Bursa’da bugün dünyaya gözlerini açan her bebek, daha ilk nefesini almadan 100 bin liraya yakın borçla hayata adım atıyor. Çünkü Türkiye’nin toplam borcu 7 trilyon lirayı geçti. Nüfusa bölündüğünde her vatandaşın omzuna 85 bin ila 100 bin lira arasında borç yükü düşüyor.
Peki bu borç nasıl birikti? Kim yaptı bu devasa açığı?
Yıllardır yapılan hesapsız harcamalar, şeffaf olmayan kamu borçlanmaları, ihalesiz verilen dev projeler, halkın vergileriyle garanti altına alınan köprüler, otoyollar, şehir hastaneleri… Hepsi tek tek borç hanesine yazıldı.
Vatandaşın cebinden çıkan para, “geçiş garantili” köprülere, boş yatan şehir hastanelerine, şatafatlı makam odalarına ve milyonluk ihalelerle zenginleşen bir avuç kişiye aktarıldı.
Bugün tablo ağır:
Esnaf vergi ve e-haciz kıskacında nefes alamıyor.
Gençler umutlarını kaybedip yurt dışına göç ediyor.
Vatandaş ay sonunu getiremiyor, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
Ama diğer yanda, lüks makam araçlarında gezenler, devasa binalarda oturanlar, milyonluk ihalelerle servetine servet katanlar var.
Borç halkın sırtında, sefası birilerinin cebinde!
DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Tayfun Öztürk, tabloya sert tepki gösterdi:
“Bugün Bursa’da doğan bir bebek bile borçlu doğuyorsa, bu sistem çökmüştür. Bu borç halkın değil; halkın sırtından zenginleşenlerin borcudur. Hesap sorulmadan, bu düzen değişmeden Bursa’nın ve Türkiye’nin geleceği kurtulamaz.”
Öztürk, çözümü net cümlelerle sıraladı:
Borç, bu sistemden nemalananların sırtına yüklenmeli.
Şeffaflık, adalet ve akılcı ekonomi yönetimi hayata geçirilmeli.
Her çocuk borç değil, umut ve fırsat miras almalı.
Öztürk, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Bursa’nın evlatları borçla doğmamalı. Onlara bırakacağımız en büyük miras, özgür ve borçsuz bir gelecektir. DEVA varsa, çıkış vardır.”
