EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA: İŞÇİNİN SABRI SINIRDA!

EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA: İŞÇİNİN SABRI SINIRDA!
Yayınlama: 10.08.2025
A+
A-

Sendikacı Veli Baysülen çok sert bir makaleyi kaleme aldı. Baysülen;

Türkiye işçi sınıfı, yıllardır süren insanca yaşam mücadelesinde yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem, yalnızca ekonomik taleplerin değil, siyasal ve ideolojik cephelerin de çarpışma alanıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışan 23 bin emekçi, DİSK/Genel-İş önderliğinde, “Eşit işe eşit ücret” talebiyle yasal haklarını kullanarak greve gitmiş; ancak CHP’li Belediye Başkanı Cemil Tugay ve bazı parti mensuplarının açıklamaları, açıkça işçilere karşı bir karalama kampanyasına dönüşmüştür. 23 yıllık AKP iktidarına karşı omuz omuza mücadele eden sendikalara “AKP ile iş birliği” suçlamaları yöneltmek, iktidar karşıtlığını emek karşıtlığına savurmaktır.


KAMU İŞÇİLERİNE REVA GÖRÜLEN TEKLİF: AÇLIK ÜCRETİ!

Yaklaşık 600 bin kamu işçisi, 6 aydır süren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde hükümetin kasıtlı oyalama taktikleriyle karşı karşıya bırakılmıştır. İşçilerin bir kısmı Temmuz 2024’ten, diğer kısmı Eylül 2024’ten beri maaş artışı almadan çalışmaktadır. Yüksek enflasyon altında bir yıl boyunca aynı ücretle çalışmak açlıkla eşdeğerdir.

Hükümet adına masada oturan TÜHİS, nihayet Haziran ortasında lütfedip teklif sunmuş ve 2025 için %16 + %8, 2026 için %7 + %5 artış önermiştir. Bu, TÜİK’in düşük enflasyon rakamlarına göre bile %35 kaybı olan işçiyle alay etmektir.


SENDİKALARDAN SESSİZ ONAY!

Türk-İş ve Hak-İş’in başlangıçta talep ettiği taban ücretin 1800 TL’ye çıkarılması ve %50 + %25 zam talebi, hükümetin teklifinin çok üzerindeydi. Ancak konfederasyonlar, bu oyalama sürecini işçiyi sürece katmadan, sessizce masada bitirme hesabıyla kabul etmiştir. Bu tavır, hükümete işçiyi yok sayma cesareti vermiştir.


DEV SAĞLIK-İŞ’E BİLİNÇLİ BARAJ KUMPASI

DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık-İş, geçen yıl bilinçli bir şekilde %1 barajının altına düşürülerek kamu TİS masasında yer alması engellenmiştir. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun ÇSGB önünde yaptığı açıklama, bunun tesadüf değil, mücadeleyi yükseltecek sendikayı devre dışı bırakma planı olduğunu ortaya koymuştur.


TEK ADAM REJİMİNDE GREV FİİLEN YASAK!

AKP iktidarının 23 yılı boyunca grevler ya Bakanlar Kurulu kararıyla ya da 2018’den sonra tek imzayla yasaklanmıştır. Bugün hükümet, “nasıl olsa grev yaptırmam” özgüveniyle hareket etmekte, TÜHİS’i yalnızca usulen masaya oturtmaktadır.


 Sonuç açıktır: Hükümet IMF ve Dünya Bankası gözetiminde kemer sıkma politikalarını tavizsiz uygulamakta, sendika bürokrasisi ise işçiyi masanın dışında bırakmaktadır. Bu savrulma, hem sendikal hareketin hem de kendisine “sosyal demokrat” diyen siyasi anlayışın en sert şekilde sorgulanmasını gerektiriyor.

İşte o yazının tamamı…

EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR SIÇRAMAYA İHTİYAÇ VAR! (1)

22 Haziran 2025 tarihinde yayınlanan “EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR!” başlıklı yazımın bir paragrafında, Türkiye işçi sınıfının uzun süredir insanca yaşam mücadelesi verdiğini, son zamanlarda yaşanan gelişmelerin bu mücadelenin artık sadece ekonomik değil; siyasal ve ideolojik sınavların da ortasında şekilleneceğini gösterdiğini belirtmiştim. 22 Haziran tarihli bu yazıyı özellikle DİSK/Genel-İş Sendikası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışan 23 bin üyesi adına sürdürdüğü toplu sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçşanması üzerine, 29 Mayıs 2025 tarihinde başlattığı yasal greve karşı, belediye başkanının yönlendirmesiyle, başlatılan karalama kampanyasına dayandırmıştım.

