Moderatör köşe yazarı Ela Çokgören, bugün Samsun’da kritik bir ziyaret gerçekleştirdi. İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi ile yapılan görüşmede, Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olan uyuşturucu madde kullanımı ve bu alandaki mücadele masaya yatırıldı.
Sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda sahaya kulak veren bir vatandaş olarak bu buluşmanın hem çarpıcı hem de sarsıcı başlıklarla dolu olduğunu söylemek gerekiyor.
Narkotik Şube yetkililerinin aktardığına göre, uyuşturucu kullanımına başlama yaşı ne yazık ki son yıllarda ciddi biçimde düştü.
Bu yalnızca bireysel bir trajedi değil; toplumun geleceği için çalan çok ciddi bir alarmdır.
Kullanan gençlerin ifadeleri ve sahada edinilen gözlemlere göre uyuşturucuya yönelimin arkasında artık daha karmaşık ve yaygın nedenler var:
Merak duygusu
Arkadaş baskısı
Dijital dünyada maruz kalınan olumsuz içerikler
Aile içi ilgisizlik ve iletişimsizlik
Toplumsal kopuş ve yalnızlık hissi
Bu nedenlerin her biri, ayrı ayrı mücadele alanları doğuruyor.
Samsun özelinde, belirli uyuşturucu maddelerin sokakta daha yaygın hale geldiği gözleniyor. Emniyet birimleri, özellikle bu maddelere karşı operasyonlarını artırmış durumda. Ancak uzmanlara göre maddenin yayılım hızı, operasyonların önüne geçebiliyor.
Sahada görev yapan emniyet mensuplarının en çok zorlandığı konulardan biri, toplumsal sessizlik ve bilgisizlik.
Aileler, tehlike gelmeden uyanmıyor. Gençler ise neyle karşı karşıya olduklarının çoğu zaman farkında bile değil.
Oysa bu mücadelede en etkili güç, önleyici toplumsal bilinçtir.
Ela Çokgören’in bu görüşmede en çok merak ettiği başlıklardan biri de buydu:
“Bu şehirde, uyuşturucuyla mücadele eden sivil toplum kuruluşları nerede?”
Maalesef yapılan gözlem ve araştırmalar gösteriyor ki, Samsun’da bu alanda aktif olarak sahada çalışan STK’ların sayısı yok denecek kadar az.
Ne yazık ki, bu ağır mücadele yalnızca emniyetin, birkaç öğretmenin, bir avuç gönüllünün omuzuna yüklenmiş durumda.
“Bu mesele sadece birkaç kurumun değil; bu, toplumun tamamının ortak savaşıdır. Her mahallede, her okulda, her evde bu mücadeleye omuz verilmedikçe bu illeti durduramayız.
Ben bu mücadeleyi yalnızca bir gazeteci kimliğiyle değil, bir yurttaş, bir kadın, bir insan olarak sürdüreceğim.
Artık uyanmak, birleşmek ve harekete geçmek zorundayız.
Sahada karşılaşmak, birlikte ses olmak ümidiyle…”
Samsun’da başlayan bu gözlem ve temaslar, Türkiye’nin dört bir yanına sesleniyor:
Uyuşturucu ile mücadele, yalnızca devletin değil; hepimizin sorumluluğudur.
Emniyet güçlerine destek veren, aileleri bilinçlendiren, gençlere alternatif sunan bir toplumsal seferberlik olmadan bu karanlıktan aydınlığa çıkış yok.