“En Kötü Günlerimiz Böyle Olsun” Demek İçin…

“En Kötü Günlerimiz Böyle Olsun” Demek İçin…
Yayınlama: 10.12.2025
A+
A-

Zeki Baştürk – Vatan Medya Grubu / Köşe Yazısı

Bir zamanlar sofralarda, çay ocaklarında, dost meclislerinde kadehler “En kötü günlerimiz böyle olsun” diyerek tokuşturulurdu. O cümle yalnızca bir temenni değil, toplumun ortak geleceğe duyduğu güvenin ifadesiydi. Herkes bilirdi ki, zor zamanlar geçicidir, yarınlar bugünden daha iyi olacaktır.

Ama artık o sözü hatırlamak bile içimizi acıtıyor. Çünkü bir zamanlar “kötü” diye nitelendirdiğimiz günler, bugünün cehennemine kıyasla neredeyse bayram havasındaydı. Kuyrukların yerini hayat pahalılığı, yokluğun yerini çaresizlik aldı. Liyakatin, adaletin, hakkaniyetin yerini yandaşlık, kayırmacılık ve suskunluk aldı.

Orta sınıfın eridiği, emeklinin açlık sınırında yaşadığı, gencin bavulunu hazır tuttuğu bir ülkede artık dilek değil, sadece derin bir sitem kalır geriye.

Siyaset, çözüm üretmek yerine kutuplaştırmayı seçtikçe… Demokrasi özlenen bir hatıraya dönüştükçe… Umut, geçmişin loş ışığında aranır oldu. Oysa bir milletin gücü, kaderine razı olmakta değil; değişimi isteme cesaretinde yatar.

Bugün “O günleri bile arıyoruz” diyorsak, bu sadece nostalji değil, bugünün boğucu gerçekliğine karşı yükselen bir itirazdır.
Artık o cümleyi yeniden kurmanın zamanıdır, ama bu kez anlamını değiştirmek için:

“En kötü günlerimiz böyle olsun” diyebilmek için;
Daha adil,
Daha eşit,
Daha özgür,
Daha demokratik bir ülkeyi hep birlikte kurmak zorundayız.

— Zeki Baştürk
Bursa Vatan Medya Grubu
Köşe Yazarı

“EN KÖTÜ GÜNLERİMİZ BÖYLE OLSUN ”

Bir zamanlar, sofralarımızda, mahalle aralarındaki çay ocaklarında, aile buluşmalarında sıkça söylerdik: Kadehlerimizi bunun icin tokustururduk.

“En kötü günlerimiz böyle olsun.”

O tümce,  salt bir dilek  değildi. Toplumun geleceğe duyduğu güvenin, ülkenin yarınlarına ilişkin ortak umudun anlatımıydi. İnsanlar, yönetenlere kızsa da devlete güvenir; geçim sıkıntısı çekse de yarının bugünden daha kötü olmayacağına inanırdı.

Bugün o sözü anımsamak bile acı veriyor. Çünkü eskiden “kötü” dediğimiz günler, bugünün ölçüsünde neredeyse birer bayramdı. Kuyrukların yerini hayat pahalılığı aldı; adaletsizliğin, liyakatsizliğin, kayırmacılığın gölgesi her alana düştü. Bir ülkenin orta sınıfı erimise, emeklisi yoksulluk sınırının altında yaşıyorsa,  gençleri bavulunu hazır tutuyor, umudunu dış ülkelerde arıyorsa; artık toplumun ortak  dileği değil,  ancak sitemi olur.

Siyaset, halk için çözüm üretmek yerine kutuplaşmayı körükledikçe; demokrasi, bir yönetim biçimi değil bir özlem hâline geldikçe; yoksulluk sadece ekonomik değil, aynı zamanda moral bir çöküşe dönüştükçe Insan, ister istemez geçmişin gölgesine sığınmak istiyor. Çünkü bugünün karanlığında, dünün loş ışığı bile bize güneş gibi görünüyor.

Bir toplumun en büyük gücü, kaderine razı olması değil, değişimi isteme cesaretidir.
Bugün “O günleri bile arıyoruz” diyorsak, bu yalnızca geçmişe özlem değil, aynı zamanda bugünün siyasal ve toplumsal tablosuna duyulan haklı bir itirazdır.

Belki de yeniden söylemenin vakti geliyor o tümceyi ama başka bir anlam yükleyerek:
“En kötü günlerimiz böyle olsun” demek için, daha adil, daha eşitlikçi, daha demokratik bir ülke kurmak zorundayız.

Çünkü toplumların kaderini belirleyen şey, geçmişlerine duydukları özlem değil; gelecek için kurdukları iradedir.

ZEKI BAŞTÜRK

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.