Bursa’nın kültür-sanat camiası, hafızalarda uzun süre kalacak anlamlı bir buluşmaya tanıklık etti. Şair, yazar, ses sanatçısı ve tiyatro oyuncusu Hafize Beysim Gün’ün 80. yaş günü ve sanatta 60. yılı, Bursa Tunaboylular Deliormanlılar Derneği’nin bahçesinde büyük bir vefa ve sevgiyle kutlandı. Üç katlı binasında aktif faaliyetlerine devam eden dernek, bu özel gece için adeta bir sanat mabedine dönüştü.
Ben de bu kutlu geceye tanıklık edenler arasındaydım.
Hafize Hanım’ı bahçenin bir köşesinde, bir başka hanımefendiyle birlikte hazırlık yaparken gördüm. Programın son detaylarını gözden geçiriyorlardı. “Belki fırsat bulamam” düşüncesiyle hemen yanlarına gidip hem doğum gününü hem de sanattaki 60. yılını kutladım. Zaman dardı, ama bu kadim sanatçının yüzündeki huzur ve tevazu her şeye bedeldi.
O, bir sanatçının ötesinde, bir öğretici, bir ilham kaynağı… Altı on yılı aşkın bir süredir sanatın her alanında emek vermiş, yazmış, söylemiş, sahneye çıkmış ve en önemlisi; ardında iz bırakmış bir isim Hafize Beysim Gün.
Bu tür etkinlikler sadece bir kutlama değil; aslında bir kültürel mirasa saygı duruşudur. O gece, bu mirasa tanıklık eden herkesin gözlerinde hem vefa hem minnet hem de ilham vardı.
Nice yıllara Hafize Hanım… Sanatın ışığıyla yolun hep aydınlık olsun.
SEKSEN YILLIK ÖMRÜN ALTMIŞ YILI SANATLA GEÇEN BİR ULU ÇINAR;
HAFİZE BEYİM GÜN
Öğretmen-Yazar-TV Sunucusu Zeki Baştürk anlatıyor:
“10 Kasım’da Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Anmak için geniş katılımlı bir oratoryo hazırlamıştık. Oratoryomuza tiyatro sanatçısı Hafize Hanımı da davet ettim. Onun da katkıları olmuş, görev almıştı. Sağ olsun bizi kırmadı geldi. Odamda oturmasını, kendisini çağıracağımızı söyledim. Neyse biz programa başladık. Öyle içten bir program olmuştu ki duygulandık; hatta ağlayanlar oldu. Program bitti. Öğrencileri dağıttıktan sonra biz de gittik.” Burada sözü Hafize Hanım aldı:
“ Odada uzun bir süre çağırılmayı bekledim. Ne gelen var ne giden. Okulda sesler kesildi. Kapıyı açıp baktım ki okul dağılmış. Beni unutmuşlar.” Gülüşmeler oldu. Geçmişte yaşanan talihsiz bir olay güzel bir anıya dönüşmüştü. Özrü de otuz yıl sonra bizim tanıklığımızda dilendi.
Hafize Beysim GÜN’ün sekseninci yaş günü ve sanatla dolu dolu geçen altmış yılını kutlamak için Bursa Tunaboylular Deliormanlılar Derneği’nin bahçesinde toplandık. Dernek, bahçesi de olan üç katlı binada faaliyetlerini sürdürüyor.
Hafize Hanımı başka bir kadınla bir köşede çalışırlarken gördüm. Belki erken giderim, fırsat bulamam diye yanlarına gidip yaş gününü ve sanatta altmışıncı yılını kutlayıp hemen yanlarında ayrıldım. Çünkü programı son kez gözden geçiriyorlarmış.
Sunuculuk görevini üstlenen Ceren Kayış, Hafize Hanımın tiyatrodan meslektaşıymış. Şık giysisiyle güzel bir sunum gerçekleştirdi. Güzel Türkçesiyle konuklara hoş geliş ettikten sonra Hafize Hanımın kısa özgeçmişini okudu. Altmışıncı sanat yılı için gönderilen mesajlara geçti. Yazar- Şair- Yönetmen Rüstem AZİZ’in sanatçıyı tanıtım yazısını okumasının ardından Nöbette Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kadriye CESUR’un mesajını konuklarla paylaştı. Sözü dernek başkanı Süleyman ULUSOY’a verdi. Başkan Ulusoy Hafize Hanımı da yanına davet etti. Elini sanatçının omuzuna koyarak güzel ve uzun bir konuşma yaptı. O konuşurken yanımda oturan bir kadının yanındakine; “Tam belediye başkanı olacak adam!” dediğini duydum. Anlaşılan başkan göçmenler arasında sevilen biri.
