Zeki Baştürk / Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı
Bu sabah yağmurun sesine uyandım. Pencereye düşen her damla, sadece su değil; umut, hüzün, geçmiş ve gelecekti. Camdan süzülen o sessiz akışta, insanın en çok kendine yaklaştığı o an vardı. Yağmur, doğanın diliyle fısıldıyor gibiydi:
“Unutma, yaşam paylaştıkça güzelleşir.”
Islak sokaklarda adım yok, ses yok. Şehir susmuş. Sanki herkes uykuda, bir tek ben uyanığım. İçimde, uzun süredir beklenen bir misafirin gelişi gibi bir sevinç var. Yağmurun sesiyle değil, anlamıyla doluyum.
Gökyüzünün yeryüzüne yaklaştığı bu anlarda insanın kalbi yumuşar. Toprağın kokusu, ağacın sessiz sabrı ve yağmurun yıkayıcı etkisi… Bu üçlü; geçmişi arındırır, ruhu dinginleştirir.
Yağmur bir rahmettir, hatırlatır: İnsan yeniden doğabilir.
Doğayla birlikte yürümeyi unuttuk. Rüzgârı dinlemeyi, toprağa dokunmayı, göğe bakmayı unuttuk. Belki de yağmur bu yüzden konuşuyor bizimle. Sessizce, tane tane…
Yağmurun altında yürüyen biri yalnız değildir. Gökyüzü onunla yürür.
Ve gökyüzü, bu sabah Bursa’nın üzerinden geçerken içimize bir şey fısıldadı:
“Her yeni gün, bir arınmadır.”
YAĞMURLA UYANMAK
Bu sabah yağmurun sesine uyandım. Pencerenin camına düşen her damla, değişik çağrışımlar uyandırdı bende. Kimi umutla, kimi hüzünle vuruyordu cama. Yağmur, doğanın sessiz diliyle insanlığa bir şeyler söylüyordu sanki: “Unutma, yaşam paylaştıkça güzelleşir.”
Islanan sokaklarda in cin yok. Sokaklar sessiz. Sokaklar uykuda. Bir ben uyanıkım. Beklenen yağmurun sevinci taşıyor içimden. Gökyüzünün insanın kalbine dokunduğu en güzel bir an bu. O damlalar, toprağın kokusunu , ağacın sabrını, insanın içsel dinginliğini taşır. Gökyüzü ile yeryüzünün birlestigi bu anda insan yeniden doğar. Yaşam yeniden başlar.
Yağmurla uyanmak… Kimileri için erincin, mutluluğun sesidir yağmur. Kimileri için sokakta geçen bir gecenin sona ermesidir. Kimimiz yağmurun altında şarkı söyleriz, kimimiz ıslandığımızın ayırdına bile varmayız. Ama birileri, o yağmurun altında korunacak bir çatı arar. Bir damla su, birileri için doğanın armağanı, bir başkası için umarsizligin umudu olur.
Toplum olmanın gereği, başkalarının ıslanmaması için elimizdeki şemsiyeyi paylaşmaktır. Yalnız kendi penceremizden bakarsak, yağmur hep romantik gelir. Ama sokağın taşına, barınağı olmayanın omzuna düşen o damlaları düşününce, yağmur artık sadece gökten inen su değil; vicdanımıza dokunan bir gerçektir.
Belki de asıl uyanış, yağmurla başlar. Çünkü yağmur, yeryüzünü değil, insanın içini yıkar bazen. Kirli sokakları temizler ama aynı zamanda unuttuğumuz değerleri de anımsatır: Dayanışmayı, acımayı, paylaşmayı, umudu ….
Yağmurla uyanmak, dünyaya yeniden uyanmaktır. Her damlada bir insanlık çağrısı duymaktır. Ve belki de o zaman anlarız: Yağmurdan kaçmak yerine, birlikte ıslanmayı öğrenmemiz gerekir.
Gök gürler, bulutlar ağlar ama sonunda gökyüzü yine mavileşir. Her damla yeni bir umut olur.
Yagmurlu günleriniz cok olsun.
Zeki BAŞTÜRK