Doç. Dr. Selçuk Özdağ’dan 2026 Bütçesine Sert Eleştiri…
Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçesi’nin tümü üzerine yaptığı kapsamlı konuşmada hükümetin ekonomik yaklaşımını, bütçe tercihlerini, denetim mekanizmalarını ve kamu yönetimindeki uygulamalarını sert ifadelerle eleştirdi. Özdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütçe disiplinini ve devlet yönetimini “şirket mantığına” dönüştürdüğünü belirterek, “Bu bütçede adalet yoktur, insan yoktur, gelecek yoktur” dedi.
Konuşmasına bütçenin toplumsal niteliğini vurgulayarak başlayan Özdağ, hükümetin tercihlerini eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu bütçede ‘insan’ yoktur, ‘rakamlar’ vardır. Bu bütçe bir toplumsal sözleşmedir; adaleti öncelemiyorsa, şeffaf değilse, milletin iradesiyle yoğrulmuyorsa kağıt üzerinde büyür ama milletin vicdanında küçülür.”
Mevcut iktidarın devleti “şirket gibi yönetme yanılgısına düştüğünü” savunan Özdağ, devletin amacı kâr değil adalet olduğunu söyleyerek, yüksek vergi yükünün milletin sırtına bindirildiğini kaydetti.
Konuşmasında yasama organının yetki kaybına dikkat çeken Özdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte bütçe hakkının büyük ölçüde zayıfladığını belirtti:
“Bu Meclis zamanla noterlik faaliyeti yapan bir kuruma dönüştürülmüştür. Kanun yapamıyor, denetim yapamıyor, bütçe hakkını icra edemiyor. Bütçeyi yönetecek olan Cumhurbaşkanı’dır; burada olması gereken de odur.”
Özdağ, 2017 referandumu sonrası yürürlüğe giren sistemin denge-denetim mekanizmalarını felce uğrattığını savunarak, bunun ekonomik istikrarsızlığa dönüştüğünü ifade etti:
“Hukuk güvenliği zayıfladığında ekonomik güven çöker. Yatırım iklimi daralır, kurumlar aşınır, ifade alanı daralır. 2026 bütçesini konuşurken aslında bu sistemin yönetim krizini konuşuyoruz.”
Bütçedeki en büyük yükün faiz giderleri olduğuna dikkat çeken Özdağ, “faize karşı mücadele” söyleminin gerçekle bağdaşmadığını ifade etti:
“Bütçenin en ağır gölgesi faizdir. ‘Faize karşıyız’ diyen bir iktidarın, tarihinin en yüksek faiz giderini bütçeye koyması büyük bir çelişkidir.”
Ekonomideki derin yoksulluğun altını çizen Özdağ, emeklilerin ve dar gelirlinin tabloyla baş başa bırakıldığını söyledi:
“2025’te Google’da en çok aranan şey mercimek çorbası tarifi oldu. Bu bir veri değil, bir toplumsal feryattır. Emekli maaşlarının durumu ortadadır; 6 milyondan fazla emekli 17 bin liranın altında maaş alıyor.”
2026 yılında Cumhurbaşkanlığı bütçesinin %26 arttığını hatırlatan Özdağ, kamu harcamalarındaki aşırılıkları sert bir dille eleştirdi:
“Milletimiz eti gramla, meyveyi adetle alırken, Külliye’nin bir günlük harcaması binlerce emekli maaşına denktir. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyenler, millete mutfaktan tasarruf ettirmeye çalışıyor. Bu kabul edilemez.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bütçesindeki artışı da eleştiren Özdağ, “Gerçekleri yönetemeyenler algıyı yönetmeye çalışıyor” dedi.
Özdağ, bütçe dışı mekanizmaların denetime kapatılmasının kamu kaynaklarının şeffaflığını yok ettiğini belirterek:
“Devletin en stratejik varlıkları Sayıştay denetiminin dışına çıkarılıyor. Milletin parasını milletten saklamanın adı bütçe yönetimi değildir.”
Özdağ, konuşmasının devamında tüm bakanlıklara tek tek değindi ve hükümetin politikalarını kapsamlı bir dille eleştirdi.
Vergi adaletinin ortadan kalktığını söyleyen Özdağ, bütçenin sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığını belirtti:
“Milletten toplanan vergiler yatırıma değil, varlıklı kesime faiz ödemesi olarak aktarılıyor.”
“6 milyondan fazla emekli sefalet sınırının altında yaşıyor. Emekli bütçeye yük değil, bu ülkenin alın teridir.”
Özdağ:
“Bir öğün ücretsiz yemeği maliyet gerekçesiyle kaldıran iktidar, Beştepe’deki israfı görmezden geliyor. Okulların temizlik malzemesini veliler alıyor.”
MHRS krizine ve şehir hastanelerine dikkat çeken Özdağ:
“Sağlık ticarethaneye dönüştürülmüştür. Doktorlar göç ediyor, randevu bulunamıyor, ama müteahhitlere milyarlar aktarılıyor.”
Konuşmasının sonunda bütçeyi reddettiklerini açıklayan Özdağ, şu değerlendirmeyle sözlerini tamamladı:
“2026 bütçesi üretimden kopmuş, borçlanma üzerine kurulu, gelir eşitsizliğini derinleştiren bir bütçedir. Bu bütçeye oy vermeyeceğiz.”