Maalesef toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecinde masada anlaşmaya yanaşmayan ve işçilerin “Eşit işe eşit ücret” gibi meşru taleplerini reddederek işçileri greve çıkmaya zorlayan CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile bazı parti mensuplarının greve karşı tutumları ve yaptıkları açıklamalar, kısa sürede DİSK ve Genel-İş ile greve çıkan işçilere yönelik karalama kampanyasına dönüşmüştü. Kuşkusuz bu greve giden süreç, belediye başkanı ile belediye bürokrasisinin tutumu, karşı çıkış gerekçeleri ve başvurdukları yöntemler önümüzdeki süreçte gerek sendikal hareket içinde gerekse siyasette enine boyuna tartışılacaktır. Zira 23 yıldır AKP iktidarına karşı verilen emek ve demokrasi mücadelesinin ön saflarında yer alan örgütlerin başında gelen DİSK ve Genel-İş’e birçok alan mücadelesinde omuz omuza oldukları, CHP’li bir belediye ile partinin tabanından, “AKP ile iş birliği yapıyorlar” suçlaması yöneltilmesi, iktidar karşıtlığının emek karşıtlığına savrulmaya yol açtığını gösteriyor. Kuşku yok ki bu savrulma, kendisine “Sosyal demokratım” diyen bir partinin kendisini süzgeçten geçirmesini gerektiriyor. Bu nedenle, partinin hatırı sayılır bir kitlesinin anayasal haklarını kullanan işçilere ve onların sendikalarına karşı tutumları, yalnızca İzmir’de değil Türkiye genelinde emek hareketinin CHP’ye olan bakışını gözden geçirmesine yol açacak boyuttadır. Özellikle yerel seçimlerde belediye işçisinin omuzunda yükselen CHP’lilerin greve çıkan işçilere karşı tavırları, partinin ciddi iç tartışma yapması gerektiğini gösteriyor.

Yukarıda bahsi geçen yazımda, bu yaz, sadece hava değil emek mücadelesiyle sokaklar da ısınabilir demiştim. Zira bir yandan kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçi adına, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ ile hükümet arasında 6 aya yakın süredir devam eden TİS görüşmeleri uyuşmazlık aşamasında iken diğer yandan ise Ağustos ayında kamu çalışanları (memurlar), onların emekileri ile dul ve yetimleri adına yapılacak toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin seyri, emekçileri harekete geçirmeye adaydı. Bende bu olasılığı gözününde bulundurmuş ve bu yaz sokakların ekstra ısınacağı düşüncesiyle belirtilen yazıyı kaleme almıştım.

Yazıyı kaleme aldığım tarihte, yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan kamu işçileri TİS görüşmeleri yaklaşık 6 aydır sessiz sedasız devam ediyordu. Halbuki görüşmeleri sessiz sedasız devam eden TİS’den yararlanacak işçilerin bir kısmı Temmuz 2024’ten diğer kısmı ise Eylül 2024’ten beri herhangi bir maaş artışı almadan çalışıyorlardı. Zira 600 bin işçinin 350 bini 1 Ocak’ta 250 bini ise 1 Mart’ta zamlı maaş almaları gerekirken TİS imzalanmadığı için yaklaşık bir yıldır zam almadan çalışıyorlardı. Oysa Türkiye gibi, yükek seyreden enflasyonun ücretleri hızla erittiği bir ülkede bir yıldır aynı maaşla çalışmak, aç kalmakla eş anlamlıydı.

Tüm bunlara rağmen hükümet tarafının, 6 aya yakın süre devam eden görüşmelerde sendikalara ücret zamlarıyla ilgili herhangi bir teklifte bulunmaması tam bir oyalama ve uyutma taktiğiydi. Ne yazık ki, işçiler adına masada oturan sendikalar ile bağlı oldukları konfederasyonlar da bu uyutma taktiğini kabullenerek sözleşmeyi fazla dillendirmeden masada bitireceklerini hesaplamış ve işçiyi olayın dışında tutmayı yeğlemişlerdi. Daha açık bir ifade ile sendikalara göre, işçiler özne olmayacak ve TİS masası sendikalar için sorunsuz geçecekti.

Nitekim, sendika ve konfederasyonların bu sessiz geçiştirme taktiğinden cesaret alan hükümet tarafı, yaklaşık 6 ay süren görüşmelerde Haziran ayı ortalarında, kendisini temsilen masada oturan kamu işveren sendikası TÜHİS aracılığıyla nihayet işçi tarafına teklif sunma lütfunda bulunmuştu. TÜHİS’in hükümet adına verdiği teklife göre işçilerin ücretleri; 2025 yılı birinci 6 ay için %16, ikinci 6 ay için %8, 2026 yılı birinci 6 ay için %7, ikinci 6 ay için %5 arttırılacaktı. Bunun adı bir yıldır artış almayan ve TÜİK’in açıkladığı düşük enflasyon oranına göre bile %35 kayıpta olan işçiyle dalga geçmekti.

