“Yeni İmar Düzenlemesi Şart”

“Yeni İmar Düzenlemesi Şart”
Yayınlama: 01.12.2025
A+
A-

3194 sayılı İmar Kanunu, 1985 yılından bu yana onlarca kez değişikliğe uğramış olsa da, günümüzün nüfus yapısı, sosyal hayatı, afet riskleri ve barınma sorunları karşısında artık yetersiz kaldığı bir gerçek. İmar yasasında köklü değişiklikler yapılması, vatandaşların barınma hakkının korunabilmesi için şart. İmar Yasasına Takılanlar Derneği Genel Başkanı İbrahim Hacıoğlu, bu önemli soruna dikkat çekerek, denetimli bir imar düzenlemesinin gerekliliğini vurguluyor.

Kaçak Yapılar Hukuken “Yok” Ama Çözüm Nerede?

İmar Kanunu’na göre, kaçak yapılar hukuken “yok” sayılıyor. Ancak bu durum, yıkım yapılmasını gerektirmiyor. Çünkü yıkım, milyonlarca vatandaşı evsiz bırakabilir ve büyük bir maliyet ve sağlık riski yaratabilir. Çözüm, bu yapıları denetimden geçirip, sağlam olanları kayıt altına alarak ekonomiye kazandırmaktır. İbrahim Hacıoğlu, bu konuda, “Kaçak yapıların da güvenli bir şekilde sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Bu, hem vatandaşın barınma hakkını güvence altına alır hem de hazineye katkı sağlar” diyor.

Deprem Gerçeği: Ruhsatlı–Ruhsatsız Ayrımı Anlamını Yitiriyor

6 Şubat 2023’te yaşanan büyük deprem, yapılar arasındaki ruhsatlı–ruhsatsız farkının aslında hiçbir anlam taşımadığını gözler önüne serdi. İbrahim Hacıoğlu, “Esas olan şey deprem dayanıklılığıdır. Ruhsatlı veya ruhsatsız olmasının önemi yok. Bizim için önemli olan, tüm yapıların güvenli ve sağlam olmasıdır” diyor. Yatay mimari ve sağlam konutlar, afetlere karşı dayanıklı bir toplumun inşasında en önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Pandemi Sonrası Yeni Yaşam Alanları: İmar Düzenlemesi Engeli

Pandemi sonrasında insanlar apartmanlardan uzaklaşıp bahçeli, müstakil evlere yöneldi. Ancak mevcut imar mevzuatları, bu talebi karşılamaktan uzak. İmar düzenlemelerinin vatandaşın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi gerektiğini belirten İbrahim Hacıoğlu, bürokrasinin kaldırılmasının önemini vurguluyor. “Bürokratik engelleri aşarak, vatandaşın daha sağlıklı ve huzurlu ortamlarda yaşamasına olanak tanıyacak bir düzenleme yapılmalı” diyor.

Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi: Köylünün Toprağında Yaşaması Şart

Bugün milyonlarca dönüm tarım arazisi, vasfını kaybetmiş olmasına rağmen hâlâ konut yapımına açılmıyor. Oysa 1973 yılında Türkiye’nin nüfusu 38 milyonken, 2023’te bu rakam 85 milyona ulaşmış durumda. Bu büyük artışa karşın, tarım arazileri verimli bir şekilde kullanılmıyor. Hacıoğlu, bu konuda, “Köylü, kendi topraklarında yaşamalı. Tarım arazilerinin doğru şekilde kullanılması ve imar düzenlemelerinin buna göre güncellenmesi gerekiyor” diyor.

Kentsel Dönüşüm: Rantsal Değil, Yerinde Dönüşüm

Kentsel dönüşümün, “rantsal dönüşüm” değil, “yerinde dönüşüm” olması gerektiğini belirten İbrahim Hacıoğlu, bu sürecin toplumsal yapıyı güçlendirecek şekilde tasarlanması gerektiğini ifade ediyor. “Yatay mimariyle inşa edilecek sağlam konutlar, yalnızca afetlere karşı direnç sağlamaz, aynı zamanda sosyal bağları güçlendirir” diyor.

Vatandaşların Kendi Arazi Üzerinde Konut Yapmaları: Zorunluluk, Tercih Değil

Milyonlarca vatandaş, barınma hakkını elde edebilmek için kendi arazilerine ev yapmak zorunda kaldı. Bu, bir tercih değil, sosyal ve ekonomik zorlukların bir sonucu. Hacıoğlu, bu durumun cezalandırılmaması gerektiğini savunuyor: “Vatandaşın kendi arazisine ev yapması bir suç değil, bir zorunluluk. Bu insanlar denetlenmeli ve sisteme dahil edilmelidir.”

İmar Düzeninin Sosyal Adaletsizliği

Mevcut imar düzeni, sosyal adaletsizlik üretiyor. Aynı sokakta yaşayan iki farklı kişi, imar barışından faydalanabilirken diğerinin faydalanamaması, eşitlik ilkesine zarar veriyor. “Bu durum, toplumsal huzuru ve güveni zedeler” diyen Hacıoğlu, imar barışının herkese eşit şekilde uygulanmasını savunuyor.

Yapıların Yıkılması: Adaletsizlik Olur

Hacıoğlu, mevcut yapılar arasında hepsinin yıkılmasının mümkün olmadığını, aynı zamanda bir kısmının yıkılmasının da adaletsizlik oluşturduğunu belirtiyor. Çözüm, yapıların denetlenmesi, kayıt altına alınması ve gerekli vergi ödemelerinin yapılması ile hem vatandaşın korunabileceği hem de hazineye katkı sağlanabileceği bir sistemin kurulmasıdır.

Güncellenmeyen İmar Düzeni, Büyüyen Sorunlar

Mevcut imar düzeni güncellenmediği sürece, vatandaş barınma hakkını ihlal ediyor, devlet vergi kaybına uğruyor, kaçak yapı sorunu büyüyor ve afet riski artıyor. İbrahim Hacıoğlu, “Çözüm, denetimli, adil ve güncel bir yapı kayıt düzenlemesidir. Bu, hem vatandaşın hem de ülkenin geleceği için kaçınılmaz bir adımdır” diyor.

Sonuç: Adil ve Denetimli İmar Düzenlemesi

İmar Yasasına Takılanlar Derneği Genel Başkanı İbrahim Hacıoğlu, tüm bu sorunların çözüme kavuşturulması için devletin, vatandaşın taleplerine kulak vermesi ve imar mevzuatını güncellemesi gerektiğini ifade ediyor. “Denetimli, adil, güncel bir imar düzenlemesi, hem barınma sorununu çözer hem de toplumun güvenli ve sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlar” diyor.

İmar düzenlemeleri ne kadar hızlı ve kapsamlı bir şekilde güncellenirse, o kadar sağlıklı ve dayanıklı bir şehirleşme süreci ortaya çıkacaktır. Bu süreçte vatandaşın hakları, güvenliği ve ihtiyaçları ön planda tutulmalıdır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.