“Efe Olmak, Yürek İster”

“Efe Olmak, Yürek İster”
Yayınlama: 15.08.2025
A+
A-

Zeki BAŞTÜRK – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

Efe… Sadece bir unvan değil, bir yürek göstergesi. Dağlarda, ovalarda, köy meydanlarında adı duyulmuşsa, nedeni silahının parlaklığı değil, sözünün ağırlığıdır. Efe, mertliğin, adaletin ve cesaretin yürüyen hali demektir. Halkın derdini kendine dert edinmek, zalimin karşısında tek başına da olsa dimdik durmaktır.

Gerçek efe, haksızlığa karşı çıkar; yeri gelir kendi canını ortaya koyar ama bir garibanın lokmasına dokunmaz. Sözü birdir, özü birdir. Parayla satın alınmaz, korkuyla susturulmaz. Efelik, bir yiğitlik imzasıdır; altına korkakların imza atmaya hakkı yoktur.

Ne var ki zaman değiştikçe, sözcüklerin ve kavramların içi boşaldı. Efe olduğunu söyleyen ama efeliğin gereğini yapmayanlar türedi. Onlara halk “efe bozması” dedi. Yiğitlik, sadece belinde silah taşımakla, kahve köşesinde yüksekten konuşmakla olmaz. Dağa çıkmadan da mert olunur; ama mert olmadan efe olunmaz.

Efeliğin en ağır yükü, onun ahlaki sorumluluğudur. O yükü taşıyamayan, dağ gibi görünse de içten çürür. Tarih, gerçek efeleri unutmaz. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yüreklerini ortaya koyan Yörük Ali Efe, Çakırcalı Mehmet Efe, Kara Fatma, Nene Hatun ve niceleri… Unutulur mu hiç?

Topuğu kırık, zorluk karşısında direnmek yerine teslim olmayı seçen, topuklayarak kaçan sahte efeler ise unutulmakla kalmaz, adları utançla anılır.

Çünkü efelik, bir makam değil; onurun ta kendisidir.

EFE Mİ? EFE  BOZMASI MI?

Efe… Sadece bir unvan değil, bir yürek göstergesi.  Dağlarda, ovalarda, köy meydanlarında adı duyulmuşsa, nedeni silahının parlaklığı değil, sözünün ağırlığıdır. Efe, mertliğin, adaletin ve cesaretin yürüyen hali demektir. Halkın derdini kendine dert edinmek, zalimin karşısında tek başına da olsa dimdik durmaktır.

Gerçek efe, haksızlığa karşı çıkar; yeri gelir kendi canını ortaya koyar ama bir garibanın lokmasına dokunmaz. Sözü birdir, özü birdir. Parayla satın alınmaz, korkuyla susturulmaz. Efelik, bir yiğitlik imzasıdır; altına korkakların imza atmaya hakkı yoktur.

Ne var ki zaman değiştikçe, sözcüklerin, kavramların içi boşaldı. Efe olduğunu söyleyen ama efeliğin gereğini yapmayanlar türedi. Onlara halk “efe bozması” dedi. Yiğitlik, sadece belde silah taşımakla, kahve köşesinde yüksekten konuşmakla olmaz. Dağa çıkmadan da mert olunur; ama mert olmadan efe olunmaz.

Efeliğin en ağır yükü, onun ahlaki sorumluluğudur. O yükü taşıyamayan, dağ gibi görünse de içten çürür. Tarih, gerçek efeleri animsar. Ulusal Kurtuluş Savaşı ‘nda  yüreklerini ortaya koyan Yörük Ali Efe, Çakırcali Mehmet Efe, Kara Fatma, Nene Hatun  ve niceleri unutulur mu hiç?  Topuğu kırık, bir zorluk karşısında direnmek yerine  teslim olmayı tercih eden, topuklayarak kaçan sahte efeler unutulmakla kalmaz, adları utançla anılır.

Çünkü efelik, bir makam değil; onurun ta kendisidir.

Zeki BAŞTÜRK

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.