Göçün Gölgesinde Yitik Kimlikler

Göçün Gölgesinde Yitik Kimlikler
Yayınlama: 12.11.2025
A+
A-

Zeki Baştürk / Bursa Vatan Medya Grubu – Köşe Yazısı

Konya’lı yazar Mehmet Uçar’ın ikinci kitabı “Alamanyalı Hayalet”*i büyük bir beğeni ve keyifle okuyarak bitirdim. Daha önce *“Mor Düşlerim Dar Ağacında” adlı romanından aldığım derin tat, bu yeni eserinde de fazlasıyla vardı. İyi ki Mehmet Uçar kitaplarını göndermiş, iyi ki bu hikâyelere tanıklık etme imkânı vermiş.

“Alamanyalı Hayalet”, sadece bireysel bir göç öyküsünü değil, aynı zamanda yitirilen kimliklerin, parçalanan aile bağlarının, içe dönük yalnızlığın ve kültürel yabancılaşmanın romanı. Almanya’ya göç eden bir kuşağın, hem geldikleri yere hem gittikleri yere tutunamayan o iki arada kalmış halini ustalıkla anlatıyor.

Kitap boyunca hissettiğim şey, bir tür “sürgünlük hali”ydi. Ne oralı olabilmişler ne buralı kalabilmişler… Ruhlarını valizlere sığdırmış, kimliklerini pasaportların arasına sıkıştırmış bir neslin haykırışı var satır aralarında.

Mehmet Uçar’ın dili yalın ama çarpıcı. Sözünü sakınmadan yazıyor ama edebi inceliği elden bırakmadan. Kitap sadece bir roman değil; sosyolojik bir belge, duygusal bir hesaplaşma ve aynı zamanda geçmişe tutulmuş bir ayna. Tavsiye ederim. Göçün gölgesinde kalan tüm yitik kimlikleri yeniden hatırlamak isteyenler için güçlü bir okuma deneyimi olacaktır.

ALAMANYALI HAYALET:
Göçün Gölgesinde Yitik Kimlikler

Konya’lı yazar Mehmet Uçar’ın ikinci kitabını da büyük bir begeni ve keyifle okudum, bitirdim.  “Mor Düşlerim Dar Ağacında ” adlı romanından aldığım tadı , ” Alamanyalı Hayalet ” adlı yapıtından da  fazlasıyla aldım. Iyi ki Mehmet Uçar,  kitaplarını göndermiş.  Iyi ki bu kitapları okuma olanağı vermiş.

Konya’lı yazar Mehmet Uçar, “Alamanyalı Hayalet” romanında, Türk işçilerin Almanya macerasını yalnız ekonomik bir göç öyküsü  olarak değil, kimlik, bağlılık ve yalnızlık sarmalında derinlemesine ele alıyor. Roman, 1960’lardan itibaren Avrupa’ya giden Türk işçilerinin yaşamlarını, kuşaklararası çatışmaları ve “gurbet”in insan ruhunda açtığı derin yaraları güçlü bir dille anlatıyor.

Yazar, toplumsal gerçekçi bir çizgide ilerlerken, anlatımına yer yer psikolojik derinlikler katıyor. Romanın merkezinde, hem Almanya’da hem Türkiye’de kendine yer bulamayan, “arada kalmış” bir karakter yer alıyor. Bu karakter, bir anlamda tüm göçmen kuşakların simgesi: Ne oralı, ne buralı.

Roman kahramanı Hayalet Kaderi Kara. Adı var kendi yok. Silik bir kişiliği bundan  daha güzel anlatilamaz sanırım.  Eşi  Ayfer Kaderi Kara’nin başına gelmeyen kalmamış. Yaşadıkları, yargısının ne denli kötü oldugunu soyadiyla somutlaştırıyor.  Oğulları Satılmış ve Ali de sömürü düzeninin çarkında emegi sömürülen çırak işçiler.

Uçar’ın dili yalın ama etkileyici. Betimlemeleri kısa, ancak yoğun bir duygusal atmosfer yaratıyor. “Alamanyalı Hayalet” ifadesi, hem Almanya’da kaybolan bir insanı, hem de bir ulusun göçle silikleşen kimliğini anlatan güçlü bir metafor. Romanda hayalet, göçün birey üzerindeki yıkıcı etkisinin simgesi  hâline geliyor.

Romanın güçlü yönlerinden biri de, yazarın yerel dil unsurlarını ve deyimleri ustalıkla kullanması. Diyaloglarda hem Konya ağzı hem de Almanca etkili bir şekilde iç içe geçiyor. Bu durum, romanı yalnız bir göç öyküsü  olmaktan çıkarıp iki kültür arasında sıkışmış bir bilinç romanına dönüştürüyor.

Uçar, karakterlerini yargılamıyor; aksine onları anlamaya, ruhsal derinliklerini açığa çıkarmaya çalışıyor. Bu da yapıta yazınsal bir olgunluk kazandırıyor. Romanın kurgusu yer yer durağan olsa da, bu durgunluk yazarın bilinçli tercihi gibi: Hayaletleşen göçmenlerin iç sessizliğini yansıtıyor.

Son bölümde, kahramanın kendi geçmişiyle yüzleşmesi ve köklerine dönme isteği, romanın duygusal doruk noktası. Bu sahneler, okuyucuyu yalnız göçmen karakterle değil, toplum olarak yaşadığımız yabancılaşma ile de yüzleştiriyor.

Sonuç olarak, “Alamanyalı Hayalet”, göç olgusuna salt sosyolojik bir gözle değil, insan ruhunun karmaşık derinliklerinden bakan bir roman. Mehmet Uçar, yalın ama sarsıcı diliyle, “ekmek peşinde yitirilen kimliklerin” romanını yazmış. Roman, hem yazınsal hem toplumsal bir belge niteliği taşıyor.

Okunması gereken bir roman. Kaleminize, yüreğinize sağlık değerli yazar Mehmet UÇAR. Okurun çok olsun.

Zeki BAŞTÜRK

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Mehmet Uçar dedi ki:

    Çok değerli güzel insan eğitimci yazar eleştirmen düşünür Zeki Baştürk hocama teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.
    Yazar Mehmet Uçar