; Aleviliğin kendine özgü bir inanç olma hakkının vazgeçilmez kırmızı çizgileri olduğunun her koşulda altını çizmektedirler.
Kendilerinin inancı olan Aleviliği tanımlamalarını evrensel bir hak olarak sadece bu inancın sahibi olan Alevilere ait olduğunu her koşulda ifade etmektedirler.
Tek Adamın keyfiyetine veya siyasi iktidarlara, siyasi kurumlara asla tanımlama hakkını vermeyeceklerini istismara izin vermeyen Aleviler haykırmaktadırlar.
Özellikle Aleviler, kadına verdikleri önemle “Eşim Değil Eşitim…” diyerek laik Türkiye’nin temel taşı konumundalardır.
Bu nedenle soruyor ve diyorum ki Alevilik felsefesini savunmak için anadan babadan Alevi olmaya gerek var mı?
TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ele alınan torba yasada Alevileri de ilgilendiren başlıkların bulunması üzerine Milletvekili Garo Paylan’dan itiraz geldi.
“Bu mesele bu komisyonda bir madde olarak görüşülemez…” diyen Garo Paylan’a AKP sıralarından “Sen Müslüman değilsin, Alevilerden sana ne” çıkışı yapıldı.
Nedense Tek Adamın ve partisindekilerin açıklamalarına göre gerçekleri savunmak ya izne yâda ırksal ve inançsal farklılıklara bağlıydı.
Çok yanlış hatta ilkel bir tavır ama artık AKP’de tuz koktu hamur maya tutmuyor!!!!
Oysa sadece insan olmak, vicdanlı ve ahlaklı olmak, demokrasiye inanmış olmak her türlü haksızlığı savunmak için yeterlidir.
Bu nedenle Selahattin Demirtaş’a haksız yere senelerdir siyasi tutsak konumuna getirip hala etkili olduğunu görünce de Tek Adam, “Sen Kürt değilsin” diyebiliyor.
Yine aynı şekilde HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’a da aynı ithamı tekrarlayıp “Sende Kürt değilsin sizlere ne oluyor?” diyebiliyor
On yıllardır yazar dururum:
Gerçekleri savunmak için namuslu ve yürekli olmak yeter.
Ayrıca tarikat ve cemaatlerin sosyal yaşama yaptıkları baskı ve küçük kızları seks objesi ve eş olarak gören, küçük erkek çocuklarına rezilce “bademleme” diyerek iğrenç taciz ve tecavüzlere sesiz kalan anlayışı din diye sunanlara bir uyarım var:
Referandum yapmak istiyorsanız halka sorun bakalım adına din dediğiniz ve kadınları yok sayan bir anlayışı mı tercih ederler, yoksa kadına “EŞİTİM” diyen anlayışına mı itibar ederler?
Bunun için bırakın insanların inancını kodlamayı.
İstismar ederek insanların zaaflarından yaralanmayı da bırakın…
Artık yönetemediğiniz ülkemizi seçime götürün ve halklar karar versin…
Herkes boyunun ölçüsünü alsın…
Alevi Dostlara, Yoldaşlara ve Canlara selam olsun asla yalnız yürümeyecekler.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.