Basın İlan Kurumu’nda (BİK) yaşanan yönetim değişikliğinin ardından gözler, kurumun eski yöneticilerinden Sabri Karakaya’ya çevrildi. Karakaya, yaptığı açıklamada hem sürece hem de kurumun son dönemdeki işleyişine dair çarpıcı eleştirilerde bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç’ın görev süresinin dolmasının ardından, kurumun yeni yönetimi merak konusu oldu. Gazetecilik camiasında adı sıkça anılmaya başlayan Sabri Karakaya, konuyla ilgili yaptığı açıklamada hem kendi geçmişine hem de kurumdaki mevcut duruma ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Karakaya, uzun yıllar BİK çatısı altında görev yaptığını hatırlatarak, emekliliğe baskı yoluyla zorlandığını iddia etti. “Hayatında basınla hiçbir ilgisi olmayan bir kişi, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Yaş haddinden emekli olması gerekirken, yönetmelik değişikliğiyle hâlâ o koltukta oturuyor. Ben ise baskıyla emekli edilerek görevden uzaklaştırıldım,” dedi.
Karakaya’nın bu açıklamaları, kurum içindeki atama süreçleri, liyakat tartışmaları ve yönetim anlayışı konularını yeniden gündeme taşıdı.
Karakaya, Basın İlan Kurumu’nda yaşanan son dönem atamalara sert sözlerle tepki gösterdi.
Basınla hiçbir ilişkisi olmayan kişilerin üst düzey görevlere getirildiğini savunan Karakaya, “Kurum, basın mensuplarını anlamayan kişilerce yönetiliyor. Bu anlayış, basına destek olmak yerine onu köreltiyor,” ifadelerini kullandı.
Emekliliğe zorlanma sürecinin “kurumsal bir tasfiye” havasında gerçekleştiğini belirten Karakaya, “Basın İlan Kurumu, bugün geldiği noktada, kuruluş amacından uzaklaşmıştır,” dedi.
Kendini “40 yıllık bir basın emekçisi” olarak tanımlayan Sabri Karakaya, geçmişte yürüttüğü görevlerde gazetecilere yönelik cezalandırıcı tutumlara izin vermediğini söyledi.
“Sivas ve Tekirdağ Basın İlan Kurumu müdürlükleri yaptım. Bu süreçte hiçbir gazete ya da gazeteciye ilan ya da para cezası verilmesine müsaade etmedim. Aksine, gazetelerin ilan gelirlerini artırmak için Valilik, Kaymakamlık, Belediye ve Organize Sanayi Bölgesi yönetimleriyle yakın iş birliği yürüttüm.”
Karakaya, yerel basının desteklenmesi için atılması gereken adımların “masa başı bürokrasiyle değil, sahada gazetecilerle temas kurarak” mümkün olacağını da vurguladı.
Basın İlan Kurumu’nun, basın kuruluşlarıyla olan iletişimini kaybettiğini savunan Karakaya, kurumun yönetim vizyonunun daraldığını öne sürdü.
“Genel Müdürlük makamı, sadece makam sevdasına kullanılmaya başlandı. Gazetelere ‘İlanları siz bulun’ demek bir başarısızlık göstergesidir. Temsil gücü olması gereken kurum vizyonunu yitirmiştir.”
Karakaya, Tekirdağ’daki görev döneminde hayata geçirdiği uygulamalardan da örnek verdi:
“Gazetecilerin gelip çay içebileceği, fikir alışverişinde bulunabileceği modern bir ofis anlayışını ilk kez Tekirdağ’da ben hayata geçirdim. Ancak bunu dahi kendine mal eden kişi, gazetecilere ne fayda sağlamıştır?”
Açıklamasının sonunda Karakaya, konunun ayrıntılarını ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağını belirtti.
“Bu süreci ve perde arkasını ilerleyen günlerde detaylarıyla anlatmaya devam edeceğim. Gazetecilere, kuruma ve meslek onuruna yapılanları kamuoyunun bilmesi gerekiyor.”
Karakaya’nın bu sözleri, Basın İlan Kurumu’nda son dönemde yaşanan yönetimsel değişikliklerin perde arkasına ilişkin yeni tartışmaların fitilini ateşledi.
Basın İlan Kurumu, Türkiye genelindeki gazetelerin ilan gelirlerini düzenleyen ve basın sektörüne maddi destek sağlayan önemli bir kamu kurumu konumunda. Son dönemde kurum içinde yapılan atamalar, basın çevrelerinde “liyakat yerine sadakat” tartışmalarını yeniden gündeme getirmiş durumda.
Sabri Karakaya’nın açıklamaları da bu tartışmaları derinleştirerek, kurumun gelecekteki yönetim politikaları üzerinde belirleyici bir etki yaratabileceği yorumlarına yol açtı.