İstanbul’dan gelen, Hafize Hanımla aynı yaşlarda, onunla gençliğinden beri tanışık olan Yazar- Şair-Çevirmen Nihat ALTINOK kürsüye davet edildi. (Nihat Bey çok hoş sohbet bir insandır. Onu da uygun bir zamanda yazmayı düşünüyorum.) Hafize Hanım’ın gençken çok güzel bir kız olduğunu söyledikten sonra devam etti:
“Varna’da genç kızlar dolaşmaya çıkmışlar, diye duyduk. En güzel giysilerimizi giydik, o zaman olan saçlarımızı taradık, parfümlerimizi sıktık kızları görmeye gittik. İçlerinde en güzeli Hafize idi. Hepimizin gözü ondaydı. Bulgar radyolarında türküleri çalıyordu. Tanınmış bir kişiydi. Etrafında pervaneyiz… Derken O: “Arkadaşlar ben evlendim. Kocam evde beni bekliyor. Hoşça kalın.” dedi gitti. Tüm hayallerimiz suya düştü. O günleri anımsayınca heyecanlandım. Bu heyecan bana seksen yaşından sonra gelmeye başladı. Yaşı seksenin üzerinde olanlar dikkat etsinler; gizli heyecan denilen bir durum varmış…”
Onun ardından Mestanlılar Derneği Başkanı Mestaniye Efe Hanım, Hafize Hanımı anlattı. Adıyla derneğinin adı nasıl da uymuş. İçimden; “Tam da Mestanlılar Derneği başkanı olmak için yaratılmış” düşünceleri geçti.
Bu tür anmalarda günün kahramanlarıyla mini bir söyleşi yapılıyor. Yakından tanımayanlar için güzel de oluyor. Zeki Baştürk, Hafize Hanımla bir köşede söyleşi yaptı. Zeki Beyin sorularına verdiği yanıtlardan seçtiklerim:
*Köyde özel durumu olan insanları evde, köyde ve okulda taklit eder, türküler söylerdim. Razgrad Tiyatrosu köyümüze gelmişti. Caminin avlusuna kurdukları çadırda oyunlarını sergilediler. Ben de izledim ve büyülendim. Halk müziğine ilgim aileden, oyunculuğa ilgi duymam ta o yıllara dayanıyor.
*Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçünce tiyatroda görev almak için Kültür Bakanlığına dilekçe vermiştim. Nereden haberi olmuşsa Başbakan Bülent Ecevit kendi el yazısıyla bana mektup yazmış, sınavlara katılmamı istemişti. Çok şaşırmıştım.
*Manukyan rolünü oynamam istendi. Çok küfürlü konuşmalar geçtiği için kabul etmekte zorlanmıştım. Tiyatroda Manukyan rolünü 2, 3 yıl oynadım. Sanıyorum şimdiye kadar 70- 80 oyunda rol aldım.
*Yazar Halime Yıldız’ın önerisi ve ad annesi olmasıyla çekilen belgeselime destek olan Süleyman Beye, Çekimlerini gerçekleştiren İsmet ARASAN’a teşekkürlerimi iletiyorum. Belgeselimiz tamamlandı Kültür Bakanlığına teslim edildi…
Kutlamaya renk renk yöresel giysileriyle katılan Hafize Beysim Gün Korosu sahnede yerini aldı. Hafize Hanımın derlediği, Sofya Radyosu’nda kayıt altına aldırdığı ve söylediği türküleri solo ve koro olarak söylediler. Keyifle izledik, dinledik.
Elveda Dost Deli Gönül Elveda, Entarin Dikildi Mi, Irmak Kenarında Bir Kuru Meşe, Şu Karşıki Dağda Bir Fener Yanar, Terzi De Başında Sıdıka’mın Altın Makası, Kazarma’nın Önünde…
Program bitiminde Hafize Hanım sekseninci yaş günü pastasındaki mumu üflendi ve dev pasta konuklara ikram edilirken bir yandan da tebrikleri kabul etti. Resimler çekildi.
Çıkışta Nihat Altınel’e oteline kadar eşlik ettim. Yolda kendisine sorular sordum; söyleştik. Oteline gittiğimizde bana yanında getirdiği beş kitabını imzalayarak armağan etti. Kitap en güzel armağandır benim için. Kendisine teşekkür ettim. İyi geceler dileyip eve geldim.
Değerli sanatçımıza sanatla, türkülerle geçecek; esenlik dolu nice nice yıllar diliyorum.
NOT. Hafize Hanımın 55. Sanat yılı kutlamasına katılıp yazmıştım. İsimleri karıştırmış, ismini yanlış yazmıştım. Gazetelerde çıktıktan sonra hayranlarından mesajla, telefonla çokça uyarı almış, gazeteleri arayarak düzelttirmiş, soğuk terler dökmüştüm. Umarım bu yazımda adlar doğru olur da yine soğuk terler dökmem.
ahmet.kocak16@hotmail.com