Sevgi Yıldız – Özel Haber
Gürcistan’ın güneydoğusunda, Tsalka (Tsalka/Çıldır) bölgesinin yüksek platolarında yaşayan ve köken olarak Rum kabul edilen ancak ana dili Türkçe olan Urumlar, Kafkasya’nın en sıra dışı ve en az bilinen topluluklarından biri olarak dikkat çekiyor. Hem tarihsel kökenleri hem de bugünkü kültürel kimlikleriyle araştırmacıların merakını çeken Urumlar, Hristiyan Ortodoks inançlarına rağmen günlük yaşamlarını büyük ölçüde Türkçe ile sürdürüyor.
Urumların bölgeye yerleşimi, tarihçilerin büyük bölümüne göre Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki idaresi ve göç dinamikleriyle yakından bağlantılı. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göç ettikleri, bir kısmının da Helen kökenli olup Türkçe konuşmaya zaman içinde adapte olduğu yönünde iki temel görüş öne çıkıyor.
Her iki görüşün ortak noktası ise şu:
Urumlar, yüzyıllar boyunca Türk kültürü ve dili ile yoğun temas hâlinde kalmış bir Hristiyan topluluk.
Gürcistan’ın Tsalka bölgesine yerleşen bu topluluk, Osmanlı hâkimiyeti döneminde Türkçe konuşmanın günlük hayatın doğal bir parçası haline geldiğini, dini kimliklerini korurken kültürel olarak Türkçe ile bütünleştiklerini söylüyor.
Urumların en dikkat çekici özelliği, Hristiyan Ortodoks mezhebine mensup olmalarına rağmen Türkçeyi ana dil olarak kullanmaları.
Bu durum Kafkasya’da oldukça ender görülüyor ve topluluğu benzersiz kılan temel noktalardan biri.
Bugün hâlâ aile içinde, düğünlerde, geleneklerde ve günlük sohbetlerde Türkçenin otantik bir ağız biçimi yaşatılıyor. Urum Türkçesi; Anadolu Türkçesiyle benzerlikler taşıyor ancak yüzyılların getirdiği bölgesel farklılıklar, Gürcüce ve Rumca etkileriyle özgün bir ağız haline gelmiş durumda.
Urumlar, Gürcistan’ın çok katmanlı etnik yapısı içinde köprü niteliğinde bir kültürel unsur olarak değerlendiriliyor.
Hem dil hem inanç hem de tarih bakımından bölgenin farklı kültürleriyle temas hâlinde yaşayan topluluk, Kafkasların sosyal dokusuna özgün katkılar sunuyor.
Uzmanlara göre Urumların varlığı:
Türk dilinin tarihsel yayılımını,
Osmanlı sonrası Kafkas göç hareketlerini,
Çok dinli ve çok etnisiteli yaşam biçimlerini,
Kültürel dönüşüm ile kimlik koruma arasındaki dengeyi
en iyi gösteren örneklerden biri.
yüzyılın sonlarına doğru Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Tsalka’daki Urum nüfusunda ciddi düşüş yaşandı. Ekonomik koşullar ve yeni iş imkânları nedeniyle birçok Urum ailesi:
Yunanistan’a,
Türkiye’ye,
Rusya’ya,
ve Avrupa ülkelerine
göç etti. Bu nedenle Gürcistan’da kalan nüfus giderek azalıyor.
Buna rağmen Tsalka’ya bağlı köylerde hâlen Urum geleneklerini yaşatmaya çalışan küçük topluluklar var.
Urum kültürü;
kendine özgü türküler,
düğün gelenekleri,
ritüeller,
mutfak kültürü ve
ağız özellikleri
ile araştırmacılar için adeta bir “yaşayan laboratuvar” niteliği taşıyor.
Kaybolmaya yüz tutmuş diller ve kültürler üzerine çalışan akademisyenlerin dikkatle izlediği topluluklar arasında yer alıyorlar.
Gürcistan’daki Urumlar, hem Türk dili tarihinin hem de Kafkasya’nın etno-kültürel yapısının anlaşılması açısından büyük önem taşıyor.
Hristiyan bir topluluk olmalarına rağmen Türkçe konuşmaları, onları bölgede benzersiz kılıyor.
Kültürel miraslarının korunması, hem bilimsel hem de insani bir sorumluluk olarak görülüyor.
Urumlar, Kafkasya’nın çok dilli, çok kültürlü geçmişinin günümüzdeki en canlı örneklerinden biri olmaya devam ediyor.