Bursa Vatan Medya Grubu Yazarı, Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Emir Aksoy’un kaleminden…
Bugün, 15 Mayıs 1919’un üzerinden tam 106 yıl geçti. O gün, İzmir’de emperyalist emellerin maşası olan Yunan ordusuna karşı atılan ilk kurşun, sadece bir merminin sesi değil; bir milletin uyanışı, bağımsızlık mücadelesinin ateşleyicisi, cesaretin ismi olarak tarihe geçti. O kurşunun sahibi ise bir gazeteci değil, bir aydın değil, sadece bir isim değil… O, Hasan Tahsin’di. Milletin evladı, vatanın kalemi, özgürlüğün kurşunu…
“Direnişin Manifestosu O Kurşundu!”
Hasan Tahsin, işgalin karşısında eğilmeyen iradenin adıydı. Elinde kalem, yüreğinde millet, göğsünde vatan sevgisi vardı. O sabah, işgalci Yunan askerleri İzmir’e adım attığında, kalemi bırakıp silaha sarıldı. Çünkü biliyordu:
“Bazı zamanlar gelir, susmak ihanettir. Yazmak yetmez. Vatan toprağını korumak için gerekirse ölmek gerekir.”
Ve o, öldü ama teslim olmadı.
Ve bir milleti uyandırdı.
O kurşunla başlayan mücadele, Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaret fişeği oldu.
“Emperyalizme Kurşun, İhanete Tokat”
Bugün, Hasan Tahsin’i yalnızca anmak değil, anlamak zorundayız. O, bir kurşunla hem emperyalizme karşı direnç gösterdi, hem de işgale sessiz kalanlara karşı haykırdı.
Onun attığı kurşun, sadece bir düşmana değil, teslimiyete, beyhude uzlaşıya, suskunluğa, mandacılığa da sıkılmıştı.
“Mücadele Ruhu Gençliğin Damarlarında”
Hasan Tahsin’in attığı o ilk kurşunun sesi bugün hâlâ gençliğin damarlarında dolaşıyor. Milli ruh, onur ve özgürlük tutkusu, işte o sabah o meydanda, o kurşunla yeniden doğdu.
Bugün hâlâ o ses, bize şunu fısıldıyor:
“Vatan için ölmek gerekiyorsa, susmak ihanettir.”
Mehmet Emir Aksoy: “Mücadele Bitmedi, Şimdi de Kalemle Direnme Vakti!”
Bursa Vatan Medya Grubu yazarı ve siyaset bilimci Mehmet Emir Aksoy, Hasan Tahsin’in şehadetinin 106. yılında yaptığı değerlendirmede, şu ifadelere yer verdi:
“Hasan Tahsin, bu topraklarda ‘gazeteciliğin onurunu’ sadece yazmakla değil, gerektiğinde canıyla koruyarak temsil etmiştir. Bugün onun mirasını yaşatmak, emperyalizme, baskıya, adaletsizliğe ve millet iradesini yok sayan her türlü anlayışa karşı aynı kararlılıkla mücadele etmeyi gerektirir. Kalemlerimiz özgürlük, yazılarımız bağımsızlık, duruşumuz cesaret olmalı.”
Hasan Tahsin’i, rahmetle, minnetle ve mücadele azmiyle anıyoruz.
O kurşun bir son değil, bağımsız Türkiye’nin ilk kelimesiydi.
Sönmeyen meşale, susturulamayan hakikat, diz çökmeyen bir milletin haykırışıydı.
Ve asla unutulmayacak.