Halbuki işçiler adına, kamu çerçeve protokolü (KÇP) imzalama yetkisiyle masaya oturan Türk-İş ile Hak-İş görüşmelere başlarken, enflasyon ve vergilerin erittiği işçi ücretlerinin erimesini telafi edecek teklif sunmuşlardı. Konfederasyonlar tarafından hükümete sunulan ortak TİS teklifinde günlük brüt çıplak ücretlerin önce 1800 TL’ye çekilmesi ve ardından 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle bu ücretlere %50, Temmuz 2025’te ise %25 zam yapılması talep edilmişti. Teklife göre iki konfederasyonun talep ettiği artış, mevcut durumda 1400-1500 lira seviyesinde olan çıplak taban ücretin 1800 liraya çıkarılması ve %50 artış yapılması talebi ilk 6 ay için %80, ikinci 6 ay için talep edilen %25’le birlikte yıllık %125’e tekabül ediyordu. Maalesef buna karşılık hükümet, birinci 6 ay için %16, yıllık ise %25 teklif etti. Bu teklifle hükümet, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ekibinin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası (DB) gözetiminde uyguladığı kemer sıkma politikasına bağlılığını teyit ediyordu. Sorun hükümetin tavrında değil, sorun yaklaşık 6 aydır süren görüşmelerde iktidarın oyalamasına karşı sessiz kalan işçi konfederasyonlarındaydı.

Kuşkusuz yüzbinlerce işçi adına aylardır devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde hükümetin, aylar sonra işçiler ile onlar adına görüşme masasında oturan sendikaları yok sayma cesareti göstermesinin nedeni, konfederasyonların işçiyi toplu iş sözleşmesi sürecine dahil etmeden, mümkünse ondan habersiz bitirme taktiği gütmeleriydi. Bu cesaretle hükümet, Türk-İş ile Hak-İş’in ortak tekliflerindeki taleplerin çok çok altında bir karşı teklifi masaya koyuyordu.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun belirlediği prosedür gereğince, yetkili sendikalarca grev kararlarının alınıp işyerlerinde ilan edilmesi aşamasına gelinmişken, işçilerin beklentilerinin çok altında teklif verilmesine karşı, Türk-İş 24 Haziran 17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştireceği değişik eylem biçimlerine dair bir eylem takvimi açıklasa da deyim yerindeyse tren kaçmıştı. Nitekim eylemler çok cılız geçti ve fazla ses getirmedi.

Evet, konfederasyonların talebi ile hükümet adına TÜHİS tarafından masaya getirilen karşı teklif arasında uçurum vardı. Elbette  burada asıl muhatap TÜHİS değil. Zira TÜHİS kendisine verilen siyasi emre uygun bir teklif veriyordu. Kısacası asıl muhatabı şaşırmamak önemli. Oysa hükümet,  “TÜHİS’i muhatap göstererek hedef şaşırtıyor ve kemer sıkma politikasını gözden kaçırıyordu.

Bu arada sağlık işkolunda faaliyette bulunan ve geçen yıl yetkisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca bazı üyelerinin üyeliklerinin düşürülmesi sonucu gasp edilmiş olan DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası  (DEV.SAĞLIK-İŞ), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) önünde yaptığı basın açıklamasıyla hükümetin kabul edilemez teklifini protesto etti.

Yurdun birçok yerinden sendika işyeri temsilcilerinin katıldığı basın açıklamasını yapan, aynı zamanda Dev Sağlık-İş Genel Başkanı olan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Dev.Sağlık-İş Sendikası’nın geçen yıl Temmuz ayında, ÇSGB tarafından yayınlanan işkolu istatistiklerinde bilinçli bir şekilde %0,99 üye oranıyla %1 olan işkolu barajının altında bırakıldığını, bu nedenle DİSK’in Kamu Çerçeve protokolü masasında yer alamadığını açıkladı.

Evet, hükümet ekonomi programını tavizsiz uygulamak istediği için teklif vermemiş ve sendikaları aylardır oyalamıştı. Sendikalar da bu durumu kabullenmiş ve nasıl olsa bir şekilde masa da bitiririz düşüncesiyle TİS görüşmelerini sessizce geçiştirimeyi yeğlemişlerdi. O zaman, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun Bakanlık önündeki açıklamasında belirttiği gibi, Dev.Sağlık-İş Sendikası’nın baraj altında bırakılması bilinçli bir tercihin sonucuydu. Zira sendika yetkili olsa, DİSK kamu çerçeve protokolü için masada olur ve mücadeleyi yükseltirdi.

Tüm bunlar, hükümetin kemer sıkma denen sıkı para politikasını deldirmemek için nüfusun emekçi büyük çoğunluğunu açlığa mahkum etmekte sakınca görmediğini gösteriyor. Zira 23 yıllık AKP iktidarında, ülkede fiilen grev yasağı var. Önceki yıllarda, grevler bakanlar kurulu kararıyla erteleme adı altında yasaklanırken, tek adam yönetimine geçilen 2018 yılından bu yana ise tek imza ile grevler yasaklanıyor. Buna güvenen iktidar, sendikaların teklifi kabul etmemeleri halinde sözleşmeyi istediği gibi sonuçlandıracağından emindi. Aslında hükümet TÜHİS’i kendi adına TİS masasına usulen oturtmuş ve aylar sonra lütfedip karşı teklif vermişti.

Sendikal hareketin içine düşürüldüğü çıkmazı gözler önüne seren bu TİS süreci ile başlamış olan kamu çalışanları TİS görüşmelerini ele almaya bir sonraki bölümde devam edeceğim. Bir sonraki bölümde buluşuncaya kadar sağlıkla kalın.

Veli Beysülen

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.